‘Anayasa Mahkemesi’nin kararı sonrası koalisyon, mali imkanlardan mahrum kaldı’
“Eylül ayındaki yayınımızda, Almanya’daki üç eyalette yapılan yerel seçimlerde aşırı sağ partinin yükselişini konuşmuştuk. O gün, Almanya’da hükümet ortağı siyasi partiler için işlerin iyi gitmediğini söylemiştim. Yaşanan gelişmelerle birlikte hükümetin akıbetini daha rahat anlayabilmiştik. Bu sürece gelinirken, Almanya’nın içindeki aşırı sağ partinin başarısı, hükümetin dış politikadaki başarısızlığı, Ukrayna’nın savaşı kazanamayacağını bildikleri halde Trans-Atlantik yanlısı politikaları, ülke içerisinde göç-mülteci sorunları, ekonomik sorunlar, bu gelişmelere karşı hükümet partilerinin politik reçetelerinin yetersiz kalması ve koalisyon ortağı partilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklarının kamuoyuna yansıması; halk nezdinde büyük bir kayba sebebiyet verdi. Bu durum sonucunda çarşamba günkü gelişme kaçınılmaz oldu. Bundan üç yıl önce koalisyon ortakları, büyük bir heyecanla göreve başlamıştı. Bir tarafta yeşiller, bir tarafta sol liberaller, diğer tarafta sosyal demokratlar vardı. Reçeteleri farklı olan üç siyasi parti yan yana geldi.
Fakat aralarındaki uyum, geçen yıl Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara kadar sürebildi. Kasım 2023’te Federal Anayasa Mahkemesi, hükümete ‘durun’ dedi. Hazırlanan bütçenin, borç kanunu ile çeliştiğini ve anayasaya kısmen aykırı olduğunu söyledi. Neticede bütçenin onaylanamayacağı belirtildi. Alman Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı sonrası Hür Demokratlar, Yeşiller ve Sosyal Demokratlar koalisyonu, politik icraatlar için planladıkları mali koşullardan mahrum kaldı. Federal bütçenin dışında kullanılan miktarın, anayasaya aykırı olduğu kararı verildi. Karar, 65 milyar euroluk bir kaynakla ilgili bir karardı. Merkel döneminde Alman Federal Meclisi, korona döneminde salgınla mücadele amacıyla dönemin hükümetine kredi kullanma yetkisi vermişti. Ancak söz konusu kredinin tamamı kullanılmamıştı. Bu üçlü koalisyon Eylül 2021’de iktidara geldi. 65 milyar euroluk unsuru, politikalarının finansmanında harcamaya karar verdiler. Bunu koalisyon protokolüne de işlediler. Ancak Federal Anayasa Mahkemesi, bunu Alman anayasasına aykırı buldu. O noktada kriz başladı.”
‘Bütçe onaylanmayınca, birbirine benzemeyen üç partinin kurduğu koalisyon tökezledi’
“Liberalizmin Alman siyasetindeki temsilcisi Hür Demokratlar, sürekli olarak yurttaşın bireysel sorumluluğunu savundu. Bunun korunması gerektiğini ve devletin sadece çok özel durumlarda müdahil olması tezini savundu. Geçmişten günümüze durum budur. Mali konularda da düşünce yapıları bu şekildedir. Fakat unutmayalım ki bu durum, Almanya’nın mevcut sosyal hukuk devleti yapısına da aykırıdır. Almanya, sosyal devletin hukukunu çok güçlü işleyen ender devletlerden bir tanesidir. Kıta Avrupası’nda da sosyal devlet açısından çok güçlüdür. Bu çerçevede bunu savunan Hür Demokratlar’dan sonra, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller tam tersi devletin güçlülüğünü, sosyal politikaları ve iklim politikalarını savundu. Bunların hayata geçirilmesi için 65 milyar euroluk kaynağı kullanmak istediler. İşler istedikleri gibi gitmedi. Bu günlere bir günde gelinmedi tabii. Marka değeri olan, kurumsallaşmış bir demokrasi Almanya. 2021 ile 2023 arasında hükümet ortağı partilerin farklı siyasi politikaları olmasına rağmen, korona döneminde kredilerden kalan bütçe haricinde 65 milyar euroluk bir bütçe oluşturdular. Bu bütçe, üç partinin arasındaki temel ideolojik farklılıkların aşılması için de çok önemli bir adımdı. Hükümetin mali temeli de bu şekilde oluştu. Bu sayede Yeşiller, Sosyal Demokratlar ve Hür Demokratlar, seçim zamanı verdikleri vaatleri hayata geçirecekti.
Fakat bu mümkün olmadı. Federal Anayasa Mahkemesi devreye girdi ve bütçenin onaylanamayacağını ve kullanılamayacağını söyledi. İşte birbirine benzemeyen hükümet ortaklarının ilk tökezlemesi buydu. Uluslararası camiada pek konuşulmadı. Koalisyon kurulurken dile getirilen, kamuoyuna gerçek çözümler sunacağını vadeden bu partiler, daha üçüncü yıl dolmadan ve vaatler hayata geçemeden büyük bir talihsizlik yaşadılar. Koalisyon hükümeti, krize dönüşecek noktaya geldi. Bu hükümetin en büyük talihsizliklerinden birisi de uluslararası çerçevede hiç bu kadar sorunlarla mücadele etmek zorunda kalan bir koalisyon hükümetinin görülmemiş olsaydı. Korona pandemisi oldu.
Rusya-Ukrayna Savaşı başladı. Sonrasında doğalgaz ve petrol tedarikinde krize girildi. Son olarak da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya, en büyük enflasyonu yaşadı. Yüzde 13 çekirdek enflasyon, yüzde 40 enerji enflasyonu yaşandı. Evet, iki senelik bir mücadele ile enflasyon düşürüldü fakat bugün gelinen noktada hükümetin bu gelişmeler ışığında uzlaşamayacağını söyleyebilirim. Başbakan Scholz, çarşamba günü yaptığı basın toplantısında çok sert konuştu. Hür Demokratlar’ın lideri de olan Maliye bakanı Christian Lindner’i görevden aldı. Üç bakanlığı var Hür Demokratlar’ın. Ulaştırma Bakanı görevde kaldı. Hükümet mevcut olarak görevine devam ediyor.”