Hekimlerin önemli görevlerinden birisi var olan hastanın tedavisi. Ama bana sorarsınız, bizim en önemli görevimiz hastalıkları olmadan önlemektir. Yani hastalıkları olmadan önlemek, bütün sağlıkçıların en önemli görevidir. Topuk kanı da burada çok önemli bir yerde. Bebek doğduğunda bazı hastalık var ki erken tanıdığımızda bebek neredeyse hiç etkilenmeden tedavi edebiliyoruz. Topuk kanında metabolik nakil bakılıyor. Bazı ülkelerde çok daha fazla sayıda bakılıyor. Bizim evrede ise şu anda altı tanesine bakıyoruz. Hepsi de genetik tedavidir. Erken tanıyla neredeyse tamamen engelleyebiliyoruz. Erken tanı koyamadığımız zaman maalesef çok ağır tablolarla karşılaşıyoruz. Olası gelişmeler ortaya çıkmadan engellenebilir, çok başarılı bir sonuç elde edebiliriz. Örneğin, fenilketonüri, hipotiroidizm ya da biyotinidaz eksikliği. Bu yayılmada erken tanıdığımızda çocuk zekâ geriliği yaşamıyor. Çok ağır zekâ geriliği olacak bir bebek sadece diyetle ya da küçük büyümeyle normal gelişim sağlama hale getirebiliyoruz. Ama topuk kanı alınamazsa, bu bulgular ortaya çıktıktan sonra ancak tanıyabiliyoruz. O zaman da birçok iş işten geçmiş oluyor, bebek etkilenmiş oluyor.
Bebeklerde K vitamini eksikliği nedeniyle beyin kanaması riski var
Bebeklerde K vitamini eksikliği nedeniyle beyin kanaması riski var. Doğumdan sonraki ilk birkaç hafta çok kritik. Bebek büyüdükçe ve katı gıdalar çalışmaya başladıkça eksiklikler ortadan kalkıyor. Ama K vitamini uygulaması, Sağlık Bakanlığı'nın sunduğu erken tanı ve koruyucu hekimlik programlarının çok başarılı bir örneği. Aileler bizim hastamız ama bebeklerimiz de bizim hastamız. Ve bebeklerin seçme şansı yok. Aile, kendi iflasıyla sağlığına zarar veriyorsa, devlet devreye girer. Bebekler ailelerinin ihmali yüzünden zarar görüyorsa bakanlık soruşturma açabilir. Hatta bebeğin bakımını ailenin elinden bile alabilir.