GÜNDEM DIŞI

Türkiye’nin ilk kadın vahşi yaşam fotoğrafçısı Nazan Aşkalli: 'Vahşi doğaya kendi kokunuzu taşımayacaksınız'

Türkiye’nin ilk kadın vahşi yaşam fotoğrafçısı Nazan Aşkalli, Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
Sitede oku
“Toprağının kokusunu aldıktan, oradaki kültürleri öğrendikten sonra Afrika’dan çok etkilendim” diyen Aşkalli şöyle devam etti:
“Afrika’ya gittiğinizde doğada misafirsiniz, sözgelimi kendi kokunuzu oraya taşımayacaksınız. Çünkü onların zaten kendi kokusu var. Kendi renklerinizi de oraya taşımayacaksınız. Parfüm sıkmayacaksınız, kokulu şampuanlar kullanmayacaksınız onların renklerinde ve görünmez olmanız gerekiyor."
Vahşi ve ekstrem doğadaki tecrübelerini anlatan Aşkalli, şunları kaydetti:
“Nepalli Gurka’nın hançeriyle Everest’in buzullarına dokundum. Afrika’nın yağmurunda ıslandım. Aslanın soluğuna katıldım. Kokularına karıştım haşlanan etlerin Masai köylerinde, yağmuru kadınların kolyelerine yağdırdım. Çocuklarla koştum yanardağların arasında onlara şiir yazdım, lavları kışkırttım kıyameti kopardım. Kuzey ışıklarına küstüm, arkamı dönüp Gümüş Sırt’ın peşine takıldım. Sahra’nın kumları gecenin uykusunu bölerken kan lekesinden kırmızı mürekkep balığı oldum. Davullar çaldım, ziller çaldım, boncuklar taktım taştan tahtadan. Hırsımdan ağladım, tokluğumdan utandım. Okyanus dalgaları döverken Kuzey Afrika’yı, ben buğulu camın ardında, Ummanlı küçük kızın gözlerinden güç aldım.”
“Ben on yıl boyunca bir aslanla göz göze gelemedim" diyen vahşi yaşam fotoğrafçısı Aşkalli, sözlerini şöyle sürdürdü:
Günlerce sadece rüzgârı hissederek ve otları görerek dolaşabiliyorsunuz. Burada hiçbir şey yok deyip çadırınıza dönerken bir anda ortalık karışabiliyor ve bir anne yavrusunu güvenli bir yere taşımaya çalışıyor, ortalık toz duman oluyor."
Karakarga Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan Afrika’nın Son Dansı, yazar ve doğa fotoğrafçısı Nazan Aşkalli’nin kaleminden çıkan, edebi-gezi anlatısı. Doğa, tarih, mitoloji, belgesel anlatım ve kişisel gözlemleri aynı potada buluşturan bu eser; Afrika’nın kadim topraklarına, vahşi yaşamın ritmine ve insanlığın köklerine dokunan bir çağrıdır.
Yalnızca bir kitap değil, aynı zamanda bir yaşam deneyimi sunan Afrika’nın Son Dansı, Tanzanya’dan Namibya’ya, Kenya’dan Ruanda’ya uzanan geniş bir coğrafyada geçen göz kamaştırıcı bir yolculukla okuru buluşturuyor. Aşkallı, savanaların ortasında sırtlanların kahkahasından gorillerin hüznüne, Kisaru adlı efsanevi bir çitanın annelik mücadelesinden Masai köylerindeki geleneksel törenlere kadar, Afrika’nın hem kalbine hem ruhuna dokunuyor.
Kitap, yazarın kendi çektiği fotoğraflarla da desteklenerek edebi bir belgesel niteliği taşıyor. Yer yer şiirsel bir dille, yer yer sarsıcı bir gerçeklikle kaleme alınan bölümler; yalnızca Afrika’yı değil, insanın doğayla olan ilişkisini de sorgulatıyor.
Öte yandan vahşi doğada hayvanların takip edilmediğini, fotoğraf için onların geldiğini kaydeden Aşkalli, şu ifadeleri kullandı:
“Doğada vahşi hayvanların fotoğraflarını çekmek için onlara gidemezsiniz; beklersiniz onlar size gelir. Ne kadar yaklaşacağına da yine onlar karar verir… Dünya’nın en eski sırları Namib Çölü’nde. Çöl, sizin yüzünüzü siliyor ve kim olduğunuzu unutturuyor. Çölün içinde yaşayan, çölün sırlarını taşıyan o kadar önemli canlılar var ki: onların fotoğrafını çekmek mutluluk verici."
Yorum yaz