Yasak ve kısıtlama kararlarının yasal alt yapısının bulunmadığını söyleyen Ahi, şöyle konuştu:
“Biz bunu ilk defa yaşamıyoruz, depremde de diğer terör saldırılarında da yaşadık. Her toplumsal felakette bir nevi devlet refleksi haline geldi. Yasal alt yapısı var mı derseniz aslında yasal altyapısı yok. Keyfi olarak yapılan bir devlet trafiği olarak karşımıza çıkıyor. Evet her zaman bir dezenformasyon tehlikesi var, bu riski taşıyoruz. Ama bu bilgi kirliliğini önlemenin yolu servisleri kapatmak veya yavaşlatmak değil. Bu terör saldırısını ilk defa Türkiye yaşamıyor. Diğer ülkelerde bu tür olaylarda özellikle internetin açık kalması, telefon hatlarının meşgul edilmemesi söyleniyor. İçeride olan bilgiler ancak o kurum tarafından verilebilir. Hem görüntü paylaşılıyor hem de yayılmasın diye bu alanlar kapatılıyor. Tam aksine böyle bir bilgi paylaşımı yapıldıysa tek kaynaktan bu bilginin devam etmesi lazım ki dezenformasyon olmasın. YouTube’un müzik servisi bile kapalı. Aynı zamanda bunun yasal alt yapısı olmadığı için bu kapatma kararını veren yetkililer suç işlemiş oluyor. Anayasa’da haberleşme özgürlüğünü engellemek diye bir suç var. Bunlar Anayasal temel hak ve özgürlüklere dokunan suçlar.”