‘İnsanlar, Avrupa’daki bu liberal hükümetlerin ömrünün kısa olacağını düşünüyor’
“Özellikle İngiliz medyasından takip ediyorum gelişmeleri. Taliban’ı aklamaya başlamışlardı ABD çekildikten sonra. ‘Taliban öyle olmayacak, daha iyileşti’ şeklinde haberler vardı. Şu anda HTŞ için aynı çalışmayla meşguller. Bir makyaj yapıyorlar fakat o makyaj dökülmeye başlıyor. Dün artık spikerler, Suriye’de olanlardan istemeyerek bahsettiler. Tabii geçmişini de biliyorlar Suriye’nin, cihatçılar başa geçtikten sonra olacakların farkındalar. Fakat Suriye’deki yeni adamları için makyaj yapmaya başladılar. Onların adamı çünkü onlar. İslam ülkelerinin tamamında bizim bildiğimiz anlamdaki tüm radikal gruplar Batı tarafından oluşturulmuştur ve Batı’ya bağlıdır. Önce sahip çıkıyorlar, düşman olmak gerekince de düşman oluyorlar. Çok efektif bir ilişkileri var. Taliban’ı yetiştirdiler, Afganistan’a koydular. Ülke tarumar oldu umurlarında değil. Kimse bahsetmiyor bile. Gazze de unutuldu kimse konuşmuyor artık. Bunu bir hafta içinde başarabiliyorlar. Tabii halk anlam veremiyor bu olan bitenlere. Gitgide sinirlenmeye başladılar. İnsanlar, Avrupa’daki bu liberal hükümetlerin ömrünün kısa olacağını düşünüyor. Amerika ile beraber hareket eden tüm örgütlerin foyası yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Suriye’de birden bire yıkım gerçekleşti.
Düne kadar yerine yerleşmiş bir rejim vardı, insanlar orada rahat yaşıyordu. Şimdi onlar nasıl rahat yaşayacak? Yeni bir göç dalgası bekleniyor. Dürziler İsrail’e hareket edecek. Aleviler muhtemelen Ürdün’e ama en çok Türkiye’ye göç edecek. Türkiye, inanılmaz bir göç dalgasına maruz kalacak. Bunların bir kısmı da Avrupa’ya gidecek. Avrupa hükümetleri ‘Suriye artık rahat, oraya dönebilirler’ diyordu. Rahatsız olan Suriyeliler Avrupa’ya gidecek bu defa. Bir açmazı başka bir açmaz ile kapatmaya çalışıyorlar ve beceremiyorlar. Artık onların da kontrolünde değil bu. Liberal hükümetler çok mahirdi bu tip işleri yapmakta. Ne Ukrayna, ne Afganistan ne de Suriye kimsenin kontrolünde değil artık. Mafyalaşmış gruplar kontrol ediyor. Enteresan bir döneme uyanacağız yakında. Suriye’yi laboratuvar gibi düşünün. Nasıl değiştiklerini, bu grupların nasıl minyatür devletler haline geldiğini göreceğiz orada.”
‘Yarın öbür gün Avrupa’daki kimi belediyelerin, bizdeki Bolu Belediyesi gibi davranmaya başladığını göreceğiz’
“İnsanlar artık ne medyayı ne de politikacıları dinliyor. Aslında çok kaotik bir dünya yaşıyor dünya demokrasileri. Dünyadaki gelişmiş hukuk sistemleri ve demokrasiler inanılmaz bir dönem yaşıyor. İnsanlar artık medyaya, hükümete, bürokrasiye inanmamaya başladı. Bu inançsızlık giderek yerleşmeye başladı. Mesela yarın öbür gün Avrupa’da veya muhtemelen İngiltere’de kasabaların, kimi belediyelerin bizdeki Bolu Belediyesi gibi davranmaya başladığını göreceğiz. Devletin direktiflerinin dışına çıkıp belli kasabalarda, kantonlarda, özerk bölgelerde vs. tıpkı bizim Bolu Belediye başkanı gibi davrandıklarını göreceğiz. Çünkü tüm bu olayların yükünü gariban, sıradan insanlar taşıyor. Birtakım şirketler bunlardan çok fazla kâr elde ediyor. Barınma ve ısınma giderleri akıl almaz şekilde artmaya başladı. Sonuçta göçmen nüfusunu yetişkinler oluşturuyor. Nüfusu 5 milyon olan yere 300 bin kişi gönderirseniz oradaki ekonomi ciddi şekilde etkileniyor. Türkiye’deki ekonominin bozulmasındaki en büyük etmenler biri de yüksek sığınmacı ve göçmen sayısı. Sofraya yeni tabak konuluyor fakat o tabağa konacak yemek bulunamıyor. Avrupa’da göçmenlere karşı bir sempati vardı, artık o sempati kalmadı. Bunu artık kabul etmek gerekmiyor. Hatta buraya göçmen olarak 20-30 sene önce gelmiş insanlarda da göçmenlere sempati kalmadı. Ne garip, değil mi?
Burada mesela kimileri göçmenleri eleştiriyor fakat aslında kendileri de göçmen. Entegre olan göçmenler, olmayanlara kızmaya başladı. Cihatçılar geliyor mesela, İngiltere’de şeriat sistemi istiyor. Niye geldin o zaman? Bu soru çok sık sorulmaya başlandı. Bu defa da liberal ülkeler bu göç veren ülkelerdeki şiddeti o kadar yüksek doza çıkardılar ki şiddeti örnek olarak göstermeye başladılar. Suriye’deki hapishane örnek gösteriliyor şu anda. Çoğunun aslında yalan haber olduğu ortaya çıkmaya başladı. Maalesef Irak gibi birtakım yalanlarla bunları insanlara yedirmeye çalışıyorlar. Fakat insanlar bağışıklık kazandığı için bunu yemiyorlar artık. İnsanlar, kendi ülkelerinde ve evlerinde rahat yaşamak istiyor. Fazla düşünmek istemiyorlar. Bunun nasıl çözüleceğine dair fikirlerini de iletmiyorlar zira hükümetler halkı dinlemiyor. İnsanlar, hükümetlerin onlara kulak asmadığını anlamaya başladı. Bu da maalesef Avrupa’yı ağır milliyetçi bir noktaya götürmeye başlayacak. Bütün Avrupa’da gelecek yıllarda milliyetçi, ulusalcı politikacılar görmeye başlayacağız. Olaylar ve şartlar buna zorluyor. Artık orta veya orta üstü gelirli bir insanın, Avrupa’da ev alma şansı kalmadı. Ekonomik batak o kadar fena bir hale geldi ki... Savaşla birlikte borçlanma da arttı. Bunu nasıl düzelteceklerini de bilmiyor hükümetler.”
‘Batılı toplumlar, kendilerini devletsiz kalmış gibi hissediyor’
“Medya korkunç bir hale geldi. HTŞ lideri güya 10 yıl önce Avrupa’daki terör saldırılarını organize eden adamlardan biriydi. Şimdi de yenilenmiş oldu. Taliban bir iyiydi, bir kötüydü, tekrar iyi oldu. İnsanlar artık bunu kabullenmiyor. Kulaklarını tümüyle kapattılar. Dinlemiyorlar artık. Yakın zamanda çok sert, garip şekilde ulusalcı politikacılar ortaya çıkacak ve maalesef halk bunları takip edecek. Halk, milliyetçi politikacıları takip etmek zorunda hissedecek ki bir anlamda zorunda da. Dönebilecek bir yerleri yok. Bir adam çıkıyor, ‘Taliban iyi’ diyor. Bir hafta önce kötüydü, ne oldu da iyi oldu? Bakıyorsunuz, bu Cevlani 10 milyon dolar ödülle aranıyor. Kafasına 10 milyon dolar konmuş, şimdi ‘Bu adam iyi’ diyorlar. İnsanların asıl demokrasiye inancı kalmadı. Bu adamları seçmediklerini bilmiyorlar. Adam bir başa geçiyor, deli çıkıyor.
Mesela Ukrayna savaşının maliyeti yüzünden Almanya batmak üzere. Avrupa’da insanlar sefalet çekiyor. İngiltere de hakeza öyle. Belçika’dan yönetmen bir arkadaşım geçen akşam burada kaldı. ‘Bunlar planlı mı’ diye sordum. ‘Hayır, sadece manyaklar. Sadece deliler’ diye yanıt verdi. Suriye’yi böyle yapmayı düşünüyorlar ve yapıyorlar. Güç ellerinde ve gücün kontrolü yok. Soğuk Savaş döneminde ağırbaşlı birtakım devlet adamları vardı. O zamanlar biz o adamları sevmezdik ama devlet adamıydı onlar. Şu anda devlet adamı yok ortalıkta. Şu anda Avrupa halkına, Fransızlara, kafa kesen adamları nasıl ‘iyi insan’ olarak tanıtacaksın? Tanıtamazsın. O adamlar gider, Marine Le Pen’e oy verir. Halkın tercihleri bu kadar basit aslında. Halkın arayışı giderek devlet arayışına doğru sürükleniyor. Avrupa’nın çoğu orta sınıftır ve Avrupa devletsiz kaldı. Türkiye dahil Batılı toplumlar, kendilerini devletsiz kalmış gibi hissediyor. Bir devlete ihtiyaç var şu anda. Rusya buna düşmedi. Rusya devleti inşa etti, oluşturdu ve bir şekilde devlet hareket ediyor orada. Geriye kalan ülkelerde devlet kalmadı. Bir dışişleri bakanı çıkıp ‘Rusya saldırabilir, yiyecek stoku yapın’ diyor. Halkın hepsi Rusya’nın saldırmayacağını biliyor halbuki. 1940’lardan sonra, özellikle 1950’lerde, sığınak kurma dönemi vardı.
Avrupa’nın her yerinde sığınaklar ortaya çıkmaya başladı yine. Kullandıkları terminoloji paranoyak bir terminoloji. ‘Suriyeliler gelecek’ diyorlar. Zaten sen başlattın süreci, gelmişlerdi zaten. Şimdi başkaları kovulup gelecek. Yaptıklarını artık halktan gizleyemedikleri gibi gizleyecek kafa da yok. Demokrasinin kendisi çok dramatik bir yere geldi. Aslında tekrardan rejimleri değil, devletleri oluşturmak gerekecek Avrupa’da. Bu da bence tekrar milliyetçi sağ ile ortaya çıkacak. Devletlerin tekrardan kurulmaya ve kurumlaşmaya ihtiyacı var. Tüm dünyada böyle maalesef. Türkiye’de ben hayatım boyunca hiç bir istihbarat başkanının, düşman ülkede namaz kıldığını görmedim. Ortaya çıkmazdı yani. Görmezdik. Öyle tuhaf hale geldi ki durum, Suriye devleti 12 gün içerisinde çöküyor. Bunu belirli anlaşmalarla yapıyorlar ve çökertiyorlar devleti. Fakat çökerttikten sonra ne yapacakları hakkında fikirleri yok. Orası muamma.”