OKAN ASLAN İLE GÜN ORTASI

Müzisyen Attila Atasoy: 'Sanki yanlış bir geleceğe ışınlanmış gibi yaşıyorum'

Radyo Sputnik’te Okan Aslan’la Gün Ortası programına konuk olan müzisyen Attila Atasoy, 51 yıllık sanat hayatını, eczacılıktan sahneye, seyahatten kişisel yolculuklarına kadar birçok yönüyle anlattı.
Sitede oku
Attila Atasoy, sanat yolculuğunu ‘aşk’ ve ‘hayatı anlamlandırma savaşı’ olarak tanımladı.17 yaşında çıktığı ilk televizyon programından bugüne kadar 51 yılı geride bıraktığını belirten Atasoy, müziğe olan bağlılığını şu sözlerle ifade etti:

Bu başka türlü bir aşk, başka türlü bir var olma savaşı, hayatı anlamlandırma savaşı. Bir işe yaradığını hissetme telaşı. Şarkılarımı geleceğe yaptım. Tutarsa tutar, tutmazsa tutmaz ama ben yapmaya devam ettim.
Müzik kariyerinin başlarında TRT denetiminden geçemeyen “gırtlak namesi” içeren eserlerinden de bahseden sanatçı, dönemin katı kurallarını aşmak için eserlerin iki farklı versiyonunu hazırladıklarını söyledi ve şöyle konuştu:

Bir nameli, bir de düz okuma. O düz okumayı TRT’ye yolluyorduk ki denetimden geçsin, şarkıyı kurtaralım diye.
Atasoy, Ahmet Kaya’nın bir şarkısını seslendirme sürecine ilişkin olaraksa, “Şarkıyı bilmiyordum. Dinleyince dedim ki bu tam bana göre. Hemen girdim stüdyoya, okudum. Bir de klip çektik. Sabah 8, akşam 8 Poyrazköy’de, Soros Kalesi’nde, o nasıl bir soğuktu. Sonra bir hafta hasta yattım” dedi.
Müziğe ilk adımını Ankara’da atan Atasoy, Yavuz Gökmen tarafından keşfedildiğini ve Ankara Radyosu’nda ilk kayıtlarını yaptığını anlattı. Müziğe çocuk yaşta mandolinle başladığını, daha sonra gitarla devam ettiğini söyleyen sanatçı, ailesinin müzik konusundaki tutumuna da değindi:

Babam Türk müziği söylerdi. Halam ut çalardı. Ama o zamanlar çalgıcılık kötü sayılırdı. Ailede asker, hâkim çoktu. Ben ise sülalenin tek ‘kötü yola düşeniydim.
29 yıl eczacılık yapan sanatçı, bu sürecin kendisi için zorlu geçtiğini şu sözlerle aktardı:

Dört duvar arasında hapsolmak bana göre değildi. Aklım fikrim müzikteydi. Sürekli çekimlere gidiyordum. Beni özellikle teftiş ediyorlardı. Annem sürekli yalan uydururdu: ‘Çekime gitti, doktora gitti…’ Sonra dediler ki artık başka bir yalan bulsanız.
Atasoy’un seyahat tutkusu da dikkat çekiciydi. 159 ülke gezdiğini belirten sanatçı, seyahatlerinin ona çok şey kattığını vurguladı:

Ben turist değilim, gezginim. Gittiğim ülkenin yerel hayatına sızarım. Sokaktan beslenirim. Babamdan kalan evi sattım, gezdim. Çünkü o kültürler bana çok şey kattı. Kitabım ‘Düş Peşime’ de böyle doğdu.
Sahneyi “gönüllerin buluşması” olarak tanımlayan Atasoy, çocukluğuna, Kaleiçi’ne ve eski komşuluk ilişkilerine duyduğu özlemi dile getirdi:
Sanki yanlış bir geleceğe ışınlanmış gibi yaşıyorum. O beyefendi insanları, o zarafeti çok özlüyorum.
Yorum yaz