15'i kadın 30 kişiden oluşan PKK'lı grup, ellerindeki silahları içinde ateş bulunan büyük bir kazana atarak yaktı. Silahların yakıldığı alanda Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı yetkilileri, Iraklı yetkililer, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi yetkilileri ve güvenlik güçleri, DEM Partililer, bazı sivil toplum kuruluşlarından katılımcılar ve medya mensupları yer aldı.
Terör örgütü PKK’nın sembolik silah bırakması gerçekleştiği sırada birbirinden önemli konuklar yaşananları Sputnik’te yorumladı. Gazeteci İsmet Özçelik, Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Emekli Albay Eray Güçlüer, 26. Dönem AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, Öğretim Görevlisi Yeliz Albayrak ve Gazeteci Barış Mutlu, değerlendirmelerini Radyo Sputnik canlı yayınında yaptı.
‘Çok titiz bir çalışma yürütüldü’
Gazeteci İsmet Özçelik, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasını Radyo Sputnik’te yorumladı. Sürecin ‘titiz’ bir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Özçelik, olası provokasyonların önüne geçildiğini vurguladı. Özçelik, şunları söyledi:
“Bu süreci engellemek isteyenler de var. Özellikle herkesin bildiği bir sırrı da gizlemeye gerek yok. Amerika, İsrail ve bazı Avrupa ülkeleri bu süreci engellemeye çalışıyor. Bu nedenle herhangi bir provokasyon olmasın diye çok titiz bir çalışma yürütüldü.
‘Adres gizli tutuldu’
Bugün sabaha kadar yeri bile belli olmadı. Beş yerde dozerler çalıştı, belli bölgeleri düzeltti ve toplantıya hazır hale getirdi. Bu da şunu gösteriyor; herhangi birisinde olabilirdi. Klasik bir şaşırtma yöntemi.
Bugünkü silah bırakmanın ‘temsili’ olduğunu söyleyen Özçelik, sürecin 3-4 ay devam edeceğini vurguladı. Bazı silahların Suriye’ye geçirildiği iddialarınının da olduğunu belirten Özçelik, konuşmasına şöyle devam etti:
‘PKK’nın içinde Batı’nın ajanlaştırdıkları da var’
“Sabah 06:30’da Erbil’den yola çıkıldı ve teslimatın yapılacağı bölgeye götürüldüler. Şu anda yapılan temsili bir silah bırakma oldu. Bunun da devam edeceği söyleniyor. Ankara’da konuştuğum yetkililer bu işin 3-4 ay devam edeceğini söylüyorlar. Bu silahların bir kısmının PJAK’a gittiği bazılarının Suriye tarafına geçirildiği iddiaları var. PKK’nın içinde de farklı görüşler olduğu biliniyor. Batı’ya bağlı olan ve onlarla çalışan bazıları, Batı’nın ajanlaştırdıkları da var. Bir politika, hayal nedeniyle bu işlere girdiler ama Batı ile doğrudan çalışanlar vardı. Hem ekonomik anlamda yol verildi, uyuşturucu trafiğine yol verildi. Amerikalılar Kandil’de sınırda eğittiğine ilişkin onlarca belge vardır.”
‘3 bine yakın mağara var’
Özçelik, terör örgütü PKK’nın bu süreçle birlikte kullandığı mağaralarını ve sakladığı cephaneliklerinin yerlerini göstereceğinisöyledi. Bölgedeki kontrolün Irak ordusuna bırakılmasının artını çizen Özçelik, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Bundan sonrası ne olur diye soru var. Burada çok sayıda üssü vardı Zap’ta sınır boyunca. Bunları çok kullanamıyorlar. Burada cephanelikler var 3 bine yakın mağara var. Bunların temizlenmesi de söz konusu. Geçtiğimiz günlerde 12 şehit verdiğimiz mağarada kontroller yapılırken ortaya çıkmış bir durum.
‘Bu topraklar Irak toprakları’
Bunların hepsi temizlenecek. PKK’lılar bakalım yapılan görüşmelere göre cephaneliklerin yerlerini bildirecekler, temizlenecek. O mağaralar kullanılamaz hale getirilecek. Bu topraklar Irak toprakları. Bu topraklara Irak ordusunun hakim olması için Irak yönetimiyle çalışma yapmak lazım. Bağdat yönetimiyle birlikte hareket edildiğini biliyoruz. Erbil’le de temaslar var. Buralara Irak ordusunun gelip terör örgütünün Türkiye’ye yönelik faliyetleri olursa önlemesi gerekiyor.”
‘Devletin örgütü resmi sıfatla karşısına almaması gerekir’
Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasını Radyo Sputnik’te yorumladı. ‘Pazarlık’ konusundan yana olmadıklarını söyleyen Atabay, silah bırakılan bölge ile ilgili çarpıcı bilgiler paylaştı.
Terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticilerinin silah bırakıldığı bölgede yaşadıklarını sölyeyen Atabay, şunları söyledi:
“Devlet olarak bir örgütle pazarlık yapılmasından hiçbir zaman yana olmadığımızın altını çiziyoruz. Ben de bundan yanayım. Çünkü örgütü bu şekilde resmi bir sıfatla karşına alacak devletin olmaması gerekir. Bu da ifade ediliyor. Bu şekilde yürütülmesinden yanayız. Silahları Dukan havzası dediğimiz gölün etrafındaki dağların batısında bulunan mağara seçilerek o bölgede bıraktıklarına dair bilgiler aktarılıyor. Örgütün üst düzey yöneticilerinin her zaman o bölgede varlıklarını sürdürdükleri coğrafya.”
‘Türkiye’de teslim olması gerekir’
‘Terörsüz Türkiye’yi kim istemez ki’ diyen Atabay, silah bırakma yöntemini eleştirdi. Silahları imha eden örgüt üyelerinin, daha sonra teslim olmalarının gerektiğini dile getiren Atabay, şöyle konuştu:
“Bundan sonra örgüt 40 kişilik grup silahları bıraktıktan sonra teslim olma yok. Türkiye’de teslim olması gerekir. Bu teröristler geldikleri yere dönecekler. O zaman bu sembolik anlama geliyor. Biz askerler olarak her zaman silah bırakmadan yanayız. Kimse karşı çıkmaz. Terörsüz Türkiye’yi kim istemez ki.
‘Güvenlik güçlerine teslim olması daha doğru olabilirdi’
Burada silah bıraktıktan sonra tekrar geri dönüyorsa bundan sonraki silah bırakacak grupların bırakma koşulları ve şartlarını öne süren bir anlayış mı izleyecek onu bilmiyoruz. Türkiye’deki beklentiler olur mu yoksa bırakırız diye bir anlayış olursa sağlıklı ilerlemez. Bu önemli bir husus. Silah bıraktıktan sonra geri dönmek yerine o grubun Türkiye’nin güvenlik güçlerine teslim olması çok daha akılcı ve doğru olabilirdi. Ama bu bir yöntem, tercih. Farklı görüşler olabilirdi bu da benim görüşüm.”
‘Sonraki aşama daha kritik’
Atabay, ‘Bundan sonraki sürecin, sembolik silah bıraktan daha kritik’ olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Örgütün orada 4 bin 500 – 5 bin civarında silahlı grubu var. 30-40 kişinin bırakması ‘bakın biz bırakmaya kararlıyız, Öcalan da açıkladı, bundan sonra da diğerleri de bırakır, ama şu şartla’ gibi bir şart dayatırsa sağlıklı olmayabilir. Bence bu silahları sembolik bıraktıktan sonraki aşamanın daha kritik olduğunu düşünüyorum.”
‘Çok önemli bir adım atıldı’
Emekli Albay Eray Güçlüer, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasını Radyo Sputnik’te yorumladı. Bugünkü silah bırakmanın ‘PKK’nın bittiği anlamına gelmediğini’ söyleyen Güçlüer, ‘PKK Türkiye ile girdiği mücadeleyi kaybetti’ ifadelerini kullandı. Sürecin devamında hukuğun ve toplumsal entegrasyonların devam edeceğini belirten Güçlüer, şu ifadeleri kullandı:
“Çok önemli bir adım atıldı. PKK’nın silah bırakması, PKK’nın Türkiye ile girmiş olduğu silahlı mücadeleyi kaybetmesi anlamına geliyor. Bugün bölgede, özellikle Irak, Suriye ve İran’da PKK ve PKK’nın silahlı aparatları üzerinden oluşan birtakım toplumsal algıların da bu noktada PKK’nın artık sürecin sonuna gelmesi bakımından çok önemli mesajlar içeriyor.
‘MİT’in belirlediği yerlerde devam edecek’
PKK’nın silah bırakması, PKK’nın bittiği anlamına gelmiyor. Bu işin sonbahara kadar başka noktalarda da MİT’in de belirlediği yerlerde devam edecek. Irak’taki ana kütlenin büyük bölümünün silah bırakacağı ardından hukuki süreçlerden geçirilerek toplumsal entegrasyonlara yönlendirileceği saha bilgisi var.”
Terör örgütü PKK’nın bölgeden tasfiyesiyle birlikte PJAK ve PYD’nin üzerindeki baskının artacağına vurgu yapan Güçlüer, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
‘Bağlantı kopacak, baskı daha da artacak’
“PKK’nın tasfiye sürecinde bunun çok önemli bir adım olduğunu söylemek gerekir. Sahadaki gerçekliği takip etmek gerek. Birtakım marjinal grupların silah bırakmama eğilimlerinin olduğunu biliyoruz. Önemli olan ana kütlenin silah bırakıp teslim olmalarının sağlanması. Geri kalan radikal grupların merkezi yönetim tarafından mücadele edilebilir noktaya gelmeleri sağlanmış olur. Özellikle oluşacak jeopolitik boşluk ile birlikte İran’daki PJAK ve Suriye’deki PKK/PYD’nin bağlantısı kopacak. Bunun sonucunda da hem PKK/PYD hem de PJAK üzerinde tasfiye olmaları baskısı daha da artacaktır. Birbirini etkileyen domino etkisiyle sürecin gideceğini düşünüyoruz.”
‘Bu herhangi bir olay değil’
26. Dönem AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasını Radyo Sputnik’te yorumladı. ‘Cumhuriyet tarihinin en önemli anı’ ifadeleriyle sözlerine başlayan Metiner, ‘Hiç kimsenin bir diğerini yenmediği, Türkiye’nin kazandığı bir süreç’ yorumunda bulundu. ‘Yeni Türkiye Yüzyılının inşa süreci başlayacaktır’ diyen Metiner, şunları söyledi:
“Cumhuriyet tarihinin en önemli bir tarihi anına tanıklık ediyor. Bu herhangi bir olay değil. Sadece bir silah bırakma olayı değil. Geçmişte inkarı ve asimilasyonu sonlandırarak çözdüğü kürt sorunuyla beraber silah sorununu da çözerek devletin bekası ve milletin birliğinin teminat altına alındığı yeni bir cumhuriyeti inşa etmenin adıdır bu.
‘Umudumuzu her zaman dile getirmiştik’
Meseleye sadece silah bırakma olayı olarak bakmamak lazım. Bu büyük bir kardeşlik ve toplumsal barış sürecidir. Bu gönüllü bir süreçtir. Hiç kimsenin bir diğerini yenmediği, diz çöktürmediği bir süreçtir. Yeneni yenileni olmayan bir süreçtir. Ama kazananın Türkiye olduğu bir süreçtir. Çok mutluyum. Belirlenen takvim çerçevesinde silah bırakma olayı tamamlanacaktır. Sonrasında da yeni Türkiye Yüzyılının inşa süreci başlayacaktır. Bugünü tahmin etmiştim. Diyarbakır’da HÜDA PAR’ın düzenlediği sempozyumda yaptığım konuşmada da ‘Göreceksiniz pek yakında silahlar toprağa gömülecek’ demiştim. Bu kez başaracağımıza dair umudumuzu her zaman dile getirmiştik.”
‘Hala birileri çok rahatsız’
Yaşanan gelişmeleri televizyon ekranlarından ‘olumsuz değerlendirdiğini düşündüğü’ bazı isimleri de eleştiren Mehmet Metiner, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kerameti kendinden menkul, sadece çubuklarla ekranlara çıkmayı güvenlik politikalarıyla söz söylemeyi marifet bilen insanlar, hep umutsuzluk taşıdılar. PKK’nın asla silah bırakmayacağını söylediler. Bugün silah bırakan PKK’dan da başka türlü bahsediyorlar. Hala süreci enfekte edecek bir dilde ısrar ediyorlar. PKK silah bırakıyor, yarın bir gün toplum devlet bütünleşme süreci başlayacak ama hala birileri çok rahatsız.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi öven Mehmet Metiner, ‘Milliyetçilik, PKK’ya silah bıraktıran anlayışın adıdır’ yorumunda bulundu. ‘Bahçeli’den ders alsınlar’ diyen Metiner, sözlerini şöyle sonlandırdı:
‘PKK’yı Türkiye’nin gücüne dönüştürebilmenin adıdır milliyetçilik’
“Milliyetçilik adına, başka nedenlerle rahatsızlık duyuyorlar. Milliyetçiliğin ne demek olduğuna bakmak istiyorlarsa Devlet Bahçeli’nin tavrına baksınlar, milliyetçilik budur. PKK’ya silah bıraktıran anlayışın adıdır. PKK’nın harekete geçirdiği milyonlarca Kürt vatandaşımızı tekrar devletine ve milletine sadakatla bağlı tutmanın adıdır milliyetçilik. PKK’yı Türkiye’nin gücüne dönüştürebilmenin adıdır milliyetçilik. Sayın Bahçeli’nin milliyetçiliğinden ders alsınlar. Bahçeli’nin işaret ettiği gibi tarihi bir gün. Yeni bir milattır bu. Sayın Cumhurbaşkanımız da inşallah Kızılcahamam’da yapacağı tarihi açıklamayla bu süreci mühürlemiş olacaktır. Silahlara elvada barışa merhaba diyoruz. Yeni bir Türk-Kürt ittifakı oluşturacağız. Türkiye’nin öncülüğünde yeni bir Orta Doğu, yeni bir küresel güç denklemi oluşturacağız.”
‘Çok büyük bir adım atılmış gibi görünüyor’
Öğretim Görevlisi Yeliz Albayrak, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasını Radyo Sputnik’te yorumladı. Yapılan sembolik olayın önemi olduğuna vurgu yapan Albayrak, ‘Devamı çok daha uzun bir süreç olacak’ dedi. Sürecin yıl sonuna kadar süreceğini bildiren Albayrak, şunları söyledi:
“Bir süredir üzerinde konuşulan, meşhur çağrıdan sonra başlayan süreci hep beraber ‘acaba olacak mı?’ diye takip ettiğimiz o sürecin sonuna geldik. Silah bırakan grubun da silahların yakılması, teslim edilen bölge, bu meselenin gerçekleştirildiği yer bile sembolik olarak bir mağara. Çok büyük bir adım atılmış gibi görünüyor. Devamı çok daha uzun bir süreç olacak. Yıl sonuna kadar planlanan bir süreci takip edeceğiz.”
‘İkna olup olmadığını göreceğiz’
Sürecin sadece Türkiye’de değil bölge ülkelerinde de takip edilmesi gerektiğinin altını çizen Albayrak, ‘Şehit haberleri gelmesin, barış olsun’ dedi. Albayrak konuşmasına şöyle devam etti:
“Silahların yakılması, teslim olunması kısmından sonra sürecin nasıl gittiğini, Türkiye’nin ikna olup olmadığını göreceğiz. Bir gerçekliğe bürünmesi konusunda adımlar gördük. Hem Orta Doğu hem Türkiye için, daha barışçıl bir ortam için terör örgütleri miadını doldurduğunu bilmeliyiz. Söylem ve eylemin birbirini tuttuğu, Türkiye’nin onayladığı bir süreç gözlemlemeyi istiyoruz. En büyük umudumuz tekrar şehit haberleri gelmesin, barış olsun. Irak’tan başlamış olması çok önemli ve sembolik. Devamında Suriye’de de neler olacağını çok dikkatli takip edeceğiz.”
‘MİT de şu an bu işin içerisinde’
Daha önce yaşanan ‘çözüm süreçlerini’ hatırlatan Albayrak, ‘Sürecin kalanını çok dikkatli takip edeceğiz’ ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle noktaladı:
“Bizim hafızamızda iyi gitmeyen iki tane süreç var. Şova dönüşmüş, sonucu da başarıya ulaşmayan süreçler izledik. Orta Doğu’da değişen güç dengesi var. Yükselen İsrail’in yayılmacı hamleleri de tablonun içine koymamız gerekiyor. Avrupa ülkelerinden maddi destek aldığını hatırlayıp bir kenara yazmak lazım. Sürecin geri kalanını da çok dikkatli takip edeceğiz. Geçmişten aldığımız dersler var. Ne olup olmayacağı konusunda aklımızda bir tablo var. Onun için MİT de şu an bu işin içerisinde.”
‘Çözüm bulmaktan öte güven artırıcı önlemler gerekiyor’
Gazeteci Barış Mutlu, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasını Radyo Sputnik’te yorumladı. Toplumda sürece desteğin ‘Yüzde 70-80’lerde olduğu’ tahmininde bulunan Mutlu, ‘Çocukluğumuzdan beri bu meselenin içinde büyüdük. Bunun kolay olmayacağını tarafların idrak etmesi lazım’ dedi. Gazeteci Barış Mutlu, konuşmasında şunları söyledi:
“Sembolik de olsa böyle bir tören, güvenlik önlemleri kapsamlı olduığu için ayrıntıların hepsini öğrenemiyoruz. Tarafların birbirleri ile alakalı güven sıkıntıları olduğu muhakkak. 2000’lerin başında da yaşandı. Çözüm bulmaktan öte güven artırıcı önlemler gerekiyor. Çatışmalı taraflar diyalog kanalı bulmuşlar ama bunun toplumsal kökleri derin olduğundan 2-3 günde olabilecek bir şey değil.
‘Toplumsal düzeyde çok daha zorlu olacak’
Siyasi partilere bakacak olursak, Özel, ‘Bu son şanstır’ diyor. AK Parti, MHP ve DEM Parti sürecin tarafı gibi. Böyle bakıldığında yüzde 70-80’lik bir onay var gibi. Bana bu toplumsal düzeyde çok daha zorlu olacakmış gibi geliyor. Sadece kendimizi düşünelim, bizden öncekileri değil. Çocukluğumuzdan beri bu meselenin içinde büyüdük. Biz bu meselenin her alanda yansımasını gördük. Dolayısıyla bunun kolay olmayacağını tarafların idrak etmesi lazım. Buna en sert muhalefet edeceği düşünülen milliyetçi kesimde de şöyle bir paradoks var: Bir yönüyle süreç onların içine sinmedi. Diğer taraftan da bu kesimin en belirgin özelliği devleti bir kutsal olarak görmesi. Devlet böyle bir yola girdiyse doğru ya da yanlış destek vermesi.”
‘Sadece PKK'lı teröristlerin affedilmesi gündeme gelmemeli’
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Terörsüz Türkiye süreciyle ilgili, “Türkiye olarak sürece ne kadar hakimiz? Bizim dışımızdaki ülkeler sürecin neresinde? Burada belirsizlik söz konusu. TBMM'de bunu sıklıkla dile getirdik, bilgilendirme yapılmasını istedik. En ufak bir geri dönüş olmadı. DEM Partisi heyetiyle, İmralı heyetiyle de birçok kez görüştük. Onların da bilgisinin kısıtlı olduğuna şahitlik ettik” dedi.
Arıkan konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir konuyu meclise getirip diğer hususları görmezsek bunun vicdanlarda karşılığı olamaz. Bunu yaşadık. Bayramdan önce apar topar dar kapsamlı af çıkarıldı. Sadece PKK'lı teröristlerin affedilmesi gündeme gelmemeli. Her sabah gözaltılar yaşanıyor örneğin. Bu süreçler yaşanırken sadece silahı bırakanlara af getirmeyi gündeme alırlarsa toplumda başka yaralar açılabilir”