‘AB bu bölgeye ilgi duydu. Türk devletleri de BM kararlarını örnek göstererek Güney Kıbrıs’ı tanıdı’
‘Sorumluluğu hep dışarıda aramayalım’
‘Azerbaycan ‘Tanıdık, tanıyacağız’ demedi. ‘Tanınmasına yardım edeceğiz’ dedi’
“Bir kere Rauf Denktaş sonrası yaşanan liderlik arayışlarında, kendi tabanlarını hareket ettiremeyen, mesaj vermekten uzak ve vizyonları zayıf liderlikler dönemindeyiz. 2020’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biliyorsunuz Akıncı ve karşıtları şeklinde kampanya yürütüldü. Sonuç olarak şu anki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, büyük bir Türkiye desteğiyle seçimleri kazandı. Buradan gelen bir türbülans var. Sosyal, ekonomik, sınıfsal dinamiklerde hem siyasetin vizyonsuzluğundan gelen, hem insanı tanımamaya dönük bir liderlik boşluğu var. Bunun arkasında bence Türkiye’nin medyada birtakım insanları yani yandaşları oluştu. Halkın haber alma kanallarının yarısını inşaatçılar, yarısını gazinocular ele geçirdi. Gerçekler ne kadar konuşulabilir? Ben bundan emin değilim. Çok cılız sesler çıkıyor. Türkiye burada hem eşitlik istiyor hem de buradaki liderlerin kendi toplumlarını idare edememesiyle ilgili şikayette bulunuyor. Bu biat meselesi insanların canını çok sıkıyor. Bu türban meselesi ve arkasından ana vatana saygı mitingi kontrası da kamplaşma arayışından ortaya çıkıyor.
Fakat siyaseten toplumun içinde bulunduğu sosyolojik değişimi ortaya koyacak bir siyasetin olmamasından dolayı bu kamplaşma yaşanıyor. Bence bu türban meselesi kamplaşma açısından düşünülmüş. Alay konusu da oldu. Bunlar doğru işler değil. Mesele eğitim. Eğitim konusunda mesela Müçteba Bey, 1920’de Biga’dan buraya gelmiş Kurtuluş Savaşı sırasında. Eğitim mücadelesinde büyük yol almışlar. İngiliz sömürgesine karşı Türk aydın öğretmenler mücadele etmiş. Eğitim işleri 1980’lere kadar ciddi bir noktadaydı. Ama bugün üç yaşından itibaren çocuklar, Güney Kıbrıs’ta okuyor. Bunu tartışan yok. Bu gericiliktir. Ülkenin eğitim meselesi 1970’li, 1980’li yıllarda farklıydı. Kıbrıslı Türk öğrenciler Ankara’ya okumaya gidince dil bilen insanlardı. Kendilerini yetiştiriyorlardı. Farklı muamele görüyorlardı. Şu anda ise türbanı tartışıyoruz. Çok geri kaldık. Esas meseleler konuşulamıyor. Göçmenler de var. Kimse konuşamıyor. Göçmenleri bir grup siyasi istismar ediyor. Kıbrıslı Türkler istismar ediliyor. Bu, ‘halının altına süpürelim’ goygoylarıdır. Ben, meselelerin gerçek boyutunun konuşulmadığını düşünüyorum.”