Amerika’da Donald Trump’ın en yakın müttefiklerinden ve muhafazakâr hareketin genç yaşına rağmen usta kabul edilen isimlerinden Charlie Kirk, Utah Valley Üniversitesi’nde konuşma yaptığı sırada uzaktan bir dürbünlü tüfekle boynundan vurularak öldürüldü. Gözaltına alınan bir kişi var ancak bu kişinin gerçek katil olmayabileceği, olayın bir örtülü operasyonla maskeleme ihtimali bulunduğu iddia ediliyor. Utah Kamu Güvenliği Departmanı, atışın yüksek ihtimalle bir çatıdan ve uzun mesafeden yapıldığını açıkladı. Bu durum Kennedy suikastını hatırlatıyor; orada da benzeri bir ikilem yaşanmıştı.
Charlie Kirk, Turning Point USA’nın kurucusu ve CEO’suydu, üniversite kampüslerinde muhafazakâr fikirleri yaymaya çalışıyor, sol akademisyenleri hedef alıyor ve dini toplulukları sosyalist akımlardan uzak tutmaya çalışıyordu. Trump’ın seçimlerde hile yapıldığı iddialarını destekleyen isimlerden biri olarak Stop the Steal protestolarını organize etti ve 6 Ocak Kongre baskınında rol aldı. Utah’taki American Comeback Tour etkinliğinde konuşmasının 20. dakikasında vurulan Kirk, hastaneye yetiştirildi ancak yaşamını yitirdi.
Donald Trump, onu ‘büyük ve efsanevi’ diye andı, Biden ve birçok siyasetçi saldırıyı kınadı. Bu olay yalnızca bir cinayet değil, Amerika’daki siyasi kutuplaşmanın ve şiddet riskinin yeniden gündeme gelmesine yol açan bir gelişme.
11 Eylül sonrasında nasıl bir paradigma değiştiyse, bugün de dünya yeni bir dönüşümden geçiyor. ABD, Orta Doğu’yu yeniden dizayn etmeye çalışırken, Nepal’deki hareketlenme Çin’in arka bahçesine müdahale anlamına geliyor. Z kuşağı artık sahneye çıkıyor; 1997 sonrası doğanlar bugüne kadar olayları yalnızca izliyordu ama şimdi 30’lu yaşlara gelerek dünyayı dönüştürmeye aday hale geldiler. Charlie Kirk suikastı da, Nepal’deki olaylar da yeni bir kuşağın küresel dengeleri değiştireceğinin işaretlerini veriyor.