GÖRÜŞ

Hipertansiyondan, obeziteye hazır sosların sık tüketiminin riskleri: Uzmanı içerdiği tuz miktarına karşı uyarıyor

Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte soslar, pratik kullanıma uygun şekilde paketlenip hazır biçimde satılmaya başladı ve kitlelerin kullanımına açıldı. Hazır soslarda kullanılan katkı maddeleri ve koruyucu maddeler ise birçok soruna davetiye çıkardı. Peki hazır sosların sık tüketimi hangi sorunlara neden oluyor? Sputnik’in özel haberinde.
Sitede oku
Soslar, yemeklere tat katmak niyetiyle çeşitli yemek türleriyle uyumlu olacak şekilde ve çeşitlerde hazırlanabilir. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte soslar, pratik kullanıma uygun şekilde paketlenip hazır biçimde satılmaya başladı. Böylece yemek yaparken zaman kazanmak isteyenler için ideal bir çözüm sundu. Ancak hazır sosların raf ömrünün uzaması ve daha lezzetli hale gelmesi için kullanılan katkı maddeleri, koruyucu maddeleri aşırı şeker, yağ ve tuz içeriyor. Peki hazır sosların sık tüketimi hangi sorunlara neden oluyor? Hazır sosların zararları neler? Hangi alternatif seçeneklere yönelebiliriz? Gıda etiketlerini okumak neden önemli? Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dyt. Şeniz Ilgaz, Sputnik’e özel anlattı.

‘Ülkemizde günlük tuz alımı önerilen değerin 2 katından fazla’

Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dyt. Şeniz Ilgaz, hazır sosların birçok kronik hastalığın temelinde yer aldığını belirtirken aşırı tüketiminin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle sıraladı:
“Hazır soslar (soya ve salata sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu vb.) öncelikle yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle sınırlı tüketilmelidir. Aşırı tuz tüketimi değiştirilebilir bir sağlıksız beslenme uygulamasıdır ve birçok bulaşıcı olmayan kronik hastalığın temelinde yer almaktadır. Yüksek kan basıncı ülkemizde ölümlerin ve hastalık yükünün en önemli nedeni olan kalp hastalıklarının önde gelen risk faktörüdür. Ayrıca aşırı tuz tüketiminin mide kanseri, osteoporoz, böbrek hastalıklarının gelişimiyle de yakından ilişkili olduğu belirtilmektedir. Son yıllarda ülkemizde besinlerin tuz içeriğinin azaltılması ile ilgili olumlu çalışmalar da mevcuttur. Peynir, ekmek, zeytin, salça, kırmızı pul biber ve işlenmiş et ürünleri (kavurma, pastırma vb.) gibi besinlerin tuz içeriğinde azalmaya ilişkin yasal düzenlemeler yapılmıştır.”

“Ülkemizde yapılan çalışmalarda tuz tüketimimizin Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği değerin üzerinde (<5 g tuz/2000 mg sodyum) olduğu gösterilmiştir. Yetişkinler arasında günlük tuz alımı önerilen değerin 2 katından fazladır. Yapılan çalışmalarda günde 5 g’dan daha az tuz alımının inme riskini yüzde 23, kalp damar hastalıkları genel hızını yüzde 17 azalttığı ifade edilmektedir.”

‘Aşırı tuz kullanımı yüksek kan basıncına neden olur ki yüksek kan basıncı dünyadaki tüm ölümlerin yüzde 13’ünden sorumludur’

Ilgaz, aşırı tuz kullanımın uzun vadede kalp sağlığına etkileri şöyle anlattı:
Yüksek kan basıncı (hipertansiyon), kalp-damar hastalıklarının en önemli risk faktörüdür. Yüksek kan basıncı dünyadaki tüm ölümlerin yüzde 13’ünden sorumludur. Kan basıncı seviyesinin en önemli belirleyicisi, diyetle alınan sodyum yani tuz miktarıdır. Yüksek sodyum (günde 2 gramdan fazla) ya da tuz (günde 5 gramdan fazla) tüketimi; yüksek kan basıncı, artmış kalp hastalıkları ve inme riski oluşturur. Tuz tüketiminin azaltılması kan basıncının düşürülmesi ve dolayısı ile inme, kalp damar hastalıkları ve böbrek hastalıkları riskini azaltmasında en etkili yöntemlerden birisidir. Şeker ve şeker ilave edilmiş besinlerin fazla miktarda tüketimi; diyetin enerji içeriğinin artmasına, besin ögesi dengesinin bozulmasına, yetersiz posa, vitamin ve mineral alımına sonuç olarak obezite, kardiyovasküler hastalıklar, diş çürükleri, bazı kanser türleri, tip 2 diyabet, ve bazı metabolik sorunlara neden olabilmektedir.”
hazır soslar

‘Hazır sosların sık kullanımı vücut ağırlığında artışa, obezite riskine neden olur’

Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dyt. Şeniz Ilgaz, hazır sosların sık kullanımının obezite riskine neden olabileceğinin altını çizerken tüketicilerin yönelebileceği alternatif seçenekleri şöyle sıraladı:
“Yüksek miktarda tuz ve yağ içeren besinlerin aşırı tüketimi vücut ağırlığında artışa obezite riskine neden olur. Bu nedenle; Satın alınan ambalajlı tüketime sunulan gıdalarda etiket bilgisi okunarak benzer gıdalarda tuz, şeker, yağ içeriği daha düşük olanlar tercih edilmelidir. Yemekleri lezzetlendirmek için doğal lezzet artırıcılar (soğan, sarımsak, nane, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) tercih edilmelidir.”

‘Gıda etiketlerini iyi okumak lazım’

Ilgaz, gıda etiketlerinin satın aldığımız ve tükettiğimiz ürünlerin “kimlik kartları” olduğunu ve onları iyi okumak gerektiğini kaydetti:
“Gıda etiketleri, satın aldığımız ve tükettiğimiz gıdaların “kimlik kartları” dır. Tüketicilerin satın alma sırasında etiket bilgisini okuması bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Besin sanayisinde kullanılan; monosodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat ve benzeri tüm sodyumlu bileşikler eklendikleri besinin sodyum içeriğini artırmaktadır. Besin etiketinde bu bileşiklerin yer aldığı besinlerin tüketiminin azaltılması günlük vücuda alınan toplam sodyum miktarının düşmesine katkı sağlayacaktır.
“Türkiye’ nin de içinde bulunduğu birçok ülkenin beslenme rehberleri ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşların önerileri doymuş ve trans yağlar, şeker ve tuz içeriği yüksek besinlerin alımını sınırlamanın önemine dikkat çekmektedir. Enerjisi yoğun, doymuş ve trans yağlar, şeker ve tuz içeriği yüksek besinlerin tüketimini azaltmak ve beslenme kalitesinin iyileştirilmesi temel beslenme hedefidir. Beslenme rehberlerinde; sebzeler, meyveler, tam tahıllar, yağsız etler ve az yağlı süt ürünleri vb. besleyici değeri yüksek besinlerin alınması (tuz, ilave şekerler ve doymuş yağ) vb. riskli besinlerin tüketiminin sınırlanması önerilmektedir.”
TÜRKİYE
Resmi Gazete'de yayımlandı: 'Nar ekşisi' görünümlü soslar artık yasak
Yorum yaz