‘ABD ve İsrail, İran’da rejim değişikliğini hedeflemiş’
“Savaş tam tırmanıyor derken Trump’tan ateşkes lafı çıktı. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz? Bir savaşın üç cephesi var. Birincisi cephe bölümü. Cephe neresi? İran ve İsrail coğrafi alanları. İkincisi propaganda bölümü. Bu yüzden tarafların açıklamaları genelde inandırıcı değildir. Propaganda ve psikolojik harp amacı vardır. Diğer bir bölüm de diplomasidir. Savaş devam ederken de diplomasi sürer. Arka kapıdan görüşülür, konuşulur. İsrail ile de konuşulur, Amerika ile de konuşulur. Belli ki burada da arka kapı diplomasisi çalışmış. Trump ateşkes açıklamasını yaptı. ’12 Gün Savaşı’nı resmen bitiriyorum. Tüm dünya bunu selamlayacak’ dedi. Bir de ‘Yıllarca sürebilecek, Ortadoğu’yu yok edebilecek bir savaş olabilirdi. Ama asla olmadı’ dedi. Başında bunun farkında değiller miydi? Altıncı tur görüşmeleri Umman’da olacaktı iki hafta önce. Ama tam görüşme öncesinde İsrail saldırılarına yeşil ışık yaktı. Tam bir gün önce. Yani ‘Savaşı kucağımda buldum’ söylemi inandırıcı değil.
İsrail, ABD yeşil ışık yakmadan bu saldırıları yapamazdı. Bir de üstüne ‘Tanrı İsrail’i, İran’ı, ABD’yi, dünyayı korusun’ diyor. Peki bu Tanrı, Gazze’de soykırım yapılırken neredeydi? Bu iş, Tanrı işi değil. ABD, Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışmasa bunların hiçbiri yaşanmazdı. Bir de ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, ‘İran artık nükleer silah üretemez. Amerikalıları düşünmeye davet ediyorum. Çok yakınlardı, artık üretemezler’ dedi. Bu da tam doğru değil. Esasında ABD’nin İran nükleer tesislerine yaptığı saldırının hasar tespit verileri yok elimizde. Uydu fotoğraflarını ben de gördüm. Zarar verilmiş elbette. Ama dağın derinliklerinde bu tesisler. Oraya ne kadar ulaşmışlar, ne kadar tesir etmişler bunu bilemiyoruz. Peki öncesinde taşınmış olamaz mı? Hatta saldırı davul zurnayla geldi. Peki biz İran’ı yönetiyor olsaydık, yıllarca süren emekle zenginleştirilmiş uranyumu taşımaz mıydık? Bana bu söylenenler doğru değil gibi geliyor.
13 Haziran’da İsrail operasyonu başlatıyor biliyorsunuz. İran’ın nükleer programını ve rejim altyapısını hedef alan ‘Yükselen Aslan’ operasyonunu başlatıyor. Amaç ne? İran’ın nükleer program kapasitesini, nükleer silah üretme ihtimalini, nükleer fizikçileri, füze mühendislerini, balistik füze fırlatıcılarını, füze üretimini, askeri üsleri, Devrim Muhafızları üslerini etkisiz hale getirmek. Devamında halk ayaklanması sağlamak. Reza Pehlevi’yi çok parlattılar bu dönemde. Emin olun Reza Pehlevi’nin İran’a dönüşünün önünü açmak istediler. Bu bir rejim değişikliği, harita değiştirme operasyonu; Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası.
Resmiyette bunu söylemediler. Resmiyette ‘İran’ın artan uranyum zenginleştirme faaliyetleri’ dediler. Bu gerçekten doğru değil. Sorun, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetleriyse, İran’ın nükleer silah sahibi olmasını engellemekse, 2015’te 5+1 anlaşması yapıldı. Çok taraflı bir anlaşmaydı. Zenginleştirmeyi sınırlıyordu. Atom Ajansı’nın denetimiyle birlikte üç buçuğun üstüne çıkmasına, nükleer silah yapmasına imkan yoktu.
Ama Trump 2018’de yani ilk döneminde bunu sabote etti. Kim sabote ettirdi? Tabii baskı unsuru Yahudi diasporası ve İsrail. Peki niye? Sorun nükleer değil sadece. Nükleer en görünebilir olanı. Dünya kamuoyuna gösterebilirler. Ama aslında İran’da rejim değişikliği yapmak istiyorlar. Ülkeyi böleceklerini söyleseler, dünya kamuoyunun desteğini alamazlar. Ama atom silahı daha önce kullanılmış, vahşiliği bilinen bir şey. Bunun üzerinden dünya kamuoyunun desteğini kazanmak istiyorlar. Tel-Aviv’de komuta merkezinde otursam, İran’ın en büyük tehdidinin balistik füze kapasitesi olduğunu söylerdim. İran’ın balistik füze kapasasitesi, nükleer silahla kıyaslanamayacak seviyede. Nükleer silaha niye sahip olursunuz? Bekanız için. Kuzey Kore’ye saldırabilirler mi? Asla. Bu yüzden sahip oldular. İran sahip olsa atabilirler mi? İran’da taş üstünde taş bırakmazlar. Yontma taş devrine gönderirler. İran bunu niye istiyor? Bekası için istiyor. Daha tehlikeli olan ne? Balistik füze kapasitesi. İsrail’in coğrafi derinliği de yok ayrıca.”
‘Rusya ve Çin’in etkisi olmasaydı, İran bitmişti’
“Bugün İran’ı kimin yönettiği hiç önemli değil. Kim gelirse gelsin artık bu provokasyondan sonra nükleer silaha sahip olmak isteyecektir. Bu operasyonları, bu saldırıları yaparak İran’ın nükleer silaha sahip olma azmini ve motivasyonunu artırdılar. Çok net. Görüyorlar ki bu iş bitmeyecek. Sorunun nükleer olmadığı, sorunun Büyük Ortadoğu Projesi olduğu açık. İran, bir Irak veya Suriye olmak istemiyor. Çok açık bu. Harita çizmeye çalıştıkları çok açık. Bunun bahane olduğunu İranlılar görüyor. Bu yüzden yönetim hiç önemli değil. Bizim ülkemizde İslami bir rejim var. Bunu tasvip etmiyorum. Ama ben tarafsız değilim. Olaylara kendi ülkemin çıkarları açısından bakıyorum. Orada bir istikrarsızlık oluşursa, vakum oluşursa, Türkiye perişan olur. Kimin yönettiği değil, çıkarlar ve ülkemizin güvenliği önemli. Amerika Birleşik Devletleri, kendi ülkesinin çıkarı için, güvenliği için, hegemonyası için, küresel tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek için IŞİD ile işbirliği yapıyor mu? Yapıyor. Ülkelerin çıkarları ve güvenliği önemli. Bizim çıkarlarımız ve güvenliğimiz de, bölge ülkeleriyle işbirliği yapmaktan geçiyor. Öyle bir iktidar yönetiyor ki bizi 23 yıldır, biz 23 yıldır Büyük Ortadoğu Projesi’ne yardım ve yataklık yaptık. Bu ne demek biliyor musunuz? Bindiğimiz dalı kestik. Silahı alıp kafana ateş etsen aynı şey. Yani küresel bir savaş çıkabilirdi diyor Trump. Bunu nasıl göremedin peki?
Operasyon başlayınca petrol fiyatlarına baktım. Varili 90 dolara çıktı. Savaş devam etse daha da artacak. İran’ı köşeye sıkıştırırlarsa, Hürmüz’ü kapatmaya çalışırlar. Varili 200 dolara fırlar. İsrail, Hürmüz’ün kapatılmasını ister mi? İster. İran bunu yaptıktan sonra geri dönüşü olmaz, tüm dünya kamuoyunu karşısına alır. Doğalgaz fiyatları da artar. Libermann var bir de. Ateşkesten İsrail memnun değil. Diyor ki, ‘Acı bir sonuç’ diyor. Rejimin teslimiyeti yerine müzakerelerin İran’ı güçlendireceğini söylüyor. ‘Anlaşma olmazsa savaş tekrar kaçınılmaz’ diyor. Evet, bu doğru. Bugün bu ateşkese niye giriyorlar biliyor musunuz? Dünya kamuoyunda farkındalık var. Bunun nasıl bir şey olduğu gözüktü. Amerika Birleşik Devletleri’nde küreselciler ile ulusalcılar arasında korkunç bir iç savaş var. Otuz sene öncesinin dünyası da yok şimdi. Artık tek kutuplu dünya düzeni yok. Tek kutuplu dünya düzeni güç kaybediyor. Küresel Güney var. Arka kapı diplomasisinde Rusya ve Çin etkiliydi. Onların gücü olmasaydı veya 1990’lı yıllardaki gibi olsaydı, İran’ın işi bitmişti.”
“Ben şöyle değerlendiriyorum: İsrail, Aksa Tufanı’nı saymazsanız çünkü orada canı yandı, 1973 Yom Kippur’dan beri yaklaşık 50 senedir ilk defa ülkesinin topyekun halde cepheye dönüştüğünü gördü. İsrail, ilk defa acı çekti. İsrail’in coğrafi derinliği de yok. İsrail komşuları gibi de değil. Oradaki insanların birkaç pasaportu var, refahları var. ‘Yahudiler için en güvenli yer İsrail’ dediler. Öyle olmadığı görüldü. Ekonomik durumları da iyiydi. Aksa Tufanı sonrasında Gazze operasyonları yüzünden İsrail epeyce nüfus kaybetti. Neden frene bastılar? Amerika’nın iç dinamikleri var. Bir de rejim değişikliği kurgulamışlar. Hava operasyonları ile ülkeyi perişan edecekler, daha sonra kara harekatı yapılması gerekir. İran buna müsait değil. Bir de halk isyanı var. Bu işin propagandası, psikolojik harbi, etnik kışkırtma ve Reza Pehlevi’nin parlatılması var. Fakat yekpare bir muhalefet yok. Muhalefetin liderleri yok. En büyük nüfus Türkler. Hatta bazı değerlendirmelere göre Farslardan çok Türk var İran’da. Türkler hareketlenmedi. Ben konuşuyorum, bana ‘Burası vatanımız, ayrılmayı düşünmüyoruz. Burayı bin sene biz yönettik’ diyorlar. En zayıf halkalar Belucistan ve Kürtler. Onlarda da ağırlıklı bir nüfus yok. Körfez’e yakın Araplar da var ama Araplar da hareketlenmedi. Reza Pehlevi’nin hakta karşılığı yok. İran’da Mahsa Emini protestoları sonrası neler yaşandı görmüştük.
Şimdi halk, rejime destek olmaya başladı. Baktılar ki bu iş olmayacak, kontrol edilemeyecek yerlere ulaşabilir, düğmeye bastılar. Trump ne dedi? Petrol üretimi artsın dedi. Amerika ve Avrupa, petrol fiyat artışından çok etkilenir. Yarın öbür gün Yahudi diasporasına ‘Elimizden geleni yaptık ama bu iş olmuyor’ diyebilirler. Ama İsrail bu işten asla vazgeçmez. Sonuçta ABD’yi başkanlar yönetmiyor. Orada derinlik var. Büyük Ortadoğu Projesi bir şehir efsanesi değil. Bunu başka bir kış için kenara koyabilirler. Ambargoları artırabilirler. Nükleer zenginleşme konusunda baskıyı artırabilirler. Çok zor günler bizi bekliyor. Veya çok zor yıllar bekliyor. Bir de bölgede bulunan ülkeler aklını başına devşirmeli. Burası İslam dünyası. Küçücük bir ülke İsrail. Hatta bazı haritalarda İsrail gözükmüyor. Ama İsrail güçlü. Elbette güç Batı’dan geliyor ama orada da İsrail güçlü. Finansta, sanatta, üniversitelerde hep İsrail var. İslam dünyası sıfır. Hiçbir güçleri yok. Gözlerimizin önünde Gazze’de insanlar ölüyor, parmaklarını oynatamıyorlar ve birbirlerini yiyorlar. ABD’nin saldırısını soruyorum. Kimler kınadı? Türkiye bile kınamadı. Kimse kınamadı.”