Umur Tugay Yücel: 'Suriye'deki istikrarsızlığın ve güvensizliğin en büyük zararını yaşayacak ülke Türkiye'dir'

Umur Tugay Yücel, Suriye'de kazanan ve kaybedenlere 2025 perspektifinden bakışı hakkında konuştu. Yücel, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulunda:

Savaşlar, bir kazanan ve kaybeden ve tek cepheden oluşuyor. Günümüzde bu böyle değil artık. Belirsizliklerin, savaşların ve savaşların boyut değiştirdiği, savaşların enstrümanlarının değiştiği bir zamandan bahsediyoruz. Gri alanların arttığı, siyah ve beyazın azaldığı bir dönemdeyiz. Bir gün önce terör örgütü olan yapılar bir gün sonra devletlerin meşru gördüğü yapılara dönüşüyor. Tam tersi de yaşanabiliyor. Meşru görülen hükümetler yerini kısa sürede meşru olmayan devlet dışı örgütleri bırakabiliyor. Bu durumu Suriye'de bir hafta içerisinde hepsini deneyimledik. Suriye'de kazananlar cephesine baktığımızda aralarında bir ortak hareket mekanizması da yok. Suriye Milli Ordusu, YPG, DH, ABD ile Türkiye, İsrail ile Türkiye, HTŞ'nin diğer yerel unsurlarla durumu ortada. Tabii bunun dışında kaybedenlere bakıyoruz. Onlar arasında da bir uyum olmadığını görüyoruz.21. yüzyılda artık kazanan her şeyi algısının ve olgusunun geride kaldığımızı görüyoruz. Savaşı kaybetmemiş olabilir kaybeden gözükenler. Kazananlar da sadece bir cepheyi kazanıyor, cephe savaşını kazanıyor. Esad Rusya ve İran'ın desteğini aldıktan sonra muhalefeti tamamen yok etmedi. Suriye'nin geleceğini elinde tuttuğunu zannediyordu. Daha avantajlı bir konum ve pozisyondaydı. En güçlü aktör olarak gözüküyordu. Fakat sonra ne oldu? Oradaki düşman sonuçta yerinde duruyordu. Düşman, 4 ya da 5 yıl sonra yeniden atağa geçti. Bu sefer cepheleri kaybetti ve muhalifler avantajlı bir konuma geçti.

Türkiye'nin demokratik sistemle yönetilen bir komşusu yok

'Suriye çok etnikli, çok dinli bir yapı. Bu durum çok cepheli ve çok aktörlü bir Suriye sahasından bahsetmemizi sağlıyor' diyen Yücel, sözlerine şöyle devam etti:

Suriye, sıfırdan başlayan bir ülke ve birlik sağlama noktasında sıkıntılar var. Şu an bir ordusu yok. Ordusunun imkân kabiliyeti İsrail tarafından çok büyük şekilde tahrip edildi. Türkiye ile askeri iş birliği anlaşması yapacak. Böyle bir durumda Türkiye için ilk risk faktörü terör olacak. Bu alanın yeniden terör yuvasına dönme durumu var. Şu an maalesef Türkiye olarak etrafımızdaki komşularımızla yüzde 100 ticari ve güvenlik kapasitemizi kullanamıyoruz. Çünkü hep etrafımız başarısız devletlerle ya da bize karşı ön yargılı, devamlı batının pompaladığı ötekileştirme, düşmanlaştırma mantığı var. Milyonlarca Müslüman pazarından, yani eski topraklarımızın birlikte olduğu, entegre olduğu halkların bir türlü uyumunu, ekonomik istikrarını, güvenlik sağlanmasını bir türlü inşa edemedik. Türkiye'nin bütün enerjisini, ekonomik enerjisini, siyasi enerjisini, güvenlik enerjisini, her şeyini başka yerlere çekmek zorunda kalıyor. Ülkemize 5 milyondan fazla Suriyeli mülteci almışız. Sosyal modeliniz, ekonomik durumunuzu bazen darboğaza düşürebilir, bazen güvenlik sıkıntısı yaratabilir. Her açıdan baktığınızda sorun ve sıkıntı boyutları var. Böyle bir durum olduğunda Suriye'deki istikrarsızlığın ve güvensizliğin en büyük zararını yaşayacak ülke Türkiye'dir. Demokratik sistemle yönetilen bir komşusu yok. Türkiye demokratikleşme mücadelesi vermeye çalıştı. Ama tam tersine Suriye'deki iç savaş emperyalistlerin istediği çerçevede gelişti. Türkiye'ye de terör ihracı oldu oradan. İsrail ciddi bir şekilde faydalandı bu süreçten.