ANKARA FARKI

Dış Politika Yazarı Akfırat: ABD seçimleri sonrası uygun ortam oluştu, Türkiye Suriye ile barış gündemini öne almalı

Dış Politika Yazarı Fikret Akfırat, ABD seçim sonuçlarını değerlendirirken Türkiye ile ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarının taban tabana zıt olduğunu kaydetti. Akfırat buna karşın, Trump’ın seçilmesiyle ABD’nin Suriye siyasetini değiştirebileceğini, uygun ortam oluşmasıyla Türkiye’nin Suriye ile barış gündemini öne alması gerektiğini söyledi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programının konuğu Aydınlık Gazetesi Dış Politika Yazarı Fikret Akfırat oldu. ABD seçim sonuçlarını ve bunun Türkiye-ABD ilişkilerine yansımasını değerlendiren Akfırat, şu mesajları verdi:

‘ABD bir terör devleti oluşturarak tepesine PKK’yı yerleştirmek istiyor’

“Türkiye ile Amerika arasında ulusal güvenlik çıkarları taban tabana zıtlık içeriyor. Bu Trump yönetiminde de olsa Biden yönetiminde de olsa böyle bir durum söz konusu. Amerika Birleşik Devletleri Suriye’de Irak’ın Kuzeyinden Akdeniz’e uzanan bir koridorda bir terör devleti oluşturmak ve bunun tepesine PKK’yı yerleştirmek istiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin stratejik hedeflerinden bir tanesi. Türkiye bunu kabul etmez. Hal böyleyken Türkiye’nin yeniden Amerika’ya yaklaşması şeklinde bir yönelime girilse dahi Türkiye’nin dinamiklerinin buna izin vermeyeceği açık. Bunu yapan siyasal iktidar iktidarda kalamaz.”

‘ABD’de neokonlar kaybetti’

“Önceki dönemlerde Neokon yani yeni muhafazakar adı verilen ekip önemli ölçüde güç kaybetmişti. Fakat Biden yönetiminde kilit noktaları ele geçirdiler. Bu seçimde neokonlar kaybetti diyebiliriz. Çünkü Harris tamamen onların yetiştirdiği, onların öne sürdüğü bir siyasi kişilikti. Aslında demokratlar Trump’ın karşısına Biden döneminin yüklerini taşımayan, daha farklı bir adayla çıkabilirlerdi. Ama neokonların gücü ona yetmedi.”

‘İki program yarıştı’

“Trump, Haris programları arasındaki tartışma Amerikan hâkim sınıfları içindeki bir tartışmaya denk düşüyor. Trump ‘savaşları durduracağım’ dedi. Dünya genelinde de bir beklenti oluşturdu. Trump’ın savunduğu esas programın özü ‘Amerika dünya çapında jandarmalık diye tarif edebileceğimiz görevi bırakmalı. Çünkü Bu faaliyet Amerika Birleşik Devletleri’ni içeriden çökertiyor. Bu nedenle biz esas tehdit olan Çin tehlikesine karşı odaklanmalıyız. Bunun için de önce Amerika’nın içinde düzenlemeler yapmalıyız’ şeklinde bir görüş. Bunu izolasyonculuk diye niteliyor siyaset bilimciler. Bunun karşısında ise Biden-Harris ekibinin çizgisi ise küreselleşmecilik. Yani demokrasi ihracı diye tırnak içinde ifade edebileceğimiz ve vekiller vasıtasıyla sürdürülen savaşların daha da yaygınlaşması şeklinde bir program. İki program arasında böyle bir tartışma var. Bu Amerikan hâkim sınıfları içerisinde 2000 yılından beri şiddetlenen bir tartışma. Başkanlık seçimlerinde asıl tartışma konusu bu bağlamda değerlendirilmeli.”

‘Trump daha gerçekçi bir politikaya yönelebilir’

“Trump pragmatik ve gerçekçi bir siyasi profil çiziyor. Dünya gerçeklerine göre bir politika izlemesini bekleyebiliriz. Dünya çapında çok kutupluluğun gelişmesi Rusya ve Çin öncülüğünde gelişen dünya ülkelerinin geliştirdiği bir inisiyatifin büyümesi Trump’ı iktidar koltuğuna getiren sürecin başlangıcı aslında.”

‘İç çatışma şiddetlenebilir’

“Neokonlar direnç gösterecektir. Trump’ın önceki başkanlık döneminde benzer şeyleri yaşadık. İç çatışma şiddetlenebilir. Suikastler olabilir, başka gelişmeler olabilir, bu iki kanat arasında bir takım karşılıklı atakların yaşanabileceği bir durum ortaya çıkmış durumda. Bu, dünya için hayırlıdır. Amerika kendi içindeki kavgalarla uğraşınca dünya kendine bir fırsat bulabilecek.”

‘İlk 1 yıl önemli’

Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’nde ve senatoda çoğunluğu elde etmesi, biraz daha fazla istediklerini yapma imkânını sağlayabilir Trump’a. Burada bir noktanın altını çizmek istiyorum; Evet Trump seçildi, farklı bir programla seçildi. Doğru. Fakat bütünüyle bıçakla kesilmiş gibi önceki siyasetlerinin ortadan kalkacağını beklememek lazım. Trump’ın da önceki dönemden kalan siyasetlerin bir kısmını da uygulamak zorunda kalacağı bir durum söz konusu. Trump’ın 20 Ocak’tan sonraki özellikle ilk 1 yıllık performansı önem taşıyor.”

‘Türkiye, Suriye ile barış gündemini öne almalı’

“Suriye özel temsilcisini değiştirmese dahi Suriye siyasetini değiştireceği kanısındayım. Çünkü daha Trump seçilmeden önce Amerikan düşünce kuruluşlarının yayın organlarında yapılan bir tartışma var; Suriye’den çekilmek dışında Amerika’nın bir seçeneği kalmamış durumda. Amerikan hakim sisteminin Suriye’den çekilme konusunda bir irade birliği içinde olduğu görülüyor. Burada PKK-YPG yıllardır desteklendi. Orada bizim deyimimizle ikinci İsrail devletinin altyapısı oluşturulması çabasından pat diye vazgeçecek mi Trump ‘pat’ diye vazgeçmek istemese bile şartlar onu ona zorlayabilir. Dolayısıyla Türkiye’nin burada Suriye konusunda hamle üstünlüğü sağlayabileceği koşullar ortaya çıkmış durumda. Türkiye’nin Suriye ile görüşme gündemini yeniden öne alması ihtiyacı var. Çünkü Türkiye-Suriye barışı evet, Amerika’nın önceki politikasına uygun değil fakat Trump’ın buna ikna edilebileceği bir zemin oluşmuş durumda gibi gözüküyor.”

‘Mevcut ABD yönetimi Trump’ın kucağına ‘bomba’ bırakabilir’

“Burada iki buçuk aya yakın bir süre var. 20 Ocak’ta yeni başkan görevi devralacak. ‘O zamana kadar İsrail’den yeni bir hamle gelir mi, İsrail İran’a yönelik bir operasyon yapar mı?’ gibi tartışmalar yapılıyor. Mevcut ABD yönetimi koltuğa oturana kadar Trump’ın kucağına bomba bırakabilir. İhtimal olarak bunu da görmemiz lazım.”

‘Trump daha büyük çatışma ihtimalini azalttı’

Ukrayna’nın arkasında Amerika Birleşik Devletleri var. Orada savaşı bile Amerikalı, İngiliz komutanlar yönetiyor. Ama dünya çapında karşılıklı nükleer füzelerin atıldığı bir savaş olasılığı bence gerçekçi değil. Trump’ın seçilmesiyle de bu olasılığın arttığını değil, azaldığını söyleyebilirim. Ama her zaman çılgınlık peşinde olan kuvvetlerin hamle yapması da mümkün. Amerika’yı burada gelişen dünya ülkelerinin kararlılığı caydırır özetle.”

Yorum yaz