“Köle, bir tarih romanı, aynı zamanda psikolojik bir roman. Köle kavramı uzun yıllarıdır aklımı kurcalayan bir kavramdı. İnsan neden diğer bir insanı köle yapma gereği duyar? Bu önemli ve insana dair cevaplanması gereken bir sorudur. Romanın çıkış kaynağı burası aslında. Kaldı ki kölelik, tanımı tek olan bir kavram da değildir. Üzerine çok okuma yaptım. Mesela Amerikan köleliği ve İslam köleliği arasında ciddi farklar var. Kölelik, bir insanın başka bir insana hükmetme isteğinin en üst noktaya ulaştığı yerdir. Bir insan başka bir insana bunu neden yapmak ister? Kitabın çıkış temeli bu. Amerikan köleliğinde, İslam köleliğinden farklı olarak çok büyük bir vahşet vardır. İslam köleliğine köleliğin birtakım hakları ortaya konur. Köle sahibinin, sınırlamaları İslam’da düzenlenmiştir; burada biraz daha yumuşatılmış bir kölelikten bahsedebiliriz. Köle sahibi, yaşlandığında kölesine bakmak zorundadır…. Tarih ve kölelik kavramlarını yan yana koyduğunuza karşınıza çıkan ilk şey, Memluk Sultanlığıdır. Türk tarihçileri Memlükleri çok geç fark ettiler. Batı bu farkındalığa bizlerden çok önce vardı. Köle romanı, köleliği Memlukların son dönemi çerçevesinde irdeleyen, kurgusal bir tarihi romandır. ” dedi.