EKSEN

'Güney Kore'deki sıkıyönetim kararının arkasında Amerika var. Başkan azledilirse vatana ihanetten yargılanabilir'

Dr. Barış Adıbellİ'ye göre Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un sıkıyönetim kararı bir darbe girişimiydi. Joe Biden Amerikası'nın Asya-Pasifik politikalarını uygulayan Yoon Suk Yeol'un popülerliğini yitirdiğini kaydeden Adıbelli, Trump'ın gelişiyle birlikte Biden'a bel bağlayan liderlerin koltuğunun sallantıda olduğunu ifade etti.
Sitede oku
3 Aralık salı günü Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, sıkıyönetim ilan ettiğini duyurdu. Yoon Suk Yeol, "Kuzey Kore ile işbirliği yapıldığını" iddia ederek siyasi partilerin faaliyetlerini askıya aldığını, basını kısıtlayacağını ve göstericilerin tutuklanacağını duyurdu. Kararın alınmasının ardından hem iktidar hem de muhalefet partilerinin milletvekilleri, Güney Kore Parlamentosu'nda bir araya geldi. Halkın yoğun tepkisine karşın polis güçlerinin biber gazı kullandığı ortamda, askeri personelin parlamentonun camlarını kırarak içeri girdiği görüldü.
Parlamentoda bir araya gelen Güney Kore'nin iktidar ve muhalefet milletvekilleri, sıkıyönetimin hukuksuz olduğu sebebiyle kaldırılması için oy verdi. Sıkıyönetim, altı saatin sonunda kaldırıldı. Muhalefet, sıkıyönetim kararıyla Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un gücünü artırmak ve "diktatörlük kurmak" istediğini öne sürerek, Yoon Suk Yeol'un azledilmesini talep etti.
Azil oylamasının 7 Aralık Cumartesi günü gerçekleştirileceği açıklandı. Yoon Suk Yeol, 300 koltuklu Güney Kore Parlamentosu'nda 200 evet oyu çıkması halinde azledilecek ve "vatana ihanetten" yargılanmasının önü açılacak. İktidardaki Halkın Gücü Partisi ise, Yoon Suk Yeol’un görevi kendisinin bırakması gerektiğini ve istifasını sunması gerektiğini dile getirdi.
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim girişimini, parlamentonun sıkıyönetimi kaldırmasını, Güney Kore halkının tepkisini, azil girişimlerini, olayların arkasındaki güçleri ve Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim girişiminde bulunmasının sebeplerini, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’ndan Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘Yoon Suk Yeol’un ABD’ye fazlasıyla yanaşması, popülerliğini kaybetmesinde etkili oldu’

ABD’de Başkan Joe Biden’ın seçimleri kaybetmesi sebebiyle Güney Kore’nin yalnızlaştığını vurgulayan Dr. Adıbelli, Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim kararıyla yönetimin tamamını kontrol altına alması girişiminin sebeplerinden birinin de anketlerde geride olması olduğunu aktardı. Adıbelli’ye göre ABD ile yakınlaşan ve Amerikan nükleer şemsiyesi altına giren Yoon Suk Yeol, halk arasında popülerliğini ciddi oranda yitirdi:+
“Daha önce konuşmuştuk. Bu tür olayların yaşanacağını daha önce dile getirmiştim fakat ben Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un değil, Güney Kore Silahlı Kuvvetleri’nin bu tür bir hamle yapabileceğini ve rahatsızlığını olabileceğini ifade etmiştim. Dışarıdan bakarsak Güney Kore, kendi doğal seyrine uygun olmayan birtakım adımlar attı. Özellikle şahin görüşleri olan Yoon Suk Yeol’un göreve gelmesinden beri bu adımlar atıldı. Kuzey Kore’ye oldukça karşı. ABD ile çok daha yakınlaştı. Japona ile, Çin’e ve kardeş olarak nitelendirilen Kuzey Kore’ye karşı askeri ittifak içine girdi. Güney Kore halkı bunu oldukça sert şekilde eleştirdi. Yani kardeş olarka nitelendirdikleri Kuzey Kore insanlarına karşı, tarihsel düşmanları olan Japonya ile ittifak yapılmasını eleştirdiler. Bu çok tartışmalı bir mesele. Diğer yandan Yoon Suk Yeol, yarımadadaki Amerikan askerlerinin ve üslerinin sayısını artırdı. Daha sonra tamamen Amerika’ya angaje bir Güney Kore yaratmak istedi. ABD’nin nükleer şemsiyesi altına girdi Güney Kore. Bütün bunlar, Amerikan karşıtlığının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Güney Kore kamuoyunda tepkiye sebep oldu. Bu yılın nisan ayındaki parlamento seçimlerinde, Halkın Gücü partisi çoğunluğu kaybetti. Bununla birlikte Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un yeniden seçilme ihtimali de riske girdi. 2027’de olacak seçimlere ilişkin anketler pek iyi şeyler söylemiyordu. Dolayısıyla zevahiri kurtarma adına bu adım atılmış olabilir. Daha önce, en güvendikleri isim Joe Biden ve diğer güvendikleri isim Japonya Başbakanı Fumio Kişida gittikten sonra kime güveneceklerini sormuştuk. Biden’ın gideceğini tahmin etmemişlerdi. Şimdi Güney Kore, Filipinler ile baş başa kaldı ve ne yapacaklarını bilmiyorlar.”

‘Sonra parlamento, halkın desteğiyle birlikte oylama yaptı ve sıkıyönetimi kaldırdı’

Dr. Barış Adıbelli’ye göre Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, anayasada açık bularak sıkıyönetim ilan etmeye ve dikta kurmaya çalıştı fakat parlamentonun ve halkın girişimleri ile bu plan suya düştü:
“Kuzey Kore de bu gelişmelere karşılık, anayasasında ‘kardeş ülke’ terimini çıkartıp ‘düşman ülke’ terimini koydu ve yeniden birleşme sürecini iptal etti. Dolayısıyla Yoon Suk Yeol’un elinde hiçbir şey kalmadı. Fakat bir bütçe gönderdi. Bütçe, muhalefetteki Demokratik Parti tarafından budanıp küçüldükten sonra kabul edildi. Ardından bir savcıya ve kamu denetçisine gensoru önergesi verdiler. Bunlar, Yoon Suk Yeol’u tetikledi ve Yoon Suk Yeol, sıkıyönetim ilan ederek parlamentoyu askıya aldı. Siyasi partilerin faaliyetlerini yasakladı. ‘Devlet aleyhine suçlar işleniyor’ dedi ve bunu Kuzey Kore ile ilişkilendirdi. Bunu yaptı zira Güney Kore Anayasası’na göre sıkıyönetim ilanı için ya savaş ya da savaşa yakın bir durum gerekiyor. Fakat şu anda ne savaş var, ne savaşa yakın bir durum var. Anayasaya göre öyle bir durum yaşanırsa, Güney Kore Devlet Başkanı basını kısıtlayabilir, parlamentoyu kapatabilir, siyasi parti faaliyetlerini durdurabilir. Fakat parlamento sıkıyönetimi kaldırabiliyor anayasaya göre. Yani Yoon Suk Yeol’un yakınları, ‘Kuzey Kore ile savaş halindeyiz. Ateşkes ile duruyoruz, barış anlaşması yok. Dolayısıyla bu yetkinin kullanılması önünde engel yok’ dediler. Fakat insanlar bu komployu gördü. Tam bunun üstüne Güney Kore Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Kore’den askeri hareketlilik tespit edilmediğini açıkladı. Daha sonra parlamento, halkın desteğiyle birlikte oylama yaptı ve sıkıyönetimi kaldırdılar. Ardından Yoon Suk Yeol da sıkıyönetimin kaldırıldığını kabul etmek zorunda kaldı. Ertesi gün Güney Kore Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı, Yoon Suk Yeol’u korumak için kendilerini öne attılar. İstifa sundular. Savunma Bakanı kabul edildi ama Genelkurmay Başkanı kabul edilmedi.”

‘Yoon Suk Yeol azledilirse müebbet hapis cezasına çarptırılabilir. Tek çıkış yolu istifa etmek’

Güney Kore muhalefetinin Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un azledilmesi için 7 Aralık Cumartesi günü parlamentoda azil oylaması yapılmasını talep ettiğini kaydeden Adıbelli, azil oylamasının 200 oy alarak geçmesi durumunda Yoon Suk Yeol’un “vatana ihanet” suçundan ömür boyu hapis yatabileceğini ifade etti. Dr. Adıbelli’ye göre Yoon Suk Yeol’un tek çıkışı, kendi partisinin çağrısına uyarak istifa etmesi. Diğer yandan Adıbelli, Yoon Suk Yeol’un adeta “darbe girişiminde” bulunduğu sıkıyönetim kararının arkasında ABD’nin bulunduğunu belirtti:
“Muhalefet burada durmadı. Cumartesi günü azil oylaması için çağrıda bulunuldu ve bu oylama yapılacak. 300 sandalyeli Güney Kore Parlamentosu’nda gereken oy sayısı 200. Muhalefette 192 var. Sekiz oy da iktidar partisinden gelirse azil olur. Zaten iktidar partisindekiler ateş püskürüyor ve Yoon Suk Yeol’un görevde kalmamasını savunuyor. Fakat iktidar partisi ayrıca muhalefete karşı oy kullanılması gerektiğini de savunuyor. Tabii burada bir durum daha var. İstihbarat Başkanı, bu durumun tespit edilemediğini söyledi. İktidar partisindekiler, azil oylaması gelmeden Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Böyle bir seçenek sunuldu Yoon Suk Yeol’a kendi partisi tarafından. Eğer bu olmazsa Anayasa Mahkemesi devreye girer. Peki azil olursa ne olur? Yargılanır, vatana ihanet suçundan ömür boyu hapis cezası alabilir. Çünkü azlin hukuki bir sonucu var. Onun için Yoon Suk Yeol, kendi partisinin açıklamalarına bakarsa azil oylamasından kısa bir süre önce görevden çekilebilir. En komik olan da Yoon Suk Yeol’un eski adalet bakanı olması. Demokrasiyi, adaleti savunması gerekirken hukuku ve demokrasiyi askıya aldı ve dikta rejimi kurmaya çalıştı. Bunun arkasında kim var? Amerika var. Filipinler’de de aynısı oluyor.”

‘Olayların Amerika’dan habersiz olma olasılığı var mı?’

ABD’nin Güney Kore’deki gelişmeler karşısında “memnuniyet duyuyoruz” açıklaması yaptığını aktaran Adıbelli, darbe girişiminin Amerika’dan bağımsız gelişemeyeceğini vurguladı:
“Olayların Amerika’dan habersiz olma olasılığı var mı? Güney Kore’de ‘Savaş durumunda komutanın ABD’ye devredilmesi’ meselesi hala daha tartışılan bir konu. Güney Kore ordusu ile Amerikan ordusu arasında çok girift ilişkiler var. Myanmar’ı duymadılar mı? Myanmar’daki cuntaya ne dedi ABD? Biden döneminde oldu bu da ve ABD hiçbir şey demedi. Soğuk Savaş’ta Amerikan ordusu ile dirsek teması çok yüksek olan üç ordu vardı. Güney Kore, Pakistan ve Türkiye. Üç ülkenin de siyasi geçmiş ve darbeler tarihini inceleyin. Birbiriyle paralellik gösterir. Bu yüzden belli kuşaktaki Amerikan müttefiklerinin siyasi olarak da aynı terziden kumaş biçtirdiğini görürsünüz. Joe Biden göreve geldiğinde Blinken ne demişti? ‘Biz artık darbeleri desteklemeyeceğiz’ dedi. Gerekçe ne? Ekonomik olmaması. Etik olmaması değil, çok pahalı olması. Etik ile alakaları yok. Ekonomik boyutu zararlı. Böyle bir kafa olabilir mi? Myanmar ortada. Myanmar’da cunta oldu, ABD hiçbir şey demedi ve üstüne ASEAN’a da oturup anlaşmalarını söylediler. Diğer taraftan Güney Kore meselesi var. Oraya bir şey yapamıyorlar. Aşağı sakal, yukarı bıyık hikayesi. Memnuniyet duyduklarını söylediler. Yaptırım kararı almadılar. ‘Üçlü ittifakı bozmayın’ diyorlar. 27 Mayıs’ta da, 12 Eylül’de de Türkiye’deki darbelerden sonra ‘NATO’ya sadığız’ açıklamaları yapılmıştı. ABD için darbeler önemli değil. Önemli olan kurduğu askeri yapıların bozulmaması. İktidara kimin geldiği umurlarında değil. Güney Kore’nin Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ömür boyu başkan olsaydı, Amerikalılar bayram ederdi. Çünkü Amerika böyle yönetimler istiyor.”

‘Güney Kore halkı, Japonya’nın işlediği savaş suçlarından dolayı özür dilememesine tepki gösteriyor’

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un Japonya ile birlikte kardeş olarak görülen Kuzey Kore’ye karşı askeri ittifak kurmuş olmasının kamuoyunda tepki çektiğini kaydeden Dr. Barış Adıbelli’ye göre, 2. Dünya Savaşı dönemindeki savaş suçları sebebiyle özür dilemeyen Japonya’ya karşı Güney Kore halkının hala önyargısı var:
“Güney Koreliler, Asya halkları ile ters düşmek istemiyorlar. Güney Kore halkı, ABD’nin politikaları sebebiyle kardeşleri Kuzey Kore ile düşman olacaklarını düşünüyor. Üçlü askeri ittifakın da Çin’e karşı kurulduğunu biliyorlar. Kore ile Çin, 2. Dünya Savaşı’nda Japon İmparatorluğu’nun işgalinden zarar görmüştü. Güney Kore halkı, Japonya’nın işlediği savaş suçlarından dolayı özür dilememesine tepki gösteriyor. Japonların işlediği suçlardan mesela seks kölesi yapılan Koreli kadınlar var. Bu kadınlardan hala hayatta olanlar var. Bu kadınlardan Japonya özür dilemedi. Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, gidip bu Japonya ile el sıkışıp askeri ittifak kuruyor. Kime karşı? Emperyalizme karşı Kore’nin direniş gösterdiği Çin’e karşı. Ve Güney Kore’nin kardeşi Kuzey Kore’ye karşı. Güney Kore halkı bunu sorguluyor. Yani ‘Kuzey Kore yanlısı’ dedikleri şey bu. Kamuoyunun ABD’ye karşı olması, ‘Kuzey Kore yanlılığı’ ile suçlanıyor. Güney Kore muhalefeti bunu sorguluyor fakat sorgulayınca Çin veya Kuzey Kore yanlısı olmakla itham ediliyorlar. Bize yıllarca Türkiye’deki darbelerin sebeplerinin az gelişmişlik ve yoksulluk olduğu söylendi. Güney Kore’ye bakıyoruz. GSMH yüksek. Kişi başı gelir yüksek. Dünyanın en büyük teknolojik altyapılarından ve şirketlerinden birçoğuna ev sahipliği yapıyorlar. Demek ki ekonominin az gelişmesi, darbelerin yegane sebebi değil. İleri gelişmiş bir ülkede de darbe olabiliyor. Güney Kore’deki sıkıyönetim ile darbe girişimi, bu tezi çürüttü. Biraz ‘post-modern’ bir darbeydi. Bizde de vardı bir dönem. Güney Kore’deki altı saat sürse de bir darbe girişimiydi.”

‘Donald Trump, Güney Kore’den ve Japonya’dan hazzetmiyordu’

Donald Trump’ın Güney Kore’nin mali yükleri sebebiyle Kuzey Kore açılımı yaptığını hatırlatan Dr. Barış Adıbelli, özellikle Rusya ve Kuzey Kore arasında kurulan stratejik ortaklık sonrası 20 Ocak’ta koltuğa oturacak seçilmiş Amerikan Başkanı Donald Trump’ın tekrardan Kim Jong Un ile diyalog kurmayı deneyebileceğini dile getirdi:

“Trump 2020’de seçilseydi, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’u Beyaz Saray’da görebilirdik. Trump, Kuzey Kore’yi başka bir kulvara taşıyacaktı. Şimdi de Trump, ‘Kim Jong Un’u beyzbol maçına götüreceğini’ söylüyor. Yani Beyaz Saray’a getirmek istiyor. Donald Trump, Güney Kore’den ve Japonya’dan hazzetmiyordu. Zira bu iki ülkeyi, Amerika’yı sürekli kandırarak para alan ülkeler olarak görüyordu. Bu yüzden Trump, Kuzey Kore ile ilişkileri düzeltmenin daha ucuza denk geleceğini belirtti. Gerçekten de dediğini yaptı. Kim Jong Un ile Trump tokalaştı. Bir önceki Güney Kore Devlet Başkanı da Kuzey Kore başkenti Pyongyang’a gitti. Hatta Kim Jong Un Seol’a davet edildi fakat Güney Kore’de iktidar değişti. Barış rüzgarından Güney Kore halkı da memnundu. Kore işini daha önceki Amerikan Başkanları hep Güney Kore üzerinden çözmeye çalıştı. Trump, Kuzey Kore üzerinden çözeceğini söyledi. Kampanyasında da Amerikan Çelik şirketinin Japonya’ya satılmasını yasaklayacağını söyledi. Yani rakip olarak görüyor. Japonya ve Güney Kore, Biden’ın bir numaralı müttefikleri. Donald Trump şimdi ‘Ben bunlara parasal destek vermem’ diyor. Japonya’daki Amerikan askerlerinin, Japonya’yı koruması için para ödenmesi gerektiğini savunuyor. Yani karşılığı olmadan koruma sağlamayacağını belirtiyor.

Trump’ın gelişinden Çin endişeli elbette. Gümrükten bahsediliyor. Havuç-sopa meselesi gündeme geliyor. Şimdi bir elçi atadı, uzun yıllar Hong Kong’ta kalmış bir isim. Onu Çin’e Büyükelçi atayacağını söyledi. Bu adam şahin. Fakat aynı zamanda Çin’i ve ticareti iyi biliyor. Yani ticari savaşlar üzerinden Trump’ın Asya mücadelesini göreceğiz. Fakat burada Filipinler, Güney Kore, Japonya gibi aktörleri görmeyeceğiz. Filipinler’de Marcos gitti. Onun da geleceği Güney Kore gibi. Trump’ın onlarla çalışmayacağı belli. Ben Çin ile bir noktada uzlaşacaklarını düşünüyorum. Trump’ın önceki başkanlık dönemindeki dünya artık ortada yok. Ortadoğu’da bir savaş var. Asya-Pasifik’te hala Tayvan diken üstünde. Güney Kore de eklendi buna. Kuzey Kore ağzını hiç açmıyor, bu da ilginç. Üstüne Kuzey Kore, Rusya ile stratejik anlaşma yaptı. Güney Kore’deki darbe girişimi, Rusya-Kuzey Kore anlaşmasının da izdüşümüdür. Tepki, Amerika’ya da gösterilmiş olabilir. ABD, Kuzey Kore’ye bu konuda güçlü bir tepki gösteremedi. Ortadoğu’da da bir şey yapmıyor. Ukrayna’yı da karıştırdılar. Şimdi bir de Suriye meselemiz var. Türkiye’ye de bu olaylardan ekonomik olarak zarar geldi. Şu anda biz Trump döneminin faturasını ödüyoruz hala. Bu ekonomik durum Trump’tan miras kalma. Trump’a niye seviniliyor Türkiye’de onu anlamıyorum. Diğer adamlar bir şey demiyordu pek fakat Trump havuç-sopa ile üstümüze gelecek.”

‘Tuzak ihtimali konuşuluyor’

Güney Kore’deki siyasi kulisleri aktaran Dr. Barış Adıbelli, Başkan Yoon Suk Yeol’a savunma bakanı ve genelkurmay başkanı tarafından komplo kurulmuş olması ihtimalinin tartışıldığını belirtti:
“Azil oylamasını görmek lazım. Güney Kore’de sürekli devlet başkanları görevden alınıyor. Orada bu yol olmuş biraz. Anında görevden alınıyorlar. Bakalım Güney Kore Devlet Başkanı gerçekten bu işi mi yaptı yoksa kumpasa mı düşürüldü? Çünkü Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı tarafından ikna edildiği iddiaları var. Yanlış istihbarat verilerek tuzak kurulduğu iddia ediliyor. Parlamentoda araştırma komisyonu kurulursa göreceğiz. İhtiyatla bakmak gerekiyor. Bu senaryo da bana gerçekçi geldi. Ordu üzerinden olunca akla Amerika geliyor. Birilerinin Asya-Pasifik’te şahin bir ülkeye ihtiyacı var. Eğer Güney Kore köprüleri atarsa, Rusya-Kuzey Kore ittifakının bölünebileceğini düşünen birtakım odaklar var.”
Yorum yaz