Mısır’ın en büyük kutsal alanı olan Karnak Tapınağı, 3 bin yıl önce Nil’in taşkın sularından yükselen bir ada üzerine inşa edilmiş olabilir. University of Southampton ve Uppsala Üniversitesi’nden bilim insanları, yaptıkları kapsamlı araştırmayla tapınağın kuruluşunun yaratılış mitosuyla ilişkili olabileceğini ortaya çıkardı.
Nil’in suları arasından doğan bir ada
Araştırma, 61 farklı sondaj ve binlerce seramik parçasının analizine dayanıyor. Elde edilen bulgulara göre, tapınağın bulunduğu alan M.Ö. 2520’den önce sürekli su altında kaldığı için yerleşime uygun değildi. Ancak Nil’in iki kolu arasında kalan yüksek bir kara parçası, zamanla suların çekilmesiyle yaşanabilir bir ada haline geldi.
Bu ada, ilerleyen dönemlerde Amun-Ra’ya adanmış olan tapınak kompleksinin temeli oldu.
Bu ada, ilerleyen dönemlerde Amun-Ra’ya adanmış olan tapınak kompleksinin temeli oldu.
Yaratılış mitine birebir benzerlik
Araştırmayı yöneten Dr. Ben Pennington, “Tapınağın yerleştiği ada, antik metinlerde anlatılan ‘ilksel tepe’ kavramıyla birebir örtüşüyor. Mısırlılar’a göre yaratıcı tanrı ilk kez suların içinden yükselen bir kara parçası olarak belirmişti” diyor.
Bu anlatı, Ra-Amun olarak bilinen yaratıcı tanrının doğuşunu simgeliyor. Pennington’a göre, “Thebeli elitler bu tapınağı, tanrının yeniden yeryüzüne inişini canlandırmak için seçmiş olabilir.”
Bu anlatı, Ra-Amun olarak bilinen yaratıcı tanrının doğuşunu simgeliyor. Pennington’a göre, “Thebeli elitler bu tapınağı, tanrının yeniden yeryüzüne inişini canlandırmak için seçmiş olabilir.”
Tapınağın yaşına dair tartışma sona eriyor
Araştırma, uzun süredir tartışılan Karnak Tapınağı’nın inşa tarihine de ışık tuttu. Dr. Kristian Strutt, “Bu bulgular, tapınağın en erken yerleşiminin Eski Krallık Dönemi’ne (M.Ö. 2590-2150) uzandığını gösteriyor” dedi.
En eski seramik kalıntıları, M.Ö. 2300-1980 yıllarına tarihleniyor. Bu da Karnak’ın 4 bin 500 yıldan uzun süredir kutsal bir merkez olarak varlığını sürdürdüğünü kanıtlıyor.
En eski seramik kalıntıları, M.Ö. 2300-1980 yıllarına tarihleniyor. Bu da Karnak’ın 4 bin 500 yıldan uzun süredir kutsal bir merkez olarak varlığını sürdürdüğünü kanıtlıyor.
Bilim insanları: Mısır’ın kutsal topografyası yeniden yazılıyor
Araştırma ekibinden Dr. Dominic Barker, Nil’in yatak değişimlerinin tapınağın büyüme şeklini doğrudan etkilediğini belirtti:
“Eski nehir kanallarının kuruması, yeni inşaat alanları yarattı. Hatta Mısırlılar, zamanla nehir yatağını bile kendi dini mimarileri için şekillendirdiler.”
Bu durum, insan eliyle biçimlenen doğa ile doğanın biçimlendirdiği kutsallık arasındaki sınırın ne kadar ince olduğunu gösteriyor.
“Eski nehir kanallarının kuruması, yeni inşaat alanları yarattı. Hatta Mısırlılar, zamanla nehir yatağını bile kendi dini mimarileri için şekillendirdiler.”
Bu durum, insan eliyle biçimlenen doğa ile doğanın biçimlendirdiği kutsallık arasındaki sınırın ne kadar ince olduğunu gösteriyor.
Yaratılışın sembolü bir şehir
Uzmanlara göre, Karnak sadece bir tapınak değil; Mısır’ın yaratılış anlatısının taşta vücut bulmuş hali. Nil taşkınlarıyla her yıl sular altında kalan bölge, “Kaosun Suları’ndan yükselen ilksel tepe” efsanesini görsel bir biçimde yeniden üretmiş olabilir.
Bu yönüyle Karnak Tapınağı, antik Mısır’ın kozmogonik düşüncesini mimariye yansıtan en eski örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bu yönüyle Karnak Tapınağı, antik Mısır’ın kozmogonik düşüncesini mimariye yansıtan en eski örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.