EKSEN

'Türkiye Rus üslerinin kalmasını istemeli’

Emekli Amiral Türker Ertürk'e göre Türkiye, Suriye'deki Rus üslerinin kapanmasına karşı çıkmalı. Suriye'de başa geçen HTŞ'nin radikal geçmişine atıfta bulunan Ertürk, Suriye'de kapsayıcı ve merkezi bir hükümetin ancak laiklik modeliyle kurulabileceğini dile getirdi.
Sitede oku
Suriye’de Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) örgütünün başını çektiği silahlı gruplar, 8 Aralık tarihinde başkent Şam’a girdi ve yönetime el koyduklarını ilan etti. Devrik lider Beşar Esad’ın ailesiyle birlikte Rusya Federasyonu başkenti Moskova’ya giderek sığınma talebinde bulunduğu öğrenildi.
Esad’ın devrilmesinin hemen ardından Suriye’nin eski Başbakanı, HTŞ ile geçici hükümet görüşmelerine başladı ve HTŞ lideri Muhammed el-Cevlani’nin atadığı geçici hükümetin faaliyetleri başladı.
Geçici hükümet ilanının ardından İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkeler, özel temsilcilerini Şam’a göndererek Cevlani ile görüşmek için adeta sıraya girdi. Suriye’nin yeni döneminde nasıl bir hükümte kurulacağı ve ülkenin kuzeydoğusunda varlığını sürdüren YPG konusunun ne olacağı ise henüz netlik kazanmadı.
Ancak Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO), Türkiye’nin PKK’nın Suriye uzantısı ve terör örgütü olarak tanımladığı YPG’ye yönelik iki askeri operasyon yürüterek Tel Rıfat ve Münbiç bölgelerini ele geçirdi. Münbiç’te onlarca YPG militanının teslim olduğu veya etkisiz hale getirildiği görüldü. ABD’nin arabuluculuğu ile çatışmaların Fırat’ın doğusuna sıçramaması için ateşkes ilan edildi ve basında yer alan iddialara göre pazar gününe kadar ateşkes uzatıldı. YPG, SMO ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından operasyona uğramamak için sayfalar dolusu bir mektubu Amerikalı senatörlere göndererek yardım istedi.
Diğer yandan ABD'den üst düzey bir heyet Şam'a giderek, HTŞ ile temaslar gerçekleştirdi. Bu ziyaretin, ABD ile HTŞ arasındaki ilk resmi yüz yüze temas olduğu belirtildi. Amerikan basınına göre ABD heyeti, HTŞ'ye terör örgütü listesinden çıkartılması için yapması gerekenleri iletecek.
Öte yandan İsrail, Suriye’de “istikrarsızlık” oluştuğunu iddia ederek Golan Tepeleri’ne asker soktu ve hava harekatına başladı. İsrail Hava Kuvvetleri’nin yüzlerce hedefi yüksek patlayıcı gücüne sahip hassas güdümlü bombalarla vurduğu açıklandı. İsrail ordusunun paylaştığı videolarda, Suriye devletine ait olan hava savunma sistemlerinin, askeri gemilerin, donanma tersanelerinin, uçak pistlerinin, savaş uçaklarının ve askeri helikopterlerin imha edildiği görüldü.
Suriye’deki gelişmeleri, ABD’nin Şam ziyaretini, HTŞ’nin hükümet kurma çabalarını ve Türkiye’nin Suriye’deki konumunu, Emekli Amiral Türker Ertürk ile konuştuk

‘Suriye’deki rejim değişikliğinin arkasında ABD var’

Emekli Amiral Türker Ertürk’e göre Ahmet Davutoğlu’nun yazdığı “Stratejik Derinlik” kitabı, Suriye’de yaşananların arkasında ABD’nin ve ABD çıkarları doğrultusunda hareket eden politikaları birinci ağızdan ortaya koyuyor:

“Ben Suriye’deki resmi, Sayın Erdoğan’ın gördüğü gibi görmüyorum. Esasında bölgede kazanan bir aktör varsa o da İsrail, ABD; Büyük Ortadoğu Projesi ve bu projenin Suriye bacağı. Uzun vadede kaybedeceklerin başında ne yazık ki ülkemiz geliyor. Bugünlerde hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum; Davutoğlu el yükseltti, AKP’ye yakın olduğunu hissettiren açıklamalar yapıyor. Suriye işini başımıza açan en önemli aktörlerden birisi kendisiydi. Gözden düşmüştü. Çünkü Rusya topa girmişti, proje bir şekilde sekteye uğramıştı. Fakat şimdi 13 yıllık vekalet savaşında Suriye yönetimi düşünce, Esad gidince, Baas çökünce Davutoğlu tekrar ortaya çıktı. Davutoğlu’nun ‘Stratejik Derinlik’ diye bir kitabı var. Kitaptan bir pasajı okumak istiyorum: ‘ABD ile ilişkilerde önümüzde altın bir işbirliği dönemi var. Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri kurarak katkıda bulunacak. Bu da Soğuk Savaş sonrası dönemin yeni dünya düzeni olacaktır.’ İçinde teknik ifadeler var, halk diline çevireyim: ‘ABD’ye taşeronluk yaparak hedeflerimize ulaşabiliriz’ diyor.

Bölge emperyalizmin veya Batılı ülkelerin iştahını kabartan bir coğrafya. Osmanlı iken de böyleydi, Osmanlı bölündükten sonra da böyleydi. Atatürk bunu bildiği için emperyalizme karşı bölgesel ittifaklar kurdu. Bir tanesi Sadabat, ötekisi Balkan paktı. Davutoğlu’nun şu ifadesine bakın. Emperyalizm ile işbirliği yaparak hem kendi ülkemize hem de bölge ülkelerine tecavüz etmeye hazır olduğunu ifade ediyor. Bundan daha fahiş, daha korkunç bir şey olabilir mi? Buradan zafer çıkarabilmek mümkün değil. Bu işin arkasında kim var? ABD var. Bu sabah Amerikan basınında gördüm. Pentagon’un açıklaması var. HTŞ biliyorsunuz Suriye’deki son operasyonun maşası. Yani ABD, bu operasyon başlamadan iki gün önce, oradaki asker sayısını 900’den 2 bine çıkarmış. Bu ne demektir? Buradaki darbenin, rejim değişikliğinin arkasında Amerika Birleşik Devletleri var. Sorarlar adama: Nerede uluslararası hukuk? Nerede BM tarafından tanınan meşru hükümet? Hani kurallara dayalı dünya düzeni? Türkiye burada taşeronluk yaptı.”

‘Böyle çok çeşitliliğin bulunduğu yapıda laiklik adeta bir güvenlik konsepti’

Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye’de uzun vadeli bir stratejisi bulunmadığını öne süren Türker Ertürk, YPG konusunda ise Türkiye’nin askeri harekatına ABD ve İsrail’in onay vermeyeceğini ifade etti. Suriye’de İsrail’in kazançlı çıktığını vurgulayan Ertürk, Suriye’de bölünmenin Irak’takinden çok daha fazla olabileceği uyarısında bulundu:

“İktidar gerçekten ne yaptığını bilmiyor. Bir stratejisi de yok. Suriye’nin kuzeydoğusundaki YPG’ye müsaade edilmeyeceğini söylüyor. İyi de bunlar 2011’den önce yoktu ki. Biz bu vekalet savaşının ateşine odun taşımasaydık böyle bir terör devleti oluşmayacaktı ki. Bunun sorumlusu, Türkiye’yi yöneten siyasi kitidar. Ayrıca çokça ‘Üniter yapı ve toprak bütünlüğü’ diyorlar. Bu nasıl biliyor musunuz? Batı hala daha Gazze için iki devletli çözümden bahsediyorlar. Emin olun söyleyenler bunun böyle olmadığını biliyor zaten. Bu söylem de aynı. Sen, son Arap ordusunu yıktıysan, Baas’ı yıktıysan, Suriye’de artık üniter yapı ve toprak bütünlüğü mümkün değil. Irak referansı yapmıştınız. Irak coğrafyasındaki etnik, mezhepsel, dini çeşitlilik ve kutuplaşma, Irak coğrafyasına göre daha da korkunç. Buradaki tek merkezi gücü çökerttiniz.

Peki yerine ne koymaya çalışıyorsunuz? HTŞ. Ne bu? El Nusra, El Kaide, IŞİD; cihatçı, selefi yapı. Böyle çok çeşitliliğin bulunduğu yapıda laiklik adeta bir güvenlik konsepti. Burada Sünni var, seküler var, Alevi var, Ermeni var, Arap Hristiyan var. Dürzi var. Çeşitlilik çok fazla. Sen eğer merkezi otoriteye bunu koyuyorsan demektir ki burada bir atomizasyon istiyorsun. En iyi şartlarda, ki Amerikalılar ve İsrailliler de bunun peşinde, Irak’taki 2005 anayasası gibi bir sistem. Yani Suriye toplumunu etnik, dini ve mezhepsel parçalara ayıracak bir anayasa başlığı altında devlet yapılanması istiyorlar. Aynı Irak’taki gibi Kuzeydoğu’daki Kürt parçayı, Şam’a monte etmek istiyorlar. Fakat aynı zamanda Şam’ın üstünde ağırlığı olsun istiyorlar. Bunu İsrail ve ABD istiyor. Türkiye ‘istemiyorum’ diyor. Bu söylemin sahaya uyumluluğu yok. Ne yapabilirler? Sanırım bunu yapmaya çalışıyorlar ama iç politika endeksli hamleler yaptıkları için bunun peşinde koşuyorlar. 20 Ocak’a kadar ne elde edilirse, masaya oturulurken avantajlı olunur diye hareket ediyorlar. Suriye’nin kuzeydoğusundaki yapıyı yok etmelerine imkan yok çünkü buna ABD ve İsrail müsaade etmez. İsrail çok avantajlı bir hale geldi. İktidar aynı zamanda İsrail’in tehdit olduğunu, Büyük İsrail hedefi olduğunu söylüyordu. Baas’ın çökmesiyle büyük İsrail’in önü açıldı. Şam kırsalına geldiler, 15 kilometre var. Golan’ı aldılar. Bunu, senin sayende yaptılar.

Merkezi otorite çöktü. O bölge istikrarsızlık alanı haline geldi. Kahin olduğum için söylemiyorum ama yakın gelecekte yani 10-15 yıl içinde burada barış ve huzur olmasına imkan yok. Kan, kin, gözyaşı ve savaş üretecek bu coğrafya. İsrail ve ABD böyle bir üretim istiyor mu? Evet istiyor. Birinci planda bu federal yapı var. Federal yapının başarılı olmaması için Türkiye, paradigma değişikliği yapmalı. Çünkü eğer Türkiye buna sahip çıkmazsa, federal yapı da başarılı olmazsa, bölgede bağımsız devletler kurulacak. İsrail Suriye’yi, Kürtler ve Dürziler aracılığıyla manipüle etmek istiyor. Lübnan’ı da Hristiyanlar ve Dürziler aracılığıyla manipüle etmek istiyorlar. İsrail böyle avantajlı bir konumu kaybetmek ister mi? Asla mümkün değil. ‘Diktatörü devirdik’ diyorlar. Çok kötü bir söylem. Sonuçta meşru bir hükümetti. Tabii ki otoriterdi, demokratik değildi. Peki Türkiye Cumhuriyeti’nin çevrede ‘otoriter yönetimleri’ yıkmak, rejim değişikliği yapmak gibi bir misyonu olabilir mi? Mısır, Sisi’ye darbeyle geldi. Onu yıkmayı düşünüyor muyuz? Ülkemizde Veliaht Prens Selman insan kestirdi. Diktatör değil mi? Onu yıkmayı düşünüyor muyuz?”

‘Abdurahman Mustafa’yı bile entegre etmediler yeni hükümete’

Türkiye’nin Heyet Tahrir el-Şam üstündeki etkisinin oldukça sınırlı olduğunu kaydeden Türker Ertürk, Türkiye’nin desteklediği geçici hükümetten bir isme bakanlık verilmediğine dikkat çekti:
“Heyet Tahrir el-Şam konusunda iktidarın ağırlığı sınırlı. İpler esas ABD ve İsrail’in elinde. Şam’da geçici bir hükümet kuruldu. Kim var başında? El Beşir var. Bakanların tamamını taradım. Hepsi El-Nusra’dan geliyor. Bir bölümü el-Kaide’ci ve IŞİD’çi. 2011’den beri Türkiye’nin mali açıdan desteklediği Suriye Geçici Hükümeti var. Başında Abdurrahman Mustafa var. Çok para ayrıldı bu hükümete. Peki bir tane bakan alabildiler mi? Alamadılar. Bu tür uluslararası planlarda, bilmesi gerekene göre bilgilendirirsiniz. Bu planı makro düzeyde ABD, İsrail, İngiltere ve ister istemez Fransa yaptı. Onlar da işin içindeydi. Ama Türkiye, bu planın tamamını görmedi. Sadece kullanıldı ve bir bölümünü biliyor. Orada HTŞ lideriyle fotoğraf çektiren İbrahim Kalın ‘Bize güvenin’ mesajı vermeye çalışıyor. Ne kadar kontrol edebildiğini kim biliyor? ABD ve İsrail biliyor. Gerçekten kontrol edebiliyor olsaydın, neden bir tane bakan verdiremediniz? Abdurrahman Mustafa’yı niye entegre ettiremediniz? Şimdi de HTŞ gidip YPG’yi yok etsin diyorlar. Pratikte mümkün değil bu.”

‘Gerçekten merkezi otoriteyi güçlü kılabilmek için daha hoşgörülü, seküler, demokrat olmaları lazım’

Heyet Tahrir el-Şam örgütünün radikal bir anlayış ile Suriye’nin tamamında otorite kuramayacağının altını çizen Ertürk’e göre kapsayıcı, laik bir yönetim kurulmak zorunda:

“Donald Trump ile birlikte Suriye’deki Kürt yönetimini küçültecek bir hamle yapılamaz. Yüzde 1 bile şans vermiyorum. Fakat pazarlık aşamasında bir tampon bölge, 30 kilometre derinlik vs. olabilir. Fakat bunlar ne kadar fayda sağlar o konuda şüphem var. O yüzden paradigma değişikliğine ihtiyaç var. Ayrıca HTŞ lideri Cevlani’nin açıklamalarının bir değeri yok. ABD hala daha 10 milyon dolarlık ödülü kaldırmadı. Bu havuç-sopa politikasıdır. El Kaide lideri Osama bin Ladin’i kim çıkardı? ABD. İşini kim bitirdi? ABD. Pratikte ne kadar gücü var? Net bilmiyoruz fakat basından gördüğüm kadarıyla 60 binlik bir güç var. Toyota kamyonetlere binen, makineli tüfekleri olan bir güç. Yukarıdaki güç 100 bin kişi. Ağır silahları var. Ağır silahları var. ABD tarafından eğitilip donatılmışlar. Pratikte YPG’ye karşı hamle bile yapamaz HTŞ. Merkezi otorite oldukları için eski ordunun silahlarını kullanabileceğini öne sürenler olabilir. İsrail havadan vurarak o silahları yok etti. Bin sorti yaptılar o kapasiteyi yok etmek için.

Bugün Cevlani kukla durumundadır. Elindeki güç, merkezi otoriteyi tüm Suriye coğrafyasında egemen kılmaz. Tartus, Banyas, Lazkiye’de Nusayriler güçlü değil mi? Merkezi otoriteyi temsil etme gücünü şu anda elinde tutan Cevlani mi yoksa Kürtler mi? Nusayriler, Kürtleri tercih eder. Sünniler de homojen değil. Ağırlıklı bir bölümü sekülerdir. Böyle bir rejimde kadının adı yok. CNN’de PR çalışması yapılırken dahi muhabiri başını örtmesi için ikaz ediyorlar. Muhabire bunu yapan, kendi halkına neler yapar? Onun için gerçekten merkezi otoriteyi güçlü kılabilmek için daha hoşgörülü, seküler, demokrat olmaları lazım. Süryani var, Hristiyan var, Alevi var. Bu kompozisyonda laiklik güvenlik konseptidir. Mümkün değil selefilerin otorite kurması. İç savaş olur. Ben de iç savaş bekliyorum. Zaferle dönmelerine imkan yok. Zaten bunlar yüzünden sığınmacılar geldi Türkiye’ye. IŞİD, iki askerimizi canlı canlı yaktı. Cevlani, Bağdadi’nin arkadaşı. IŞİD. IŞİD’in Musul sorumlusu kimdi? Cevlani idi. Orada kelleler aldılar, infazlar yaptılar. Bunun için yargılanacak mı?”

‘Türkiye Rus üslerinin kalmasını istemeli’

Emekli Amiral Türker Ertürk’e göre Suriye’deki Rus üslerinin kapanması, Türkiye aleyhine Batı’nın Doğu Akdeniz’de güç kazanmasına sebep olacaktır:
“İktidar, belki de 2016’daki darbe girişiminden beri denge siyaseti uyguluyor. Abdülhamit siyaseti gibi. Batı ile Doğu arasında dengeleme politikası gidiyor. Bu son gelişme ile birlikte iktidar, Rusya’yı ve İran’ı küstürdü. Bölge ülkelerini küstürdü. Biz esasında Batı’nın ve ABD’nin kucağına oturduk. Bu ne demektir? Manevra alanlarımız kısıtlandı. Eğer iktidar bir şeyler yapacaksa, Rusları kazanmaya çalışmalı. Tekrar İran’ı kazanmaya çalışmalı. Rusya diyelim ki o Hmeymim, Tartus üslerinden ayrıldı. Bu bizim aleyhimize olur. Bilmiyorum bu resmi görebiliyorlar mı? Büyük güçlere karşı dengeleyici güçlerin de bölgede olması Türkiye’nin lehine. Batı bunu istemez. Sanıyorum ki bu çekilme aşamasında bazı anlaşmalar yapılmıştır. Ama anlaşmaya göre NATO, bir santim bile Doğu’ya genişlemeyecekti. Burada da sözlerini tutmayabilirler. Türkiye için Rusların bölgede kalması ise avantaj olacaktır.”
Yorum yaz