EKSEN

'Türkiye, Rusya ile ne kadar yakın durursa Suriye meselesi o kadar çabuk çözülür’

Prof. Dr. Emin Gürses'e göre ABD, Rusya'yı uzun menzilli füzelerle meşgul ederken diğer yandan Suriye'yi baskı altına almaya çalışıyor. Avrupa'da gümrük politikası sebebiyle Trump korkusu yaşandığını aktaran Gürses, ekonomik tablonun Avrupa için olumsuz bir tablo çizdiğini belirtti.
Sitede oku
ABD'nin Ukrayna'ya, Rus topraklarına karşı uzun menzilli füze kullanma izni vermesini İngiltere'nin Storm Shadow onayı takip etti. Ukrayna, Rus topraklarını sırasıyla ATACMS ve Storm Shadow füzeleriyle hedef aldı.
Buna karşılık Rusya Federasyonu, yeni geliştirilen Oreşnik orta menzilli balistik füzeyi kullanarak Dnipro'daki Ukrayna ordusuna ait askeri havacılık sanayi tesislerini vurdu. Oreşnik füzesinin ses hızının beş katında hareket ettiği, 5 bin kilometre menzile sahip olduğu ve MIRV harp başlığı taşıdığı ifade edildi.
Diğer yandan Suriye'de de bir süredir görece sakin durumda olan cephe hatları bir anda ısındı. Lübnan'da ateşkesin kabul edildiğini açıklarken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "Beşar Esad, ateşle oynuyor" demesinden saatler sonra Türkiye'de de terör örgütü olarak kabul edilen Heyet Tahrir El Şam, Suriye'nin Halep şehrine saldırı başlattı.
İdlib'te konuşlu Heyet Tahrir El Şam, Halep'in batı kırsalına başlattığı saldırıda Suriye ordusuna ait mevzileri ve yerleşim birimlerini hedef aldı. İki gündür devam eden çatışmalar sonrasında Halep şehrine yaklaşan Heyet Tahrir El Şam'a karşı Suriye ordusu da karşı operasyon başlattı. Örgütün saldırılarının, Netanyahu'nun açıklamasından sonra gelmesi dikkat çekti.
Donald Trump koltuğa oturmadan önce kriz bölgelerindeki son durumu, Biden yönetiminin uzun menzilli füze kararını ve Avrupa’daki ekonomik durgunluğu, Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emin Gürses ile konuştuk.

‘Asıl mesele Rusya’nın meşgul edilmesidir’

ABD’nin uzun menzilli füzelere onay vermekteki asıl amacının Rusya’yı meşgul etmek olduğu değerlendirmesinde bulunan Prof. Dr. Emin Gürses, bu sayede Amerika’nın Suriye’deki ve Ortadoğu’daki planlarını devreye sokmaya çalıştığını belirtti. Gürses’e göre bir diğer sebep ise ABD’nin Rusya’ya karşı pazarlık kozu yaratmak istemesi:

“Biden bu ateşkesi giderayak ‘Ben kötü bir adam değilim’ mesajı vermek için yapıyor. Rusya ile kavgası zaten Amerika’daki Yahudi sermayesine mesaj için. Trump gelir gelmez zaten gümrükleri yükselteceğini söyledi. Meksika, Kanada, Çin toplandı, uluslararası ticaretin korumacılığa geçip geçmeyeceğini sorguladı. Gelişmiş kapitalist ülkeler, üretim sorunları yaşadıkları için korumacı kalkanlarını yükseltmeye çalışıyorlar ki Asya piyasasında üretilen mallar Batı’nın ekonomisin çökertmesin. Almanya’dan haberler geliyor; önemli şirketler tasfiye olmaya başladı. Almanya’nın en büyük sanayi devi, çalışanların yüzde 40’ını işten çıkartacak. Bu da üretimden kısmak anlamına geliyor. Geçen hafta Almanya’daydım. Almanlar, Rusya ile gerginliğin işi bu noktaya kadar getirdiğini söylüyor. Parlamentoda Sosyal Demokrat ve Sosyalist kanatla milletvekilleriyle konuştum. ‘Rusya ile bir araya gelmezseniz yalnız sizin için değil, bütün Avrupa için ciddi sıkıntılar olacak’ dedim. Rusya’ya bir şey olduğu yok; Rusya kendi içinde üretim sistemini kurdu. Enerji ithalatı her yerden var.

Türkiye’de Enerji Bakanı, Rusya’ya karşı ambargo duvarını yükseltmenin Türkiye’ye zarar vereceğini söyledi. Çünkü Rusya’nın Asya’da da pazarı var. Çin’e satıyor. İran da Çin’e satıyor. Çin üretimi artırınca Kanada gümrük vergilerini yüzde yüz artırdı. Bu gidişat, uluslararası kapitalist sistemin tıkanması ve çökmesi anlamına gelir. Ukrayna’ya uzun menzilli füze kullanma izni vererek, Rusya’yı sıkıştırarak masaya öyle oturma yönünde çaba var. Almanlar böyle diyor. Füzeler atılınca Rusya sıkışır ve masaya oturur diye düşünüyorlar. Biz 2014’te Türkiye olarak ne önermiştik? Rusların en önemli sorunu, Ukrayna’nın NATO’ya alınmaması. Bir de Kırım’ın ilhakı var. Almanlar diyor ki, Amerikalılar’a göre bu durumda Rusya ile masaya oturup Kırım’ı da alamazlarsa, masaya oturunca Rusya istediğini almış olur ve dünyaya bu mesaj verilir. Rusya’nın burada donanması var. Putin, o donanma çıkartılırsa donanmayı koyacak yeri olmayacağını söyledi. 2014’te Ukrayna NATO’ya alınsa, Kırım oranın toprağı olarak tanındığı için Rusya’nın donanmayı çıkartması gerekecekti. O zaman ne yapılacaktı? Ya 49 ya da 99 yıllığına Kırım’ı Rusya’ya kiralamalarını önerdik. Zaten o yıla kadar donanma diye bir şey kalmayabilir dünyada.

Fakat Rusya’yı meşgul edip Suriye’yi sıkıştırıyorlar şu anda. Suriye’de bazı saldırılar olmaya başladı. Bunlar bir yerden talimat aldı. Değilse Suriye ordusuna karşı örgütler böyle bir harekat yapamaz. Suriye ordusuyla çatışmaya girmişler ve başarılı oluyorlar. Rusya meşgul olduğu için Suriye ile uğraşamıyor. Bunu biliyorlar ve Suriye’yi sıkıştırıyorlar. Bizim Dışişleri Bakanı ne diyor? ‘Hamisi biziz’ diyor. Koruması bizde diyor. Madem koruması sizde, Fırat’ın doğusuna gir bakalım. Koruması nasıl sizde? Niye giremiyorsun oraya? Çünkü koruması sende değil. Ahmet Davutoğlu o dönem Mehmet Ali Birand’a ‘Suriye’nin ihalesi bizde’ demişti. Hani ihale sizdeydi? Bu laflar ayıp laflar. Bir ülkenin içişlerine karışıyorlar, böyle diyorlar. Bu bile uluslararası mahkemelerde yargılanabilecek ifadelerdir.

Şimdi Hizbullah ile İsrail anlaşmaya çalışıyor. İsrail çok yoruldu. Hizbullah, her evde iki tane füze var. Bunlar omuzdan atılır. Biraz değiştirilmiş, geliştirlimiş fakat klasik silahlar. Bunları elektronik olarak vuramıyorlar. Ne yapıyorlar? Türkiye’de birçok yabancı dernek faaliyet gösteriyor. Bunların içinde gazeteciler de var. Bunlar Suriye’ye gidiyor. Daha çok Şanlıurfa’ya, Gaziantep’e yerleşmişler. Bunların bir cihazları var. Gittikleri yerleri işaretliyorlar. Ve bu işaretler, gerekli istihbarat birimlerine gidiyor. Sonra bu bilgiler İsrail’e gidiyor ve İsrail de bu bölgeleri vuruyor. İşte Beyrut’ta vurulan yerler aslında bu gazetecilerin gidip koordina verdiği yerler. Lübnan’da da bu yapıldı. Biz, bu gazetecilerin bir kilometre mesafeden üzerlerinin aranmasını söyledik. Fakat orada bile düğmeye bassalar koordinat bildiriliyor. Orayı kontrol ediyorlar. Özellikle Beyrut’un güneydoğusundaki Hizbullah mahallelerinde bunlar yaşanıyor. Hizbullah basın sözcüsünü böyle öldürdüler. Koordinatlar yerinden verildi. Tabii unutmayalım Esad’ın yanında İngiliz istihbaratıyla bağlantılı ekipler var. Beşar Esad’ı da bu konuda uyardık. Fakat asıl mesele, Rusya’nın meşgul edilmesidir.

Rusya’yı masaya oturtmak için füzeleri devreye soktular. Fakat bunu bir yere kadar götürebilirler. Almanya’da büyük bir gerginlik var çünkü Almanlar, Rusya karşılık verirse füzelerin çoğunun kendi ülkelerine düşeceğinden korkuyorlar. Ben de Rusya’nın karşılık verirken İngiltere’yi, Londra’yı vuracağını söyledim. Rusya’nın mesajı bu. Savunma Bakan yardımcısı söylüyor. Sistemi oturtamadılar. Trump geldiğinde etrafındaki tüm adamları, AIPAC gibi Ortadoğu politikasını belirleyen Yahudi lobilerini etkilemek için İsrail yanlısı adamları etrafına aldı. Trump iktidarını sürdürmek, başına bir bela gelmemesini sağlamak için bunları yapmak zorunda.”

‘İngiltere’de Ukraynalılar şehre yerleşti ve şikayetler başladı’

Avrupa’da artan hayat pahalılığı sebebiyle ABD politikalarının sorgulanmaya başladığını aktaran Emin Gürses, özellikle İngiltere’de sosyal devlet politikalarından eser kalmadığını belirtti:

“Trump’ı anlamak zor değil; parayı takip edeceksiniz. Trump, ABD’nin ekonomik olarak çok sıkıştığını söylüyor ve bunu müttefiklerine yüklemeye çalışıyor. Ama müttefikleri büyük rahatsızlık içinde. Ukrayna savaşından sonra Almanya’daki Ukraynalı mülteci sayısı 2 milyona yaklaştı. Bunlar, Türkiye’den veya başka yerden giden göçmenler gibi değil. Onlar bulaşık yıkar, temizlik yapar. Ukraynalılar ise sabah akşam oturup bira içiyor. Dün İngiltere’de İşçi Partisi ile Muhafazakar Parti toplantı yaptı. Muhafazakar Parti, 2 milyon 700 bin mülteci geldiğini söyledi. Burada sıkıntı yaşamaya başladıklarını söylediler. İngiltere’de böyle bir hazırlık olmadığını, fiyatların birden yükseldiğini söylediler. Almanlar boş arazi olduğu için şehir dışına yerleşke kuruyor. Ama İngiltere’de Ukraynalılar şehre yerleşti ve şikayetler başladı. İngiltere zaten Amerika ile birlikte Almanya’yı ve Rusya’yı sıkıntıya sokma işinin içinde. Ama orada da ekonomi geriye gitmeye başladı.

Oradaki bir arkadaşım, 1990’larda 80 bin sterline satılan evlerin şimdi 350 bin sterline yükseldiğini söyledi. Her para birimi değer kaybeder fakat İngiltere’de 40 yıldır et-süt fiyatları bile aynıydı. Böyle fiyat dalgalanmaları çok ciddi olaylar. İşçi Partisi’nin lideri ve Başbakan Keir Starmer iktidara gelince kimlerin adamı olduğu soruldu bana. Çok basit dedim. Kimlerle bağlantı kurduğunu, İngiliz derin devletiyle bağlantılarına bakmaları gerektiğini söyledim. İnsanların refahını artırmayı, ev kurmayı savunanları ‘gizli komünist’ diye tasfiye ettiler. Keir Starmer, İngiliz sarayının desteklediği adam. Halk ise hayatın pratiğini yaşıyor ve ondan rahatsız. İşçi Partisi’nin lideri değişse veya Muhafazakar Parti iktidara gelse, nasıl bir politika izleyecekler? 1990’lı yıllarda insanlara ev sağlamayı, işsizlik maaşı vermeyi çok zorlaştırdılar. Bütün Avrupa’da zorlaştırdılar. Fakat Avrupa’nın itirazı Trump’a da var. Trump, bu işi nereye kadar sürdürecek? Almanlar, boru hattından değil Amerikan gemilerinden gaz almalarını sorgulamaya başladı bile.”

‘Avrupalılar Amerika’dan korkuyor’

Prof. Dr. Gürses’e göre Avrupalılar, gümrük vergisi politikası sebebiyle Trump’tan korkuyor:
“Avrupalılar Amerika’dan korkuyor. Neden korkuyorlar? İşi buraya kadar getirdiler, hata yaptılar ama bundan sonra geri dönerlerse ABD, Avrupa’nın tüm mallarına yüzde 50 gümrük vergisi koyarsa Avrupa ekonomileri batar. Tabii Amerika’nın da sıkıntısı var. Onlar da yerine üretim yapamazsa fiyatlar yükselecek, oradan sıkıntı doğacak. Diyelim meyveye sebzeye gümrük vergisi koydular. Bir dolarlık meyvenin yerine yenisi konulamazsa başka yerden alınacak. O zaman meyvenin fiyatı artacak. Meksika’dan alacaklarını söyleyenler var. O da bir günde üretilmiyor. Mevsimlik üretiliyor bunlar.”

‘Çin’i dahil etmeden uluslararası sistem kuramazlar’

Çok kutupluluğa evrilen dünyada Batı’nın Çin ile işbirliği yapmak zorunda olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gürses, Çin’e karşı kurulan AUKUS gibi ittifakların etkili olmadığını ve dev nüfusu ile üretim gücü sayesinde Çin’in yaptırımlara karşı da bağışıklı olduğunu ifade etti:

“Asya Pasifik bölgesinde İngiltere’nin ilişkisi olmadığı halde İngiltere, ABD ve Avustralya, AUKUS diye bir askeri pakt kurdu. Bu, Çin’e karşı kuruldu. Yıllar önce ‘Asya NATO’su’ diyorlardı. İşte o budur. NATO diye bir kurum var, bir de NATO dışında yeni bir askeri pakt kuruyorlar. NATO’yu Batı Asya’ya taşımaya uğraşıyorlar ama Pasifik’e taşıyamadılar. AUKUS, Çin’e karşı kuruldu. Çin onu da dikkate almıyor. Gidip Tayvan’ın etrafında tatbikatlar yapıyor ve ABD’ye ‘Ben buradayım’ mesajını veriyor. Kissinger’ı Çin’e gönderdiler. Adam 101 yaşındaydı. Sonrasında öldü. Kissinger Çin’de, Amerikan başkanlarından daha önemli törenlerle karşılandı. Çünkü Kissinger zamanında bu işleri organize eden kişi. 1972’de Nixon’ın oraya gidişini ayarlayan kişi. Henry Kissinger sonra açıklama yaptı. ‘Uluslararası sistem yeni kuruluyor. Bu sistemi kurarken Çin’i dışlarsanız zaten sistem olmaz’ dedi. Milletler Cemiyeti’ni de Avrupa merkezli kurup SSCB’yi içine almadılar. Olmadı, yürümedi. Hitler 1933’te iktidarı ele geçirdi, Milletler Cemiyeti’ni tanımadı.

Çin’i almadan uluslararası sistemi kuramazsın. Çin ile işbirliği yapmak zorundasın. Çin’den taviz koparmak için Çin’i sıkıştırmaya çalışıyorlar. Nasıl ki Ukrayna’ya füze verip Rusya ile masaya oturmadan önce geri adım attırmaya çalışıyorlar, aynısını da AUKUS ile Çin’e yapıyorlar. Çin de ticaret yaptıklarını, ucuza üretim yaptığını söylüyor. Bunu üzerine Batı, serbest ticaretten vazgeçtiğini söylüyor. Çin de adil ticareti öne sürüyor. Fakat Batı da bu sefer Batı üretimine pozitif ayrımcılık yapılmasını dile getirdi. Emperyalizm ne kadar sıkışmış ki Çin’den pozitif ayrımcılık istiyor. Çin olmadan sistem kuramazlar. Üretim orada. 1990’lı yıllarda hocalar ‘Dünyada üç merkez var. Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’ diyordu. Japonya’nın dünyanın en iyi üretimini yaptıklarını söylüyorlardı. Fakat Japonya’nın pazarı yoktu. Çin’in var. Çin’de bir buçuk milyar insan var. Maaşlar artıyor, kendi iç pazarı büyüyor. Ambargolara karşı hazırlık yapıyorlar. Japonya’da yüz yirmi milyon insan var. Kendi pazarını doldurdu. Avrupa-Amerika pazarı olmasa ne yapacaklar? Şimdi Japonya, Avrupa’nın güvenliğinin Pasifik’ten geçtiğini söylüyor. Kendini korumaya almak istiyor çünkü sıkıştılar. Güney Kore üretimleri, Japonya’yı geçti Yani Japonya o güç merkezlerinden birisi değil.”

‘Türkiye, Rusya ile ne kadar yakın durursa Suriye meselesi o kadar çabuk çözülür’

Prof. Dr. Emin Gürses’e göre ABD, Suriye’nin kuzeyinde yeni bir devlet kurmak istiyor ve Türkiye’ye bu konuda baskı yapıyor:
“Parayı takip etmek gerekiyor. Trump, parayla ilgili olan her şeye evet der. Çünkü adam tüccar gibi bakacak dünyaya. Paraya bakacak. O zaman Trump mesela Suudi Arabistan’ın 850 milyar dolarına el koydu. Kaşıkçı cinayetinden sonra. Suudiler biraz homurdandı. Trump, ‘Benim sayemde ayakta duruyorsun’ dedi. Sonra parayı aktardı başka tarafa. Türkiye oradan bir şey gelmesini bekliyordu fakat sıfır para geldi. Dosyaları gönderdik sadece. Cinayeti Amerika bilerek İstanbul’da yaptırdı. Adamı öldürdüler. Adam, başka yerlere başka bilgiler verdi. Cesedi de bulunamadı. Çünkü İngilizlerin asit kapları var. Atıyorlar, öbür taraftan sifonu çekiyorlar. Bizimkiler de seyretti. Yasin Aktay’ın bilgisi vardı. Nişanlısı aramış. Kimse bir şey yapmadı. Viyana Sözleşmesi diyenler var. 1963 Viyana Sözleşmesi’nin 31’inci maddesine baksınlar. Parantez içinde olağanüstü durumlarda, yangın vs. devlet müdahale eder diyor. Niye müdahale etmediler? Kaşıkçı’nın nişanlısı, orada kıyamet koptuğunu söylüyor ve Yasin Aktay’ı arıyor. Yasin Aktay polise bildirdiğini söylüyor. Bildirdi mi bildirmedi mi bilemiyoruz. Türkiye, Rusya ile ne kadar yakın durursa Suriye meselesi o kadar çabuk çözülür. ABD, Türkiye’ye dayatma yapıyor. Suriye’nin kuzeyinde Müslüman devlet kuracak. Bu devleti de tüm komşu ülkelerle kavga için kullanacak. Adı Kürdistan olmayacak. Adı Hz. Muhammed bile olabilir o devletin. Önemli olan Amerika’nın işlerini yapsın. Türkiye, Rusya olmadan Suriye sorununu çözemez. Azerbaycan örnektir. Rusya olmasaydı, Azerbaycan Karabağ meselesini çözemezdi.”
Yorum yaz