‘Biden, Ruslar cephede ilerlediği ve Trump koltuğa oturunca barış planını sunacağı için çatışmayı tırmandırıyor’
“İlk olarak şunu vurgulamak lazım. Bize yıllarca ABD’nin en büyük demokrasi olduğu, bütün dünyaya ‘kural temelli dünyayı’ ihraç ettiği, Washington Konsensüsü’nün en gelişmiş sistem olduğu söylendi. Bakıyoruz 5 Kasım’da bir seçim oluyor. Trump seçimi kazanırken en çok kullandığı kavram, ‘Ukrayna’daki savaşı durduracağız’ oldu. ‘ABD’nin gücünü geri getireceğiz, Çin’i dengeleyeceğiz’ dedi. Temel şey neydi? ABD’nin sürekli devam eden savaşlarına son vermekten bahsetti. Adam kazandı mı? Kazandı. Koltuğa oturmasına yaklaşık 60 gün kaldı. Biden, Amerikan kamuoyunun bu iradesini hiçe sayarak, sanki yangından mal kaçırır gibi ATACMS füzelerine onay verdi. İngiliz Başbakanı’nı ikna ederek Storm Shadow füzelerine onay verdirtti. Üst üste Rusya’yı kışkırtacak açıklamalar yapıp tavır alıyorlar. Şu tespiti yapabiliriz: ABD’nin küresel olarak barış istediği yok. ABD’de demokrasi de yok. Düşünün siz Trump’a oy vermişsiniz. Çoğunluk savaş istemeyenlerde. İktidardan düşürülen güç sizi savaşa sokmaya çalışıyor; Neden? Esasında Putin’in 24 Eylül 2024’te onayladığı bir nükleer doktrin var. Oreşnik yani ‘Fındık’ füzelerini atmadan bir gün önce Putin, doktrini gözden geçirdiğini söylüyor. Yani her türlü mesaj veriliyor.
Fakat ABD, bu kadar önemli mesajlar verildiği halde ATACMS füzeleriyle ilgili kararı alıyor. Bu savaşta bin gün geçti. O süre zarfında ABD, ‘Kırmızı çizgiler var, buna asla izin vermeyeceğiz’ diyordu. Bunları söylerken bir anda savaşı tırmandırmada bir basamak yukarı çıktılar. Bunun iki sebebi var. Birincisi, Rus ordusunun Donbass’tan Dinyeper Nehri’ne doğru yürüyüşü sürüyor. Rus askerleri sürekli toprak alarak bölgeyi emniyete alıyor. Rus azınlığın yaşadığı, ve kendileri için stratejik savunma bölgesi kabul ettikleri alanı emniyete alıyorlar. Eskiden beri Rusya olarak görülüyor bu coğrafya. Bu, ABD’de büyük panik yaratıyor. İkinci sebep de Rus ekonomisinin büyümesi. Batı, ‘Üç yılda ekonomileri çökecek, boyun eğecekler, rejim değişecek’ diyordu. Bu da olmadı. En başından beri ortaya koydukları vizyonda hiçbir şeyi gerçekleştiremediler. Hiçbir şey elde edemediler. Bir de daha önemli bir faktör var o da Trump’ın 20 Ocak’ta koltuğa oturunca savaşı sonlandıracak olması.”
‘Amerikalı Tümamiral katıldığı panelde ABD nükleer güçlerinin süratle modernize edilmesi gerektiğini söyledi’
“Peki savaşa karar veren neoconların hedefi neydi? Rusya’yı savaşamayacak kadar zayıf düşürmek, etnik grupları bölmek, dünyanın en büyük kaynaklarına çökmek, Batı kontrolü dışındaki Kuzey Deniz Yolu’nu engellemekti. Rusya’ya karşı tarihte görülmemiş bir düşmanlık kampanyası başlatıldı. Sanki NATO’yu yapılan anlaşmalara ve sözlere rağmen genişleten, Ukrayna’da renkli devrimleri yapanlar onlar değilmiş gibi böylesine görülmemiş bir düşmanlık kampanyası başlattılar. Biden ve neoconların etkisi altındaki Beyaz Saray’a bakın. Biden artık başkanlık yapmayı bırakın oy kullanabileceği şüpheli. ‘İhtiyar vatandaş’ kontenjanında. Hafızası sürekli gidip geliyor. G20 zirvesinde gördük bunu. Başlangıçta da belirttiğim gibi bugün üç ana faktör sebebiyle neoconlar savaşı tırmandırıyor.
Birincisi Rusya’nın toprak kazancını sürdürmesi. İkincisi, Trump’ın iktidara gelecek olması. Üçüncüsü de son 55 günde askeri endüstriyel kompleksin baskıları artıyor. Askeri endüstriyel kompleks deyip geçmemek lazım. Rusya’nın Oreşnik yani geliştirilmiş RS-26 Rubezh füzesini kullanması onların işine gelecektir. Bunun etkilerini söyleyeyim. Bu füzenin kullanılmasından önce ABD’nin en itibarlı düşünce kuruluşlarından CSIS’de, STRATCOM’un yani nükleer üçgenin (nükleer balistik füze denizaltılarının, nükleer füzelerin ve nükleer hava gücünün komuta edildiği komutanlık) sözcüsü Tümamiral Thomas Buchanan’ın katıldığı bir panel düzenledi. ‘Project Atom 2024’ adlı bu panelde Tümamiral Thomas Buchanan ara konuşmacı olarak bulundu. Amerikalı Tümamiral Thomas Buchanan, Ohio sınıfı denizaltıların Columbia sınıfı; Minuteman 3 füzelerinin Sentinel; B-1 bombardıman uçaklarının B 21 uçaklarıyla değiştirilmeye başlandığını fakat sürecin hızlandırmaları gerektiğini vurguladı. Bu önemli bir nokta. ABD, Oreşnik olayından sonra bir açıklama yaptı. ‘Biz, modernizasyon projelerimizi hızlandıracağız. Müttefiklerimizin elindeki füzeleri de modernize edeceğiz’ dedi. Türkiye, İtalya gibi ülkeler de bu müttefiklere dahil.”
‘Türkiye’yi S-400 aldığı için eleştirenler, S-400’ün önemini Oreşnik füzesi görüntülerini izleyince anlamıştır’
“Rusya, 20 Kasım’da tırmanma merdiveninde ve caydırma paradigmasında dünya tarihinde görülmemiş bir hamle yaptı. Neydi bu? Nükleer silahlanmada kullanılan bir füzeyi, konvansiyonel harp başlıklarıyla donattı, 10 Mach süratle fırlattı, Avrupa’daki hiçbir hava savunma sisteminin buna karşı koyamayacağını gösterdi ve tüm paradigmaları altüst etti. Peki bu ne işe yarayacak? Bu söylediklerim şahsi görüşüm ve ihtiyatla söylüyorum. Bu aşamadan sonra Batı’nın yapabileceği çok fazla kışkırtma kalmadı. Putin’in nükleer silah kullanmayacağını biliyoruz. Bu silahı atmadan yarım saat önce Washington’u ikaz ettiler. NATO’yu değil, doğrudan Washington’u. Çünkü balistik füze attılar ve bu atmosferin dışına çıktı. Bunun nükleer füze olarak algılanmaması gerektiğini söylediler. Burası çok önemli. Tüm bunları üst üste koyarsak kimler kazançlı çıktı?
Putin, Trump koltuğa oturana kadar çok ciddi zaman kazandı. Karşı taraf çok dikkatli olmak zorunda çünkü bu geliştirilen Rus teknolojisi yenilir yutulur cinsten değil. Çok dikkatli olmaları gerekiyor. Geçtiğimiz ağustos ayında ABD, kara harekatları için geliştirilen taktik balistik füze sistemlerinin Almanya yerleştirileceğini söyledi. Bu füzelerin adı Dark Eagle. Almanya’ya hem hipersonik Dark Eagle hem de Tomahawk cruise (seyir) füzesi vereceklerini söylediler ve yer yerinden oynadı. Putin o günlerde ‘Bu gerçekleşirse o zaman biz de karşılığını veririz’ dedi. 2019’da ABD, INF Anlaşması’ndan Çin’e karşı orta menzilli balistik füzeleri geliştirebilmek için tek taraflı çekilmişti. Fakat bu şekilde kendi ayağına kurşunu sıkmış oldu. Bugün INF olsaydı Rusya Oreşnik’i kullanamazdı. ABD silah endüstrisi şimdi çok mutlu olsa gerek. Nükleer üçgenin modernizasyonu gerçekleşecek. Denizaltıların, füzelerin ve uçakların modernizasyonu yapılacak. 1950’den 2000’lerin başına kadar ABD, nükleer silahlanma için 5 trilyon dolar harcadı. Şimdi kesenin ağzını yine açıyorlar. Hava savunması önem kazandı. Bu füzeler MIRV denilen yani çoklu, bağımsız şekilde hedeflenen, tekrar giriş yapan harp başlıkları. Bu başlıklardan füzede altı tane var ama onların içinde de onlarca patlayıcı olabiliyor. Hızı da en az 10 Mach. Hava savunma sistemleri çaresiz kalıyor.
Rusya’nın genelde kullandığı Cruise füzeler, taktik balistik füzeler ve diğer füzelere karşı bir savunma sistemi vardı. Balistik füzeler karşısında Romanya ve Polonya’daki SM-3 bataryaları mevcut. Ancak Oreşnik karşısında hepsinin yetersiz olduğu görüldü. Şimdi ABD, NATO ve müttefiklerinden İsrail’in Demir Kubbe tarzı füze kalkanı sistemleri için muazzam bir talep artışı olacak. Rusya’nın böyle bir sorunu yok onların S-300’leri, S-400’leri var. Türkiye’yi S-400 aldığı için eleştirenler, S-400’ün önemini Oreşnik füzesi görüntülerini izleyince anlamıştır. Adeta damı olmayan evde yaşıyorduk. Türkiye uzun yıllar Kore Savaşı sonrası verilen Nike ve Hawk füzeleriyle korunuyordu. Olacak iş değildi. Türkiye de artık aklını başına alır. Bizim de Çelik Kubbe diye bir projemiz var. İnşallah milli hava savunma sistemlerinin üretimi hızlandırılır.”
‘Büyük çaplı konvansiyonel bir saldırı Rusya’nın ülkesel bütünlüğüne zarar verecek olsa, nükleer karşılık verilebileceği vurgulandı’
“2008’de Gürcistan’ı ve Osetya müdahalesini hatırlayın. Ruslar, 8 Ağustos 2008’de bölgeye SS21 füzesi getirdi. Yani ‘Gerekirse taktik nükleer silah kullanmaya hazırım’ mesajı verdiler. Amerikalılar çok hızlı geri çekildi. Biz o dönem Montrö’yü yürürlüğe koyup savaş gemilerinin geçişine izin vermemiştik. Rusya o dönem nükleer doktrini gözden geçirip bir madde koydu. ‘Bize, nükleer olmasa da nükleer bir ülkenin müttefiki dahi konvansiyonel silahla saldırdığında, milli bütünlüğümüz tehdit altına girerse, nükleer silah kullanırız’ dediler. Burada kastedilen NATO. Örneğin Romanya saldırsa vekil olarak Rusya nükleer silah kullanabileceğini belirtmiş oldu. 24 Eylül’deki gelişmeden sonra doktrine Beyaz Rusya’yı eklediler. Eski nükleer doktrinde ‘Varoluşsal tehdit’ (very existence) söz konusuydu. Yani Rusya’nın varlığını yok edecek bir tehdit olursa, nükleer ittifaktaki ülkelerin konvansiyonel saldırısına dahi nükleer cevap verebileceğini söylemişlerdi. Şimdi nükleer eşiği bayağı aşağı çektiler. 19 Kasım’daki değişiklikte ne dediler? ‘Varoluşsal kısmını çıkardılar. Yani büyük çaplı konvansiyonel bir saldırı Rusya’nın ülkesel bütünlüğüne zarar verecek olursa, nükleer karşılık verilebileceği vurgulandı.
Bir de Rusya, 20 Kasım’daki Oreşnik saldırısında Washington’u arayarak nükleer saldırı olmadığının mesajını verdi. Tabi bu tip hamlelerden şöyle bir sonuç çıkarabiliriz. Putin muhtemelen nükleer silah hiçbir zaman kullanmayacaktır. Fakat ne zaman nükleer retorikte bulunsa arkasından yeni bir Batı hamlesi geliyor. Acaba bu nükleer söylemleri zayıflık olarak mı görüyorlar? Mesela 20 Kasım’da Oreşnik atışından sonra İngiltere ve Fransa, uzun menzilli füzeler için onay vereceğini söyledi. Böyle bir düşünce içerisine girmiş olabilirler. Rusya’nın erişebileceği eşiğin testini yapıyor olabilirler. Rusya’nın karşı hamlesinde ateş gücü çok azaltılmış nükleer başlıklı bir füze atabileceğinden dahi bahseden Amerikalı çılgınlar var. Ben Rusya’nın böyle bir hata yapacağını sanmıyorum. Tabii 20 Ocak’ta Trump’ın koltuğa oturmasına çok az süre kaldı.
Neoconlar burada ABD’ye de baskı yapıyor olabilir. Ancak ne olursa olsun ABD’nin böyle tırmandırma merdiveninin en üst basamaklarına ansızın fırlayacak gerilimlere tahammülü yok. Şu 60 gün, Amerika’nın en zayıf olduğu an. ABD bugün topyekûn savaşa girse kamuoyunda onu kim destekleyecek? Kim sorumlu olacak? Biden seçimi kaybetmiş. Yani Amerikalılar kontrollü bir kumar oynuyor. Neoconlar da Trump’ı ikna etmeye çalışıyor. Tabii buna Ukrayna’nın dayanma gücü ne olur bilemeyiz. Cephede her gün kaybediyorlar. Romanya’daki seçim sonuçları dahi Ukrayna için büyük bir moral bozukluğu. Seçimden öncesine kadar Romanya ve Polonya, Ukrayna’nın en büyük müttefikleriydi. Calin Georgescu seçimi kazandı. Ne diyor? ‘Bu bizim savaşımız değil’ diyor. SM-3 bataryalarının, Romanya’nın milli çıkarına uygun olmadığını belirtiyor. Bunlar çok ciddi gelişmeler. Romanya seçim sonuçları, Oreşnik füzesi kadar önemli. Romanya’nın rotasını değiştirmesi, Ukrayna’daki savaşın seyrini değiştirir.”