“Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Amerikan Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesi yaptı. Trump göreve geldiğinden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilk kez görüşmüş oldu. Telefonda Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Amerikan Başkanı’ndan parası verilen F-16’ların en hızlı şekilde iade edilmesini istemiş. Bir de F-35 projesine geri dönmek istediğini ve parası verilen uçakları almak istediğini söyledi. Türkiye koşa koşa F-35 programına giderken, Kanada da F-35’leri kara listeye aldı. Kanada Savunma Bakanı Bill Blair, başka alternatiflere ve üreticilere baktıklarını söyledi. Örneğin İsveç’ten Gripen, Fransa’dan Rafale gibi alternatifler var. Ayrıca Çin ve Rusya da çok iyi savaş uçakları üretiyor. Dünya F-35’ten kaçarken, Türkiye F-35’e koşarak gidiyor. Ayrıca F-35 ile ilgili şöyle bir sakınca da var: F-35’lerin ABD tarafından tüm sistemlerinin kontrol edildiği biliniyor. Sokak deyimiyle havada kilitleyebileceği söyleniyor. Amerika’nın havada durdurabileceği, uçmasını engelleyebileceği bir uçağı almak için neden bu kadar çok ısrar ediyorsunuz?
Kanada eskiden ABD ile can ciğer kuzu sarması olduğu için her şeyi alıyordu. Fakat şimdi NATO üyesi, ABD’nin müttefiki Kanada, bu uçakların uzaktan kapatılabileceği endişesinden yola çıkarak F-35 almak istemiyor. Ayrıca Avrupa ülkeleri de F-35 almak istemiyor. Türkiye ise koşarak F-35’e doğru gidiyor. Kimsenin almadığı, herkesin geri adım attığı bir dönemde F-35 almak istiyoruz. Niye? ABD’ye şirin gözükmek, ABD Başkanı ile ilişkileri geliştirmek lazım. Amerikan silah sanayisi, müşteri bulmakta zorlanıyor. Avrupa’yı kaybetti kaybetmek üzere. Kanada’yı ve Meksika’yı kaybetti. Amerikan savunma sanayisinin silah ve uçak satabileceği ülke sayısı giderek azalıyor. Donald Trump muhtemelen bu tehlikeyi görecektir ve ABD’nin Avrupa ve diğer NATO müttefikleriyle ilişkilerini iyileştirecketir. Yakın zamanda bu hatasından dönecektir. Fakat Türkiye tam da bu noktada bunu fırsat belleyip F-35 almaktan vazgeçtiğini ilan edebilirdi. Fakat biz maalesef göbekten bağlıyız: ABD hapşurunca biz zatürre oluyoruz. ABD ile köprüleri atabilecek momentum var. Tüm Avrupa sırtını dönmüşken biz de dönebilirdik. Fakat dönmüyoruz. Türkiye’nin bu yaklaşımdan derhal uzaklaşması lazım. O zaman bağımsızlaşma yolunda ilerleyebiliriz.”