‘Trump koltuğa oturmadan önce Ukrayna’da bir provokasyon deneniyor gibi’
‘Tahminimce Ukrayna’da Rusya’nın istediklerinin çoğu verilerek bir barış imzalanacak’
“Donald Trump’ı ilk döneminde açıktan ‘Rus ajanı, Putin’in adamı’ diye ilan etmişlerdi. Trump’ın Putin ile arasının iyi olduğunu, Rusya ile gizlice çalıştıklarını söylemişlerdi. İngiliz istihbaratçılarının da karıştığı yalanlar ve ‘Russiagate’ denilen yayınlar yapıldı. Şimdi bunun devamını görüyoruz. ABD’de müesses nizamın desteklediği isimler Demokrat Parti’deki Biden, Harris gibi kolayca yönetilebilen insanlardı. Şimdi Trump tam tersi bir isim değil tabii. Kendisinin kabinesinde de Marco Rubio gibi neocon veya siyonist-evanjelist isimler var. İsrail kabinesi gibi bir kabine kuruluyor. Ama bu İsrail kabinesi, Pentagon’un temsil ettiği neoconların tam bir izdüşümü mü yoksa farklılık var mı onu zamanla göreceğiz. Trump’ın seçildiği gece söylediği ilk şey barış getirmek oldu. Fakat sonrasında son derece şahin bir kabine kurdu. Bunlar da ağırlıklı olarak Çin ve İran düşmanı. İsrail’i koruması altına alacak, ABD’nin rakibi olarak gördüğü Çin’e karşı duracak bir kabine olarak değerlendiriyorum. Ama Rusya ile sanki bir barış süreci başlatılacak gibi bir izlenim var. Ukrayna savaşı bitirilecek.
Tahminimce Rusya’nın istediklerinin çoğu verilerek bir barış imzalanacak fakat sonrasında Asya-Pasifik’e ve Çin’e dönüş olacak. Tabii bu yol üstünde de İsrail’in istedikleri yapılacak gibi geliyor bana. Tabii bu yorumlar spekülatif fakat Trump İsrail ile arası çok iyi olsa da İran ile de bir müzakere süreci başlatarak istikrar da kurabilir kendince. Ama Tulsi Gabbard gibi bir ismin istihbarat şefi olarak atanması çok önemli. Çünkü gerçekten de Tulsi Gabbard, Demokratlar’dan ayrıldı ve o dönem ‘hain, ajan, terörist’ damgalarını yedi. Şimdi düşünün: Tüm CIA ve diğer istihbarat ajanslarının üstüne gelecek. Trump ile her gün birebir görüşecek. Trump’ı etkileyen bir isim olacak. Tulsi Gabbard’ın Irak savaşına katılmasına rağmen işgale karşı çıktığını, Ukrayna’da ABD’nin ve Avrupa’nın sorumluluğu olduğunu söylediğini, Ukrayna’daki biyolojik laboratuvarları açıkladığını biliyoruz. Kamuoyunda sempatisi var. Victoria Nuland bu biyolojik laboratuvarlardan çok güzel bir şeymiş gibi bahsetmişti mesela.”
‘Trump kabinesinde İsrail’e karşı çıkan isim göremiyoruz’
‘Acaba İran, Trump döneminde pazarlık masasına oturup uzlaşmaya varır mı?’
“Fransız gazeteci Thierry Meyssan’ın yazılarını takip ederim. Birkaç yazısında, İran’ın bir tavır değişikliğine gittiğini iddia etti. İran’ın direniş eksenine desteğini kesmeye başladığını, tırmandırma sürecinden çark ederek diyalog yollarını açmaya çalıştığını öne sürdü. Hatta ‘İran, Hasan Nasrallah’ın konumunu İsrail’e bildirdi’ bile dedi. Böyle aşırı olarak tabir edilebilecek iddialarda da bulundu. Fakat iddialarının bir kısmını doğrulayan belirtiler var. İran’ın Cumhurbaşkanı, reformist Pezeşkiyan. Onun halı tüccarı dışişleri bakanı Arakçi. Bunlar pazarlıkçı ve müzakereci isimler. Açıklamalarında da sürekli barış istediklerini, nükleer güç olmaya niyetleri olmadığını vurguluyorlar. Hamaney cephesini bilemeyiz tabii. Mesela önceki gün bu iddiaları yalanlarcasına Hamaney’in danışmanı Ali Laricani, Beyrut’a gitti. Kendisi eski nükleer pazarlıkçı aynı zamanda. Tabii bölgede böyle bir iddia dolanıyor hala. Acaba İran, Trump döneminde pazarlık masasına oturup uzlaşmaya varır mı? Hizbullah’ı, Hamas’ı ve diğer direniş örgütlerini kendi başına bırakır mı? Böyle bir soru işareti var. Bunu göreceğiz. İran’ın 5 Kasım’a kadar saldıracakları yönünde bir beklenti vardı. İsrail’e cevap olacaktı. O saldırı gelemedi ve şu anda beklenmiyor. Olursa da sürpriz olur. Trump döneminde ABD hem İsrail’e çok fazla sahip çıkıp, hem de yeni bir İbrahim Anlaşmaları ortamı yaratmak için bölge ülkeleriyle temasa geçebilir.”
‘İsrail’in çıkarları içerisinde, Türkiye sınırları içerisinde kukla Kürdistan kurulması var’
‘Trump ekibi Rusya’yı yanına çekip Çin’i yalnızlaştırmak istiyor’
“Ben bir Avrupa vatandaşı olsam, Trump seçilince sevinirdim. Biden dönemi Avrupa’ya çok büyük bir fatura çıkarıldı. Şu anda Avrupa’nın Çin veya Rusya ile ticareti azaldı ve tamamen ABD’ye bağımlı hale geldiler. NATO üzerinden korkunç bir militerleşme ve savaş tehdidi yaşamaya başladılar. Koskoca Almanya’da Volkswagen, 10 fabrikasından üçünü kapattı. Birçok sanayi tesisi kapanıyor. Ekonomik krizler başladı. Son olarak Olaf Scholz’un Putin’i araması doğrudan Trump ile ilgili. Bunlar çok da panik içerisinde değil bence. Seviniyor bile olabilirler. Trump, NATO’yu fazla desteklemeden veya Avrupa ile çok fazla içli-dışlı olmadan Rusya ile arayı düzeltip, Çin’i yalnızlaştırmak. Buna ‘Tersine Nixon teorisi’ diyorlar. Nixon, zamanında Çin’i yanına çekip SSCB’yi yalnız bırakmıştı. Şimdi Trump ekibi de Rusya’yı yanına çekip Çin’i yalnızlaştırmak istiyor zira Rusya ve Çin bir olunca, ABD’nin onları yenmesi mümkün değil. Avrupa üzerinden böyle bir Rusya açılımı yapılırsa, Almanya da fayda sağlayacak. Scholz-Putin görüşmesinde muhtemelen şu anda açık olan ikinci boru hattı ve gaz sevkiyatı konuşuldu. Avrupa’nın Rusya ile ticaretten çok çıkarı, düşmanlıktan çok zararı var.
Avrupalılar bu Demokratlar dönemindeki neocon siyasetin işgalinden kurtulabilecek. Bu partilere ‘aşırı sağ’ deniliyor ama aslında ulusalcı, ülkesinin çıkarını düşünen politikacılar. Popülist politikacılar. Almanya’da iktidar değişecek galiba. Fransa’da değişebilir. Trump döneminde başka Avrupa ülkelerinde de iktidarlar değişebilir. Trump asıl Rusya ve Çin’in arasını açmak isteyecek. Arktik denklemi de önemli. Orada yeni bir ticaret rotası açıldı, Rusya ve Çin bunu kullanıyor. Tabii Rusya ve Çin bu tür hamleleri yemez ama bu hamlelerden faydalanabilirler. ABD bunu otuz kere konuşmuştur. Kissinger da zamanında söyledi. Bu iki devleti birbirinden ayırmak gerektiğini değilse yenemeyeceklerini söylediler. İlla yenmeleri gerektiğine inanıyorlar.
Trump burada geçiş süreci de olabilir. Daha ulusalcı, içine dönük bir ekonomi üzerinden yürüyebilir ABD. Çin’e saldırma şansı yok zaten Amerika’nın. Saldırırsa yeniliyorlar savaş senaryolarında. Ancak bölge ülkelerini toplayıp, Ukrayna gibi Çin’in önüne atıp büyük savaş çıkarmaları gerekiyor. Ama bence dünya bu tür hikayelere tok artık. Çin ve Rusya buna aldanmayacaktır. Kuşak ve Yol ve BRICS gibi oluşumlarla yeni bir düzen arayışı var. Trump, bunu tersine çevirecek kapasitede değil bana kalırsa. ABD’nin kapasitesi de belli. Amerika’nın gücü büyük oranda finansa, dolara, petrole, altına ve finans kuruluşlarına kurduğu hakimiyete dayanıyor.
Şimdi Amerikan ekonomisi zayıfladı ve 36 trilyon dolar borca ulaştı. Bu da 20-30 yıl içinde farklı bir model ortaya çıkartacak. İlk önce ekonomi ardından BM değişecek. Farklı bir dünyaya gidiyoruz. Trump en fazla Latin Amerika’da operasyon çekebilir. Arka bahçesine eğilebilir. Orada Venezüella var. Brezilya’yı biraz yanlarına çektiler zaten. Ama Çin, Afrika, Avrupa vs. daha zor. Türkiye de bundan faydalanabilir. Jacksonian denilen ABD’nin içe dönme ekonomik doktrinini bizim de kullanmamız lazım. Diplomatik olarak daha bağımsız bir ülke olmak açısından biz de Avrupalılar da bunu faydasına kullanabilir.”