Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında! Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Cumhuriyet’in ilan edilmesi şerefine, Cumhuriyet Bayramı her yıl Türkiye'de yapılan çeşitli etkinliklerle büyük bir coşku ile kutlanırken 29 Ekim 1923'te yaşananlar bir kez daha hatırlanıyor. Takvimler 29 Ekim 1923'ü işaret ettiğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Cumhuriyet'in ilanıyla beraber inkılapların peşi sıra geleceği tarihi bir dönem açıldı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta, “Benim En büyük eserim Cumhuriyettir” dediği Cumhuriyet'e giden yol gül bahçesi değildi belki de. Evet; çakıllar değil, keskin kayalarla örülü bir yol vardı önümüzde. Fakat Türk milletinin yanında ‘O’ vardı. Mustafa Kemal tüm azim ve kararlığıyla Türk milletini en yükseğe taşımaya kararlıydı…
“Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz...” Ata’nın ağzından dökülen bu sözler bir milletin kaderini değiştirecekti…
Cumhuriyet'in ilanı, ne TBMM’de, ne de coşkulu bir toplantıda müjdelendi. Atatürk’ten bu sözü sadece 7 kişi duydu: İsmet İnönü, Kazım Özalp, Ali Fethi Okyar, Kemalettin Sami, Halit Karsıalan, Fuat Bulca ve Ruşen Eşref Ünaydın.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği Onuncu Yıl Nutku'nda, bu günü "en büyük bayram" olarak nitelendirmişti. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanıyla Türk milletinin tarihinde yeni bir devrin kapıları açıldı ve "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" sözü, devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini aldı.
Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarken “Millet Egemenliğine dayanan Tam Bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmayı” hedeflemişti. Mustafa Kemal’in yaktığı bağımsızlık ateşi, Türk milletinin verdiği büyük mücadele sayesinde bir daha hiç sönmedi.
Mustafa Kemal daha Amasya Genelgesi’nde; “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesi ile Milli Egemenliğin hayati önemini ve değeri ortaya koymuş, Türk Milleti’nin hür ve bağımsız yaşama kararlılığı dünyaya ilan edilmiştir. Bağımsızlık savaşının ve Cumhuriyetin esaslarının ve temellerinin atıldığı Sivas Kongresi’nde; “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ile Milli Mücadele başlatılmıştır. Erzurum Kongresi’nde; “Milli iradeyi etkin milli kuvvetleri hâkim kılmak esastır” kararları ile gelecekteki rejimin Cumhuriyet olacağı ortaya konulmuştur. Mustafa Kemal’in “Ben, milletin vicdanında ve geleceğinde hissettiğim büyük gelişme yeteneğini, bir milli bir sır gibi vicdanımda taşıyarak yavaş yavaş bütün bir topluma uygulatmak zorunluluğunda idim” sözü ile “Cumhuriyet” rejimi hedefine doğru yürünmüştür.
Saltanatın kaldırılması Cumhuriyet’in ilanının sinyallerini vermişti
1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile de Cumhuriyet’in ilanının sinyalleri verilmişti.
Lozan’da darbe vurulmak istenmiş, fakat Mustafa Kemal Paşa’nın görevlendirdiği İsmet Paşa tüm gayreti ve kararlılığıyla Türkiye’nin tam bağımsızlığını savunmuştu. Türkiye, Lozan Barış Antlaşması’nda dünyadaki yerinin hukuksal olarak tescili, uluslararası düzeyde tanınma, tam bağımsızlığının elde edilmesi ve sınırlarının resmen belirlenmesi ile adeta 2. Kurtuluş Savaşı’nı kazanmıştı.
İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanmasından 2 ay sonra 13 Ekim 1923’te Ankara, Türkiye’nin hükümet merkezi oldu. Artık mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu.
O güne kadar devlet başkanlığı görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından yürütüldü. Diğer taraftan bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması’nın onayı için Türkiye’deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu.
Bu sırada, 27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve Meclis'in güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna acil bir çözüm gerektirdi.
'Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir'
28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşları için Latife Hanım'a bir sofra hazırlattı. İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta şöyle anlattı:
"Yemek sırasında 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.”
Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir" hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra Cumhuriyet'in ilanı kabul edildi.
Türkiye’nin kaderinin değiştiği o gece için İsmet İnönü; “Misafirleri uğurladıktan sonra Atatürk benim kalmamı söyledi. Evvela kanun metnini görüştük. Her madde üzerinde eski ve yeni arasında bir mukayese yapılıyordu. Atatürk neticeyi dikte ettiriyordu. Ben yazıyordum. Böylece çerçeve tamamlandıktan sonra yeniden okudum, dikkatle dinledi, düşündü, “Hazırlık tamam dedi”. Ayrılmak üzere izin verdi, odama çekildim. Ertesi sabah metni tekrar bir gözden geçirdik ve beraberce meclise gittik”.
Millî Mücadele’nin 2 kahramanı ülkenin rejim değişikliği için yola çıkmıştı.
Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyet'in ilanı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de artık devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini buldu.
Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal Paşa, yaptığı konuşmasını, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır" sözü ile bitirdi.
Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verilirken, Türk milletinin tarihinde yeni bir devir açıldı.
Mustafa Kemal Atatürk “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” diyerek Cumhuriyet’in yeri ve önemini dikte etti.
Türk milleti izinden yürümeye devam ediyor…