ANKARA FARKI

SES Partisi Genel Başkanı Bilgen: Ortadoğu’da Türkler ile Kürtleri çatıştıracak bir oyun var

SES Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen Ortadoğu’da Türkler ile Kürtleri çatıştırmak üzerine kurulu bir denklemin kurulduğunu söyledi. Bilgen, “Bu süreci dikkatli yönetebilenler Ortadoğu halkları lehine büyük bir kazanımla çıkabilirler. Maceracı yaklaşımlar ise bizi mevcut durumumuzu bile arayacağımız bir yere sürükleyebilir” dedi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına SES Partisi Genel Başkanı ve eski HDP milletvekili Ayhan Bilgen konuk oldu. Programda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan çağrısı’ ve DEM Partili belediyelere kayyum atanmasını değerlendiren Bilgen, şu mesajları verdi:

‘Çatışma üzerine kurulu bir denklemde hayır yoktur’

“İsrail’in güvenliğine teminat oluşturacak aktörler konusunda Körfez ülkeleri ile daha önce bir planlama yapılmıştı. 7 Ekim’den sonra bu planlama büyük bir akamete uğradı. Şimdi Netanyahu da savaşı büyütmekten başka seçeneği kalmamış bir pozisyonda, daha hızlanması gerektiğini düşünüyor. Bu noktada onu koruyacak, onunla ortaklık yapacak birilerini arıyor. Bu yöntemle belki kısa erimde bir takım sorunlarınızı çözebilirsiniz, dünyada finans ile ilgili Yahudilerin gücünü dikkate aldığınızda bu sizin elinizi rahatlatabilir. Kısa dönem nefes alabilirsiniz ama orta-uzun vadede onu savunmanın bedeli, faturası öyle parayla falan ifade edilebilecek düzeyin çok ötesine geçer. Burada çok net bir biçimde kurulan denklem eğer sizi karşı karşıya getirmek üzerine kurulmuşsa, yani Türkiye ile İran’ı çatıştırmak üzerine kurulmuşsa, Türkiye ile Kürtleri çatıştırma üzerine kurulmuşsa bu denklemde bir hayır yoktur. Kimin hangi niyetle yaptığından bağımsız olarak bize faydası olmayacağı ve bunun uygulanmasının da çok mümkün olmayacağı açıktır. Son derece karmaşık ve son derece tehlikeli bir süreç. Bu süreci dikkatli yönetebilenler Ortadoğu halkları lehine büyük bir kazanımla da çıkabilirler. Ben o anlamda çok karamsar ve umutsuz değilim. Ama dikkatsiz ve maceracı yaklaşımlar da mevcut durumumuzu bile arayacağımız bir yere bile bizi sürükleyebilir diye düşünüyorum.”

‘Halkların barışını inşa etmekle ilgili yol ayrımındayız’

“Ortadoğu’da Türklerle Kürtleri birbirleriyle çatıştıracak oyunun Kürtler tarafından da görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda ne Farsa ne Araba ne Türk’e düşman olmasının Kürt’e bir yarar getirmeyeceğini, bölgesel aktör olarak sadece İsrail’in himayesinin güvenlik açısından yetmeyeceğini, dolayısıyla da burada küresel aktörlerin vesayet savaşlarının aktörü olmak değil halkların barışını inşa etmekle ilgili bir yol ayrımı var. Ankara’daki niyet ve çaba da buna katkı sağlasın, tabii biz temennimizi söylüyoruz.”

‘ABD YPG’ye silah desteği yapıyor‘

YPG’ye Amerika’nın uzun süredir yaptığı askeri, lojistik, eğitim desteği; İsrail’in son dönemde Kürtleri kendisine partner gibi tarif etme yönünde ısrarı çok bilinçli verdiği mesajlar Kürt sosyolojisinde de Kürt siyasal aklında da bir takım sonuçlar doğuruyor. Bunu görebiliyoruz; etkinliklerde semboller, bayraklar, dil, oradan muhtemelen gelişebilecek planlama bu konuda Kürtleri de hedef haline getirebilecek, Kürtleri de aslında tam namlunun ucuna tutacak bir ihtimal görünüyor.”

‘Öcalan isminin etkisi tartışılır’

“Birisinin çağrı yapmasının tırnak içinde bir etkisi, anlamı olacaksa galiba bu konuda Öcalan’dan daha ileride bir aktör yok. Ama bunu da çok abartıp ‘O konuşacak ve sorun çözülecek’ basitliğinde ele almak doğru değil. O gücü gerçekten var mı, yok mu’yu denemeden görme ihtimali gözükmüyor.“

‘Pjak harekete geçirilmeye çalışılıyor’

“Bir değişimi de okumamız lazım. Kandil artık bir boyutuyla uyuyan Pjak, ki İran’la ilgili bir hamle olursa muhtemelen daha dinamik hareket edebilmek için bekletiliyor. İkincisi de Süleymaniye çevresinde Talabani grubuyla eklemlenmiş bir pozisyon, üçüncü ayak da Suriye. Dolayısıyla zaten uzun süredir Türkiye’de çok büyük bir silahlı güç yok, Türkiye’ye yönelik eylem yoğunluğu yok. Asıl odaklanılan yer Suriye’de kalıcı kazanımın elde edilmesi. Dolayısıyla bu etkiyi ölçeceğimiz bir yer varsa, yani Suriye’deki Kürt hareketinin YPG’nin, PYD’nin ya da onun öncülük ettiği SDG’nin ne yapacağı, Öcalan’ın çağrısına ne tepki vereceği üzerinden okuma yapmamız lazım. Bir tarafında tabii ki Amerika Birleşik Devletleri var, fonlama anlamında patron gözüküyor. Orada uzun süredir güvenlik dergilerinde YPG’yi adeta bir savaş şirketi gibi gördüğünü, bir toplumsal hareket, siyasal özne, Kürtlerin mücadelesi, talebinden çok adeta şirket olarak görülüyor. Bu Kürtler açısından ne ifade ediyor o ayrı ama Amerika açısından böyle bir bakışın olduğunu görmemiz gerekiyor.”

‘Bölgede sınır değişikliği felakete yok açar’

“Harita değişmeye başlarsa bölge ülkeleri birbirine girer, bu riskli bir şey. 1920’lerde haritaları çizenler halkları önemseyerek çizmediler sosyoloji ve siyasal sınırların çelişkisini düzeltmenin farklı bir yolu olmalı. Bir yerden haritayı değiştirmeye kalkarsanız yanındaki de üstündeki de altındaki de her tarafı tetikleyebilir. Eğer orada sürekli, yönetilebilir bir kaos tercihi yapılmışsa ki bunu dünyada isteyenlerin olduğunu biliyoruz. O zaman sahiden çok büyük bir zokayı yutmuşuz demektir, çok tehlikeli bir tuzağa düşmüşüz demektir. Kürtler de Türkiye de büyük bir felaketin içine çekiliyor demektir. Burada birbirinden ayırt ederek yaklaşmanın yolunu bulmak lazım. Kimsenin egemenlik hakkına müdahale etmeden, kimsenin haritalarının değişimi üzerine bir beklenti içerisine girmeden, herkesle iyi komşuluk ilişkisi içinde bölgesel bir gücün inşasına odaklanması lazım. Türkiye’nin, Suriye’nin, Kürtlerin yararına olan, bölgede herkesin yararına olan çok net bir şekilde bir araya gelişlerdir, çatışma değildir. Çatışmanın kimseye faydası olmadığını, ancak silah tüccarlarının işine yarayacağını herkesin görmesi gerekiyor.”

‘DEM eş genel başkanının açıklaması tehlikeli’

“Bence genel olarak bu 40 yılın sonunda Kürt siyaseti açısından geldiğimiz nokta bir net yol ayrımı ortaya koyuyor. Bunun böyle bir yere varması bence tam da kaygı duyulacak bir şekilde Kürtleri yeniden 1915 tablosu ile karşı karşıya bırakmaya götürebilir. Böyle bir risk içeriyor. Demokratik haklar demokrasi mücadelesi ile elde edilebilir, dünyanın her yerinde bunun için ağır bedeller ödenmiştir. Dolayısıyla burada haklarla ilgili talepleriniz varsa siyasetin sınırları içerisinde, demokrasinin araçlarının dışında hiçbir şeye cevaz vermeden bir yol haritası ile mücadele yürütebilirsiniz. Ancak tarif ettiğiniz şeyin karşı taraf tarafından nasıl anlaşılacağı çok belli. Anlık bir söylem miydi, duygusallık içerisinde, öfkeyle sarf edilmiş sözler miydi, yoksa çok planlı bir yol haritasının ilanı mıydı… doğrusu hendek sürecinden sonra Kürt siyasetinin çok sağduyulu, provokasyonlardan özenle kaçınarak bir siyaset dili kurması gerektiğini hep ifade etmeye çalışıyorum. Kürt siyaseti, Kürt hafızası 10 yılını bile unutmuşsa bu çok ağır travmaları beraberinde getirir. Bu çok büyük bir ferasetsizlik, basiretsizlik, öngörüsüzlüktür ve Türkiye’nin her yerindeki Kürtleri hedef haline getirir. Tabii ki kayyum uygulaması hiçbir rejim, yönetim için tercih sebebi olacak bir politika olamaz. Bir sonuçtur, çaresizliktir, çıkmazdır, kısır döngüdür, siyasetin kilitlenmişliğidir. Bu kilidi açma konusunda da Kürt siyasetinin çözüm yanlısı, silahsız bir demokrasi mücadelesini önemseyen ve bu yönde tercih yapan bir yere evrilmesi gerekiyor. Kürt siyaset yapıcılarının da eski ezberlerinden değil, bu yeni durumu dikkate alarak bir siyaste geliştirmek, sorunu çözmeye dair bir irade, sorumluluk üstlenmek anlamında hareket etmesi lazım. Sorunun kitlenmesi, çözümsüzlük sonuçta Türkiye’ye de kaybettirir, Kürt halkına da bir şey kazandırmaz diye düşünüyorum.”

Yorum yaz