Yangından etkilenen insanlar ve bütün toplum için çalışıyoruz. Aynı zamanda yangından etkilenen insanlar için neler yapılması gerektiği hakkında da çalışmalarımızı var. Bütün toplumu etkileyen bir olay. Hepimiz bu acıyı yaşıyoruz ve paylaşıyoruz. Travmatik olaylarda aslında bizim artık toplum olarak nasıl başa çıkmamız gerektiğini ve bu toplumun iyileşmesi adına nelerin yapılması gerektiğine dair de yüksek sesle konuşmamız gerekiyor. Deprem gibi, yangın gibi, sel gibi, doğal afet diye tanımladığım bu olaylar bireylerin ve toplumların ruh sağlığını çok derinden etkileyen travmatik olaylardır. Tehlikenin öngörülemediği, ne zaman başımıza geleceğini bilemediğimiz olaylar olduğu için de çok çarpıcı ve sarsıcı etkileri oluyor. Ama biz görüyoruz ki yeterli önlem alınmadığı için ihtimaller sebebiyle kayıpların şiddetinin arttığı bir durum yaşanıyorsa toplumsal etkilenme düzeyi de kat kat artıyor. Yaşanılan bu travmatik olayda toplum olarak neredeyse travmatik bir döngü yaşıyoruz. Bir olay başımıza geliyor önce bir donup kalıyoruz. Giderek sayıların artmasını bekliyoruz. O sırada bir yayın yasağı geliyor. Sonrasında bir şeyler açıklanıyor ve hepimiz bu süreci defalarca aynı filmi izleyen insanlar gibi biraz duyarsızlaşmış gibi görünerek ama aslında çözülmemiş yaşantılar ülkesi olarak yaşamaya devam ediyoruz. Bu konuda yapılması gereken çok ciddi atılması gereken çok ciddi ve çok kolay adımlar var. Toplu yaşama yönelik yapılarda can güvenliğini ilgilendiren sistemlerin kurulması, düzenli denetlenmesi, bakımlarının yapılması ve bütün bunları uluslararası ölçüt ve ilkelere dayanarak yapılabilmesi için hazırlanmış şartnameler var. Hiçbir şeyin yeniden keşfedilmesine gerek yok ama bu niteliklerin sağlanması, sürdürülmesi ve can güvenliğini sağlanması için çalışması gereken kamu otoriteleri mevcut. Biz bunların çalışmasını artık istiyoruz, bekliyoruz ve bu bir kamusal haktır diye dile getirmek istiyoruz. Toplumun ruhsal açıdan güçlenmesi ve dayanışma dediğimiz şey her şeyin açıkça konuşulabilmesidir. Yaşanan olay her neyse sorumlu olan kişilerin adil bir şekilde yargılanıp hak ettikleri cezayı alabileceklerini bilmek dayanışma ve güçlenmeye etki etmektedir. Otoritenin kendi gücünü toplumsal belliği oluşturacak şekilde kullanması gerekiyor. Yayın yasaklarıyla bilgilendirmeyi engellemek yerine taviz vermeyecek bir şekilde kamu yararını önceleyen, suçluların ve tüm sorunların cezalandırılmasından yana olmalıdır. Yayın yasağı getirdiğinizde insanların ruhsal sağlığına da bir darbe indirmiş oluyorsunuz.
‘Toplumsal olaylardan sonra acı hep bir başkasının gibi bölünme yaşıyoruz'
Kaotik ortamda sosyal medyanın daha önce deprem döneminde yaşadığımız gibi hızını yavaşlatmak, bilgilendirmeye engel olmak bununla nasıl bir şey amaçlanıyor? Toplum ruh sağlığını önceliklendirmek ya da toplumun bilgi alma hakkını önceliklendirmek değil toplumsal tepkiyi azaltmak yönünde bir taraflılık görüyoruz. Toplumsal tepkiyi azaltmak demek toplumun bilgilenmesini engellemek değildir. Toplumsal olaylardan sonra acı hep bir başkasının gibi bölünme yaşıyoruz. Birileri acı çekiyor, yoksullar çekiyor, varlıklı olanlar acı çekmiyor gibi düşünenler var. Yaşanılan olaylardan bütün toplum etkileniyor, bu bütün toplumun acısı haline geliyor. Neden bu kadar tehlikeli bir bölünme yaşar hale geldik, neden acı hep başka birilerine ait gibi davranıyoruz? Bunun çok hızlı bir şekilde çözülmesi, aşılması anlaşılması gerekiyor.
Şu an çok akut bir aşamadayız. İnsanlar çok büyük acıları çok büyük şoklar yaşayarak sindirmeye çalıştıkları bir dönemdeyiz. Bu tür akut travmatik olayların ardından müdahalenin çeşitli süreçleri vardır. Akut müdahale, anlama, dinleme o acının yaşanmasının belirli bir zamanına yayılması sonrasında yaşanacak yas sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesidir. Yas sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi, bireyin ötesinde toplumunda ve otoritenin görevidir. Hayatın eskisi gibi hiçbir zaman olmasa da yaşanılan kayıpla beraber sürdürülebilecek bir noktaya gelebilmesini sağlamak gerekiyor. Bütün bu aşamalarla ilgili Türkiye Psikiyatri Derneği, üyesi olan tüm psikiyatristler yeterli eğitimleri almış ve yeterli müdahaleye hazır durumdalar. Afetler müdahale hazırlık birimimiz ve diğer birimlerimiz aracılığıyla kendi eğitim kurumlarımızda psikiyatristlerimiz bu konuda yetiştiriyoruz. Bu nedenle başvurulacak herhangi bir psikiyatrist zaten bu süreçlerin nasıl işlemesi gerektiği ve nasıl bir yardım yapılması gerektiği konusunda bilgili. Acıyı doğrudan yaşayanlar ya da izleyerek etkilenen herkesin bulundukları yerlerdeki psikiyatristlere, psikiyatri merkezlerine ve hastanelerin psikiyatri polikliniklerine başvurmalarını öneriyorum. Acılarını kendi başlarına yaşamak zorunda değiller. Yardım alınacak ve yardım edilebilecek süreç ve bizim bütün meslektaşlarımız bu konuda son derece yetkili ve eğitimli. Halka yönelik bilgilendirmelerimizi dernek aracılığıyla, dernek web sitemizden ve çeşitli merkezlerde dağıtacağımız broşürlerle ve yapacağımız webinar toplantılarıyla paylaşacağız.