Türkiye’nin üzerindeki basınçtan kurtulmaya çalıştığını söyleyen Dr. Mehmet Yalçınyılmaz, şöyle aktardı:
“Türkiye’deki algıda Suriye’nin içindeki terör örgütleri boyutu gündemde. PKK’nın yapılanması ve DEAŞ gibi örgütler gündemde. Fakat dünya jeopolitiğinde bunlar bir nokta kadar önemli değil. Suriye’nin uluslararası sistem içerisindeki yeri ve özellikle Doğu Akdeniz güzergahındaki pozisyonu önemli. Dolayısıyla bölgede Doğu Akdeniz toparlanma sürecinde batı ittifakı Suriye’de bir sistem değişikliği bekliyordu. Bunu Obama döneminde başaramadılar ve Suriye krizinin bence birinci faturası Obamaya çıkarılmalıdır. Şimdi ise Türkiye bu krizi uluslararası sisteme Suriye’yi dahil ederek çözme misyonunu üstlenmiş görünüyor. Bu süreç Türkiye’nin de bedel ödediği bir süreçti. Türkiye üzerindeki basınçtan kurtulmaya çalıştı. Dünyanın beklentisi ise başka boyutta. Trump ise meseleye Suriye’deki masraflarını azaltmak isterken bir yandan da İsrail’in güvenliğini önceleyerek bakıyor. Buradaki istikrarı kendi çıkarları boyutuyla önceleyecek. Trump, bir sistem değişikliği istiyor ama bunu başarabilecek mi, buna gücü ve vakti var mı göreceğiz.”
‘Türkiye modeli bir seküler anlayış hakim olmalı’
Suriye’de yaşanacak sürecin Türkiye’ye olumsuzluk olarak yansımaması gerektiğini vurgulayan Yalçınyılmaz, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Gelinen noktada sahadaki krizler ve bunun Türkiye ve Avrupa’ya yaptığı basınç Suriye krizinin bitmesini de zorunlu kılıyor. Batı ittifakı Suriye’yi kopararak Doğu Akdeniz jeopolitiğinde ağırlık kazanmak ve gaz meselesini çözmek istiyorlar. Burada da Türkiye’den başka bu işi yapabilecek bir aktör yok. Suriye’de yaşanacak süreç Türkiye’ye bir olumsuzluk olarak yansımamalı. Türkiye modeli bir seküler anlayışın hakim olmasını öneririm. Burada Ankara’nın üzerinde sorumluluklar artıyor. Eğer bu başarılabilirse Ortadoğu’da özgün bir model de ortaya çıkar.”