‘Bu yeni ateşkes anlaşması, 2006’dakine göre daha kapsamlı ve açıklayıcı maddeler içeriyor’
‘İsrail bu anlaşma ile aslında hedefine bir nevi ulaşmış oluyor’
‘HTŞ adlı terör örgütü üzerinden İsrail’in güvenliği sağlanmak isteniyor’
“Yaşananlar beklenmedik şeyler değil sahayı takip edenler açısından. Tesadüf de değil. Ekim ayının başından itibaren bölgede Ukrayna’nın bazı istihbarat gruplarının İdlib’te temasları olduğu yönünde bilgiler vardı. Özellikle HTŞ’ye silah ve mühimmat vermesinin karşılığında, buradan çeşitli savaşçı grupları Ukrayna’ya paralı asker olarak götürme planları vardı. Bu planların uygulandığı yönünde bilgiler var. Son dönemde gece görüş cihazı gibi teçhizatlar verildiği yönünde bilgiler var. Bunları dikkate alınca, Halep’e operasyon yapılacağı da konuşuluyordu. Halep’e operasyon, Suriye sahasında yeni bir denklem yaratılmak istendiğinin işareti. Netanyahu’nun ‘Ey Esad, ateşle oynuyorsun’ dedikten sonra düğmeye basıldığı görülüyor. Amerika ve İsrail’in bu Halep saldırısının arkasında olduğu yönünde iddialar var. Rusya’nın sıkıştırılması amacını taşıdığı yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Neden? Çünkü İran destekli milis grupları, Irak sahasında başlar ve Suriye’de devam eder. Oradan da Lübnan’a uzanır. İran destekli milis kuvvetlerinin böyle bir koridoru var. Lübnan’daki Hizbullah ile organik bağları var. İsrail, Lübnan’daki Hizbullah’ı geriletti. Bir zaiyat verdirdi. Yöneticilerine, lider kadrolarına yönelik suikastlar ve saldırılar yapıldı. Hizbullah’ın silahlı gücü azaltıldı. Bunun lojistik desteği, İran destekli milis gruplardan oluşuyor. Bunlar da Irak ve Suriye sahasından geliyor. Bu bağın koparılması isteniyor İsrail’in güvenliği için. Maalesef bu HTŞ mevzusunu sosyal medyada bilen bilmeyen herkes konuşuyor.
Türkiye, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile terör örgütü olarak tanıdı. HTŞ ayrıca Birleşmiş Milletler’in, ABD’nin ve AB’nin de terör örgütü listesinde. Ama tabii ABD hem terör listesine koyuyor hem de görüşüp koruyor genelde. Böyle bir dünyadayız maalesef. HTŞ’nin 40-50 bin militanı var. Onlara eklemlenen başka militan grupları da var İdlib’te. Bunların lojistik desteği, finans kaynağı, mühimmat desteği kolay mı ciddi bir eğitim almadan? Nereden geliyor bu silah-mühimmat desteği? Kim sağlıyor? Hangi yollardan geliyor? Bunlar soru işreti. Kolay mı oradan Halep’e veya başka istikamete hareket etmek kolay mı? Ortada denklem yaratılmaya çalışılıyor. Bunu okumak gerekiyor. İran destekli milis grupların Suriye’den Lübnan sahasına olan bağını koparmak ve Suriye’den tasfiye etmek istiyorlar. HTŞ’yi kullanarak, Fırat’ın batısında yeni bir alan açmak, bir duvar oluşturmak ve İran destekli milis grupların Lübnan sahasına ulaşmasını engellemek istiyorlar. HTŞ adlı terör örgütü üzerinden İsrail’in güvenliği sağlanmak isteniyor. Demek ki İsrail’in de HTŞ ile temasları var bu senaryoya göre. Olabileceği ortaya çıkıyor.”
‘Halep'te yaşanan gelişmeler, Türkiye'yi Rusya ve İran ile karşı karşıya getirmeyi amaçlayan bir tuzak olabilir’
“Burada bir diğer amaç da Rusya’yı sıkıştırmak. Neden? Rusya-Ukrayna savaşında karşılıklı el yükseltme durumu var. Füzelerin atılması gibi bir durum var. Suriye’deki denklemi, Rusya’nın aleyhine değiştirmek veya Rusya’yı sıkıştırmak istiyorlar. HTŞ’nin Halep’e açtığı cephe bu bağlamda da okunabilir. Bir diğer konu da Türkiye’nin Beşar Esad ile görüşmesinin önüne geçmek için engel oluşturmak adına da bu hamle yapılmış olabilir. Neden böyle düşünüyorum? Önemli bir husus var çünkü. HTŞ Halep’e girdi. Halep saldırısına, Suriye Milli Ordusu ‘Biz de bir başka istikametten bu fırsattan istifadeyle girelim’ derse, bu bir tuzak olabilir. Bakın buna heyecanlanıp Halep’e girdiğimiz an, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu buraya gelirse, Türkiye Rusya ve İran ile karşı karşıya kalır. ABD’nin istediği tam da budur. O zaman İsrail ve ABD’nin planı işlemiş olur.
Çok kışkırtıcı şeyler görüyorum. Bizim Halep’e girme ihtiyacımız varsa, HTŞ’ye ihtiyacımız yok. Bunu gerçekleştirebilirdik veya öyle planlanabilirdi. Tabii Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olunması gerektiğini her zaman söylüyorum. Bizim PKK ile ilgili bir güvenlik endişemiz var Suriye sahasında. Bunun dışında Halep’i kontrol altına almak, Suriye Milli Ordusu’nun girmesi vs. konuşuluyor. Suriye Milli Ordusu içindekilerin Halepli olduğu söyleniyor. Halepli de var, Deyrizor’lu da var. Ne zaman kriz olsa ‘SMO oradan geliyor, hakları’ diyenler ortaya çıkıyor. Bunlar farklı yerlerden gelen kişilerden oluşan gruplar. Yani biz enerjimizi buraya angaje edersek, YPG rahatlayabilir. Böyle bir senaryo mümkün. Buna çok dikkat etmek gerekiyor. Hatta Suriye Milli Ordusu Halep’e girerse, bunu HTŞ’ye paralel olarak kuzeyden girerek yaparsa, inanın YPG’yi de buraya hemen devreye sokar küresel akıl. Orada yeni bir çatışma ortamı yaratılır. Bunu niye söylüyorum? Biz Türkiye olarak burayı dikkatle takip etmeliyiz. Kendi ulusal çıkarlarımız çerçevesinde burayı gözlemlemek durumundayız. Rusya-Ukrayna sahasına ayar vermek istiyorlar. Rusya’nın sıkıştırılması anlamındaki bir hamle.
İran destekli milis gruplarının tasfiye edilmesi arzusu da yatıyor arkasında. HTŞ’nin birden hareketlendirilmesinin arka planında bunun yattığı düşünüyorum. Halep’in çevresinde kendine özgü bir iç savaş dahi çıkartılabilir burada. Halep’in güney mahallesinde Kürt mahallesi var. YPG ile yakın ilişkilidir. YPG’nin hakimiyeti olan mahalleler var. Burada bir çatışma alevlenebilir. Biz de buna müdahil olduğumuz takdirde, Esad ve Türkiye’nin arası hiçbir zaman iyileşmez. Dolayısıyla İsrail kendi güvenliği açısından bir set oluşturma fırsatı yakalamış olur. YPG-PKK’nın eli serbest kalır. Biz de enerjimizi buraya harcamak durumunda kalırız. Bunlar hesap işi. Sosyal medyadaki belirli grupların onları ‘ılımlı muhalif’ gibi gösterip senaryo çizmesi, Türkiye’nin ulusal güvenliğine zarar getirecek bir sonuç yaratabilir. Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Bizim Suriye’deki öncelikli hedefimiz YPG-PKK’dır. Bu budur. Bununla ilgili Türkiye’nin stratejisi, hedefleri ve amaçları ortaya kondu. Fakat Halep üzerinden yaratılmak istenen yeni resmi iyi okumamız lazım.”