Gazeteci Güçlü Özgan, 2014 Temmuz ayında hazırlanan, ‘Çözüm Süreci yasası’ olarak da bilinen ve 2018 yılında yürürlükten kaldırılan 6551 sayılı kanuna değindi. ‘Kendi ayak izlerimizi takip eder hale gelmemiz bir çözümsüzlüğü işaret ediyor’ diyen Özgan, şöyle konuştu:
“Hükümet önceki çözüm sürecinde 16 Temmuz 2014’te terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair bir kanun hazırlamıştı. O kanunun çözüm sürecine yasal dayanak getiren bir amacı vardı. Kanun, o süreçte görev yapan kamu görevlileri ya da görevlendirilen isimler için bir tür yargı zırhı sağlamak amacıyla çıkartılmıştı. Ama o kanun masalar devrildikten sonra 2018 yılında bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yürürlükten kaldırıldı. O dönemde akil insanlar heyetinde yer alan isimler kanunu muhtemel bir yargı müdahalesine karşı zırhı olarak görmüştü. ‘Hükümet yeni bir çözüm sürecinin başlamasını engellemek isteyecek, bunun önünü almak için kanun yürürlükten kaldırdı’ diye bir iddia vardı. Toplumsal ya da siyasal muhalefeti birlikte hareket etmekten alıkoymak için kaldırıldığı da iddia ediliyordu. Geriye dönük olarak kimin kimle yan yana geldiği ya da kimle telefonda görüştüğü meseleleri istendiği takdirde çok kişinin canını yakabilir. O çözüm sürecini ve yapılan açıklamaları hiç yaşamamışız gibi kendi ayak izlerimizi takip eder hale geliyor olmamız tam anlamıyla bir çözümsüzlüğü işaret ediyor. Bu endişe verici. Meseleler niyet beyanı ile ortaya çıkınca, bağlayıcı bir yapı oluşmadığı sürece istenen hedefe ulaşmanın da anlamı kalmaz. Bu süreç her türlü spekülasyona ve dış etkiye açık hale gelecektir.”