Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki dev derbi için geri sayım başladı. Fanatizmin şiddet odaklı duygu ve düşünceleri yaygınlaştırabileceği uyarısında bulunan Sosyolog Dr. Berat Dağ, fanatikliği önlemek için bütüncül bir toplumsal dönüşümün sağlanmasının önemli olduğunu söyledi.
Eğitimin, eleştirel düşünme becerisi kazandırılmasında ve fanatikliğin azaltılmasındaki rolüne dikkat çeken Dr. Berat Dağ, şöyle konuştu:
“Bugün toplumların suni karşıtlıklar üzerinden hareket etmeyen soğukkanlı bakış açılarına her zamankinden de çok ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın önemlice bir kısmını müfredatı eleştirel bir niteliğe uygun olarak düzenlenecek bütünlüklü bir eğitim kurumu karşılayabilir.”
Toplumsal krizler de fanatizmi artırıyor
Sporda fanatizmin artmasının, şiddet odaklı duygu, düşünce ve eylemlerin kitlesel bir biçimde yaygınlaşmasına neden olacağını dile getiren Dr. Berat Dağ, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Çünkü herhangi bir konuda derinlikli ve bütünlüklü bir şekilde düşünmeden sadece dürtüler üzerinden hareket etmek çok kolaydır. Bu nedenle spor alanında fanatizmi alışkanlık haline getiren birinin buradaki yüzeyselliği toplumsal boyutta da sürdürmesi ihtimal dâhilindedir. Bunun sonucunda siyaset, iktisat, aile, eğitim ve din gibi birçok önemli toplumsal kurumu ‘takım tutar gibi’ değerlendiren birçok insanın ortaya çıktığı ifade edilebilir. Diğer taraftan sporda fanatizmin süreklileşmesinde toplumsal kutuplaşma sürecinin de bizatihi etkili olduğu açıktır. Yani toplumsal krizler arttıkça spor alanı da dâhil olmak üzere, birçok farklı alanda fanatizm gibi yıkıcı örneklerin artacağını öngörmek mümkündür.”
Fanatikliği önlemek için toplumsal dönüşüm sağlanmalı
Fanatikliği önlemek için bütüncül bir toplumsal dönüşümün sağlanmasının önemli olduğunu da kaydeden Dr. Berat Dağ, “Bu nedenle insanların doğduğu aile, aldığı eğitim, çalıştığı kurum, oluşturduğu siyasî görüş ve de kurduğu ilişkiler bağlamında toplumsallığını yitirmeden birey olabilen bir dengede kalması gereklidir. Bu da insanların aslında toplumsal hayatın bütününde bireyselliğin ve toplumsallığın arasında denge kuracak nitelikte bir kurumsallaşma ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Zira bugün daha çok aşırı derecede arzularına gömülen bireycilik örnekleriyle karşılaşılmaktadır. Yine tersinden sürekli bir şekilde arzularını bastırarak mevcut kitlenin sıradan bir parçası olan birçok insan da vardır. Bu iki örnek de esasen fanatizme karşı savunmasız kalmak noktasında birleşmektedir. Bu bağlamda daha sağduyulu bir toplumun ortaya çıkması için dengeli ve bütüncül tedbirler almanın yanı sıra alınacak bu tedbirleri süreklileştirmek de şarttır.” diye konuştu.
Medyanın fanatizmde olumlu ve olumsuz rolü ne?
Medya ile toplumların arasında çok yönlü bir etkileşim olduğunu da anlatan Dr. Berat Dağ, şöyle ekledi:
“Bu itibarla medya, toplumsal krizlere bağlı olarak oluşan fanatizmin sıradan bir yansıtıcısı olabilir. Diğer taraftan toplumsal anlamda fanatizmin ortaya çıkması ve yaygınlaşması noktasında gerekli nitelikten yoksun ve kendi çıkarlarına gömülmüş medyadaki patronlar, editörler, muhabirler ve kanaat üreticilerinin yanı sıra doğrudan medya kullanıcıları dahi etkili olabilir. Buna rağmen fanatizme alternatif oluşturacak örgütlü bir mücadelenin inşa edilmesi için medyadan faydalanma imkânı da vardır. Özellikle sosyal medyanın hızlı etkileşimi mümkün kılan niteliği kullanılarak dünya çapında fanatizme karşı etkili olabilecek kampanyalar düzenlemek söz konusudur. Bu nedenle eleştirel medya okur yazarlığına ilişkin uzun süreli bir bilinçlendirici faaliyetin kurumsallaşması üzerine düşünmek son derece kritiktir.”
Fanatizmin neden olduğu sonuçlar
Spor üzerinden şekillenen fanatizm örneklerinin, mizahi araçlar üzerinden sıradan hale getirilecek bir konunun kapsamında olmadığını dile getiren Dr. Berat Dağ, “Daha açık bir deyişle fanatizmin neden olduğu sonuçların gülünecek bir tarafı yoktur. Bu nedenle her alanda fanatizmle ilişkili duygu, düşünce ve eylem biçimlerine karşı sürekli bir şekilde tetikte olmak lazımdır. Bu bağlamda hiyerarşi, rekabet ve çatışma temelli yıkıcı etkileşimlerin yerine eşitlik, özgürlük ve dayanışma gibi olumlu değerleri yaşamsal kılmak için her mekân ve zamanda bütüncül bir eleştirelliğin imkânlarını aramak ve geliştirmek zorundayız.” diyerek sözlerini tamamladı.