ANKARA FARKI

Hukukçu Mutlu: Avrupa ‘hasta adam’ durumunda

Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu Avrupa'nın ‘beyin ölümünün’ gerçekleştiğini söyledi. Avrupa’nın mevcut düzlemde ne yapacağını bilmez bir şekilde hareket ettiğini kaydeden Mutlu, “Avrupa’nın son dönemde yaşadığı süreci en iyi ‘hasta adam’ kavramı açıklar. Zaten bunun sinyallerini de kovid döneminde görmüştük” dedi.
Sitede oku
Radyo Sputnik'te yayınlanan İsmet Özçelik'le Ankara Farkı programına Hacettepe Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu konuk oldu. Uluslararası Ceza Mahkemesi kararları, İsrail’in son saldırıları ve Avrupa’nın Türkiye’yi son anda güvenlik boyutu ile ‘anımsaması’ değerlendirilen programda Doç. Dr. Mutlu şunları söyledi:

‘AB’nin ‘beyin ölümü’ gerçekleşti’

“Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Danışmanımız bir açıklama yaptı. Bir devlet adamının bu cevabı vermesini uzun süredir bekliyordum, Avrupa’nın ‘hasta adam’ olduğunu ilan etti. Gerçekten son dönemde yaşanan süreç daha iyi tanımlanamazdı. Avrupa şu anda ne yapacağını bilmez şekilde oradan oraya koşuyor. Macron kendi ağzıyla NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti demişti. Sadece NATO’nun değil Avrupa Birliği’nin de beyin ölümü gerçekleşti. Bunun sinyalleri geldi. Düşünsenize Kovid döneminde birbirlerinden maske çaldı bu adamlar. Rus ordusu gitti, İtalya’da tıbbi malzeme dağıttı o dönemler. Bunları düşünecek olursak ne oldu? Adam kendi yurttaşının maskesini çalıyor. Avrupa’da işsizlik de had safhada.”

‘Batılı emperyalistler suç işleseler de yargılanmıyor’

“Anlamlandırmak çok zor. Bir yandan Birleşmiş Milletler var. Dünyada barış ve güvenliği temin etmek iddiasıyla ortaya çıkmış. Bir yanda bakıyorsunuz Uluslararası Ceza Mahkemesi var. Savaş suçları, ağır insanlık suçları, soykırım suçları gibi suçlar işlenirse uluslararası güvenliğe katkıda bulunacağını düşünüyorsunuz. Ama işler öyle yürümüyor. Var olan bir feodal düzenden, sömürgecilik düzeninden kalan bozukluklar var. Bunlar ise bu tip ağır ihlalleri işleyenlerin, güçlü olan taraflar, özellikle bu konuda etik değerleri ön plana koymayan, Batı merkezli, emperyalist merkezli odaklardan gelmiş olması durumunda bunların yargı karşısına götürülmesi oldukça zor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden çok ümitliler. Günümüzde uluslararası hukukun soykırımı önleme yönünde bir yetisi, bir gücü var mıdır diye soracak olursak bunun cevabı oldukça tartışılır.”

‘Uluslararası Ceza Mahkemesi Batı’nın istediğini yapıyor’

“Nürnberg’ten beri süreç böyle işliyor. Aslında sömürgecilik döneminden gelen bir şey var; savaşın galibiyseniz mağlubu yargılarsınız. O yüzden hep ‘muzafferlerin mahkemesi’ adı verilen eski tip mahkemeler vardır. Bütün Batı merkezli odaklarda konferanslar, paneller düzenlenir ve bütün söylemlerde Nürnberg’ten Lahey’e uluslararası ceza hukuku denir. Onu da içine katarlar. Aslında gerçekte kimler yargılanmıştır? Gerçek bir isim bile yok ortada. Nazi üst bürokrasisinden herhangi bir ismi bile doğru dürüst yargılayamadı. Bunlar 1945 sonrası oluşan yapının kurulması için önemli bir altyapı oluşturdular. Sanki daha adil bir dünya, geliyormuş gibi, hukuksal, daha güvenceleri yüksek bir dünya gelecekmiş gibi. Sattığınız söylemi çok iyi süslemeniz gerekiyor.”

‘Netanyahu’yu Batı koruyor’

“ABD ve onun devamındaki Avrupa da aynı şekilde. Bir türlü kınama, yaptırım kararı çıkmıyor. Sadece birkaç tane Katolik nüfusu yoğun devletler; İspanya, İtalya gibi. Portekiz ve Güney Amerika devletleri sert tepki gösteriyorlar İsrail’e. Onun dışında resmen görmezden geliniyor. İsrail’in 1945 sonrası kurulan yeni yapıda küresel düzenin temsili bir simge olması olgusu vardır. O simge yıkıldığı zaman Batı için ağır anlamlar ifade eder. O nedenle İsrail’i korumak için sonuna kadar hareket edecekler. İran nasıl ‘İsrail bu bölgede barışı bozdu. Bizim hedefimiz İsrail’in bu bölgeden çıkarılması’ diyorsa, aynı şekilde Batı da tam tersine ‘İsrail bu bölgeyi tam ve güvenli bir şekilde koruyacak. Bu bizim sistemin sembolüdür’ haline getirdi. İsrail’in yaptığı birçok askeri operasyonda ana aktörler içinde Batı devletlerinin hava kuvvetleri, uçak gemilerinden olağanüstü bir yardımın, hatta ana koordinasyonun yapıldığını görüyoruz. En son Lübnan’da BM Barış Gücü’ne bile ateş ettiler.”

‘Şu anda 1944’e çok yakın bir durum var’

“Şu anda Haziran 1944’e çok yakınız. Alman ordusunun artık savaşı kaybettiği anlaşıldığı zamanlar gibi. Avrupa’yı savunacak kimse kalmamıştı. Şu anda aynı şeyin gerçekleşmesinden korkuyorlar. ‘Biz Rusya’ya saldırdık. Ne oldu? Ukrayna bütün cephelerde kaybetti. Polonya mı durduracak? Amerika aradan çekildikten sonra Avrupa’nın dayanak gücü yok. Şimdi muhteşem bir buluşları var; ‘Avrupa güvenlik mimarisine Türkler gelsin’

‘Rusya-Çin ittifakı doğal ittifak ve kalıcı’

“Kaçınılmaz son. Dünyadaki asıl tehdidin ne olduğu fark edildi. Çin bir yandan, Rusya bir yandan, diğer Asya devletleri bir yandan zarar görüyor. Zararı veren o ittifakı oluşturan saldırgan taraf. Doğal ittifak diyoruz biz buna. Kesinlikle kalıcı olduğunu düşünüyorum. Çünkü iki tarafın da elinde vazgeçilemeyecek derecede artı değerler var. Şu anda dünyada yazılımda, silah teknolojisinde, savunma teknolojisinde Rusya açık ara önde. Çin de üretim teknolojisinde, üretim modelini kurgulamada önde. Yapay gündemlerin bunları engellemesine rağmen.”
Yorum yaz