Birincisi, Öcalan'ın süreci yönlendirmesi. İkincisi, demokratik siyaset hakkının tanınması. Üçüncüsü ise sağlam ve bütünlüklü hukuki güvenlik güvencesi.
Bu açıklamada Lozan olmasaydı, 1924 Anayasası olmasaydı kimse ‘neden yok’ diye sormazdı. Belli ki herkesin oluruyla bu ifadeler yerleştirilmiş. PKK, hem iktidarın Osmanlıcı eğilimlerine hem de Cumhuriyet’in kurucu değerlerine yönelik farklı siyasi çevrelere mesaj veriyor. PKK, AK Parti’nin Osmanlıcı görüşlerine bir kapı açıyor ve diyor ki, gelin Lozan’ı tartışalım.
12 Mayıs itibariyle Abdullah Öcalan, hem DEM Parti’nin, hem Kandil’in, hem Avrupa’daki PKK örgütlerinin genel başkanı oldu. Gelecek süreçte DEM Parti’nin isim ve yapısında değişiklikler yaşanabilir. Bu partinin ismini ve niteliğini yeniden tanımlayacağını düşünüyorum.
SDG’nin, Suriye ordusu içinde bir kolordu olarak muhafaza edilmesini istiyorlar. 12 Mayıs açıklamasının ardından Türkiye’nin bunu fiilen kabul ettiğini görebiliriz.
'Ulus devlet hedef alınıyor'
'Ulus devlet sosyalizmi kaybettirir' sloganının bildirinin hedefini ortaya koyuyor. Açıkça ulus devletin hedef alındığı bir bildiriden söz ediyoruz.
Ben Türk halkının hiçbir unsurunun Lozan’da elde edilen tarihsel kazanımların yerinden oynatılmasını uygun bulacağını düşünmüyorum. Türkiye 12 Mayıs’ta attığı adımlarla ABD’ye, ‘Orta Doğu’da düzen istiyorsan İsrail’le değil, benimle kurabilirsin’ mesajı verdi.