‘Seçime katılımın yüksekliği halkın çözüm arayışı’
“Avrupa’da Ukrayna savaşı ile başlayan yaptırımlar ile zirveye çıkan genel bir ekonomik kriz olduğunu biliyoruz. Bu krizin yansımaları olarak da siyasi kriz var. Fransa çok tipik bir örnektir; hükümet kuramıyorlar, yani hükümet kurma çoğunluğunu elde edemiyorlar. Küreselci partilerden ve liderlerden söz ediyorum; Fransa’da Macron gibi. Bunun karşısında yükselen bir milliyetçilik var. Fransa’da Le Pen, Almanya’da AfD. Böyle bir ortamda, ekonomik krizin zirve yaptığı, enerji krizinin halkı yoksulluğa ittiği, alım gücünü düşürdüğü bir durumda Almanya seçime gitti. Daha önemlisi Trump 20 Ocak’ta ABD’nin başına geçti. Trump Ukrayna savaşını bitirme sözü verdi, Rusya ile görüştü, Avrupa’yı ve Ukrayna’yı dışlayan bir çizgi içerisinde. Avrupa da bir korku, bir telaş içerisinde. Biliyorsunuz Avrupa güvenliğini esas olarak NATO’ya bağlamıştır, bu da Amerika demektir. Almanya’da 35 bin Amerikan askeri bulunmaktadır. Böyle bir ortamda seçime gitti. Zaten Olaf Scholz’un, Sosyal Demokratlar’ın hükümeti bu yüzden yıkıldı; Ukrayna’ya destek konusunda Liberaller ile anlaşamama üzerine yıkılmıştı. Çıkan sonuç da Fransa’nın durumuna benzer.
Halk ‘Ben de varım’ diyor. Böyle bir ortamda ‘Savaş bitsin. Rusya ile anlaşalım. Ucuz enerji elde edelim. Bu sorunu ancak böyle çözeriz’ diyen bir anlayış var. Doğu Almanya’nın neredeyse tüm eyaletlerinin milliyetçi parti AfD’ye oy vermesi de çok önemli. Çünkü orada yoksulluk, işsizlik, huzursuzluk daha fazla. Dolayısıyla halk ‘ben de varım’ diyor. Seçimlere katılım oranı çok önemli. Önümüzdeki dönemde de eğer Avrupa Putin ve Trump’ın barış çözümüne karşı direnmeye devam eder ve savaş kışkırtıcılığı yaparlarsa bu sefer halkın sokaklara indiğini göreceğiz. Sandıklar yetmeyecek. Şunu belirteyim; 6 ay sonra Fransa’da da seçim var. Fransa’da azınlık hükümeti dikiş tutmuyor. Fransız parlamentosunda çoğunluğu oluşturacak bir parti ya da grup yok. Avrupa’daki bu siyasi istikrarsızlığa karşı bir halk hareketinin yükseleceği sinyallerini bugünden verebiliriz.”
‘Oyu yükselen partiler Rusya ile iş birliği istiyor’
“Bunların kabaca ortak yönü şu; bir kere Ukrayna savaşına karşıyız, bu savaş bitmelidir, Rusya ile enerji konusunda yeniden anlaşmalar yapılmalıdır, enerji sorunu çözülmelidir, satın alma gücümüz yükselmelidir, NATO’dan çıkılmalıdır’ Yani Avrasya cephesinden bakan bir anlayışa sahipler. Ülke içerisinde de halkın yoksulluğunu öne çıkaran, yüksek vergilere karşı çıkan, satın alma gücünün yükselmesini savunan bir nitelikteler. Bütün bunlara baktığımızda iki cephe var. Geniş bakarak dünyadaki saflaşmayı Atlantik-Avrasya şeklinde adlandırırsak (ki Atlantik de Trump’ın gelmesi ile küreselciler ve vatanseverler olarak ikiye bölündü) aynı şeyi Avrupa’da yaşıyoruz.”
‘Faşist ve ırkçı mı arıyorsunuz? Macron’a bakın’
‘Almanya’daki hükümet istikrarlı olmayacak’
“Bu hükümetin istikrarlı bir hükümet olmayacağı bugünden belli. Avrupa istikrar döneminde olduğu gibi 4-5 senede bir olağan seçimler dönemini kapattı. Artık olağan dönemler yok, olağanüstü dönemler var. Seçimler de olağanüstü. Çok rahat değiller.
Küreselci anlayış Amerika’dan Avrupa’ya geçti. Bunun da başını Macron, Scholz, şimdi de Merz. Bunların tepkisi Trump Amerika’sına karşı. Bence artık bunların zamanı geçti. Avrupa’da küreselcilere karşı mücadelenin milliyetçi partilerin yükseleceğini düşünüyorum. Bu liderlerin sonu gelmiştir; Macron büyük bir kriz içindedir.”