Türkiye hemen her konuda olduğu gibi ikiye ayrılabilen bir ülke. Siyasi pozisyonları gerçekten hukuki reflekslerin de önüne geçmeye başlıyor. Herkes siyasi pozisyonuna göre sorumlusunu bulmaya çalışıyor. Buna izin vermemesi gereken bir mevzuatımızın olması ve bizim mevzuatımızın açık seçik ve belirgin olması lazım. Buradaki karmaşa biraz da mevzuatın konuda yeterince açık olmamasından kaynaklanıyor. Normalde bir yangınla ilgili bir faaliyet, yangınla ilgili denetlemenin görevciler tarafından yapılması gerekir. Bunu sadece yangın olarak düşünmemek lazım. Bir bina yapılıyorsa, binanın teknik, statik özellikleri, diğer inşaat kalitesi vs. gibi şeylerin de aynı zamanda imar mevzuatına uygun olması lazım. İmar mevzuatıyla ilgilenen bir kurumun olması lazım. Turizmi Teşvik Kanunu'yla bu tür yapılar, oteller, özellikle bu olay üzerinde konuşulacak oteller, belediyelerin yetki alanından çıkarılınca burada bir iki başlılık ortaya çıkıyor. 'Turizmi Teşvik Kanunu' diyor ki, kurumların yeterlilikleri, yeterliliklerin devam edip etmediği düzenlenmesi, belirtilmesi bakanlık tarafından yapılır. Bakanlık kim diye bakıyoruz? Kültür ve Turizm Bakanlığı. Fakat diğer taraftan da bakanlığın itibari konusunda bir teşkilatı yok. Yani bu yangın yeterliliğini denetleyecek bir teşkilatı yok. O zaman bu görevi yapması gereken şey de kurumda, muhtemelen onların başvurusu üzerine belediye oluyor. Belediye diyor ki, ben yetkili değilim. Haklı çünkü Turizm Teşvik Kanunu'na göre yetkili orada. Bakanlıkla belediye arasındaki işbirliğinin açık açık yeni bir kanun maddesinin düzenli bir hale gelmesi lazım.
Binaların Yangınlardan Korunması Hakkında Yönetmeliği'nin 124. Maddesinde, "Yangın Güvenliği Sorumluluğu" başlığı, sorumluluğun kimde olduğunu düzenliyor. Madde de şu ifadeler yer alıyor, ‘yangın güvenliğinden kamu ve özel kurum ve kuruluşlarda en büyük amir ve yöneticiler sorumludur.’ 124. Maddeye göre en büyük amiri binanın malikidir.
‘Denetleme görevi yerine getirilmediği zaman biz bunun bedelini canlarımızla ödüyoruz’
Denetleme görevi bir kamu kurumuna verilmişse halkın güvenebileceği şey devlettir. Devletimize biz vergilerimizi bizi korusun kollasın diye veriyoruz. Küresel bir sistemde, küresel bir dünyada biz devletimize güvenmek zorundayız. Dolayısıyla eğer bir denetleme görevi bir kamu kurumuna verilmişse bu görevi eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi lazım. Türkiye o kadar büyük bir coğrafya ki o kadar büyük fazla problem çıkma ihtimali olan bir yer. Bir yerde o denetleme görevi yerine getirilmediği zaman biz bunun bedelini canlarımızla ödemek zorundayız. O yüzden bu denetleme görevini yerine getirmesini istemek bizim en doğal hakkımız.
'Aracı firmaların hizmet sattığı kişilere maddi ve manevi tazminat sorumluluğu var'
Otelin odaları özel turizm şirketleri tarafından satılıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un da sahip olduğu turizm firması bu şirketler arasında. ETS, bu otelin hizmetini satmış. Eğer ben ETS’den hizmet satın aldıysam firmanın ismine güvenerek ve firmanın oteli denetlendiğini düşünerek bu hizmeti satın almışımdır. Otel, hizmet sunan bir yerse ben de tüketiciyim. Hizmetin sunulduğu yerde sunulan hizmet ayıplı. Hizmetin sunulması için gerekli koşulları sağlanmıyor. Dolayısıyla bu bir açık ayıp durumunda. Ama tüketici olarak benim bu açık ayıba maruz kalmamam lazım. ETS ne yapıyor? Bir o şirketle görüşüyor veya diğer krizin şirketleri de aynı şekilde, yani aracılık yapan bütün şirketler için söylüyorum. O oteli görüyorlar, o otelle bir anlaşma yapıyorlar. Sonra o anlaşmaya dönem olarak da insanları bunu satıyorlar. Şimdi benim tüketici olarak o otelin ayıplı olup olmadığını, yangın yönetimine uygun olup olmadığını bilme durumum yok. Ama aracı şirketlerin, ETS gibi bu işten ticari kar elde eden firmaların, o otelin turizm teşvik belgesinin gerçekten şartlarını yerine getiriyor mu?, yeterli güvenliği var mı?, otel yeterince konforlu mu?, depremde dayanıklı mı değil mi bunları test etmesi lazım. Çünkü bu aracı firmanın sorumluluğu. Dolayısıyla aracı firmaların hizmet sattığı kişilere maddi ve manevi tazminat sorumluluğu var. Aracı firmada bir hizmet sağlayıcı durumuna geldiği için bence kesinlikle bir ideali tahkikat geçirmesi lazım. Turizm otel sahibinin tahkikat geçirdiği gibi, malı pazarlayan kişinin de ideali bir tahkikat geçirmesi. Peki bu tahkikatı kim yapacak? Turizm bakanlığı yapacak. Turizm bakanımızdan kendi şirketini yönetlemesini, ona bir ideali tahkikat uygulamasını ve sonunda belgesini devam etmek noktasında bir karar vermesini bekleyemeyiz biz. Böyle bir hukuk düzeni olmaz. Burada sayın bakanımdan istifa etmesini falan beklemiyorum zaten. Bakanın görevden el çektirilmesi lazım. Çünkü şu anda ETS üzerinden sayın bakanın şirketi de bu olayın failleri arasında görünüyor. Şüpheleri arasında görünüyor. İdeali tahkikata konu olması gereken kişiler arasında görünüyor. Tahkikatın doğru yürütülmesi için şu anda bakan beyin el çektirmesi gerektiğini düşünüyorum.