‘Göç ve mülteci krizi sebebiyle Almanya’da işler pek iyi gitmiyor’
“İki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yüz yılı aşkın geçmişi var. Türkiye ile Almanya arasındaki üst düzey ziyaretler, her iki ülkede de yakınen takip edilir durumda. Geçmişten bugüne böyle. Yaklaşık 60 yıldır Almanya’da yaşayan, Türkiye kökenli bir toplum var. Alman Federal İstatistik Dairesi’nin resmi rakamlarına göre 2 milyon, gayrı resmi olarak 3 milyonun üzerinde olduğu düşünülüyor. Bu sosyolojiyi göz önünde bulundurursak ve 50 milyar dolar üzeri iktisadi ilişkiyi de hesaba katarsak, iki ülke arasındaki ilişkilerin olumlu yönde seyretmesi önem arz ediyor.
Sayın Scholz’un cumartesi günü yaptığı günübirlik ziyaret ve ikili görüşmesi de her iki ülke tarafından dikkatle takip edildi. Almanya tarafından yakından takip edilmesine değinirsek eğer, Almanya’da işler pek iyi gitmiyor. Siyasi otorite çerçevesinde değerlendirirsek, son üç seçimdeki eyalet seçimlerinde AFD partisinin yani aşırı sağın yükselişini görebiliyoruz. İki eyalette birinci, bir eyalette de ikinci parti oldu. Bununla mı kaldı? Son zamanlarda AFD’nin söylemlerinin, siyaset gündemini belirlediğini görüyoruz. Bu göç konusunda böyle oldu. Daha da ileri gittiler. Almanya’da göç, mülteci ve sığınmacı nüfusunun artması, Almanya’nın demokratik yapısını tehdit ettiği gibi kamu düzenini de tehdit eder hale geldi. Bu, Almanya sınırları için tehdit haline geldi ve Almanya’da sınır kontrolü 16 Eylül’de uygulamaya geçti.
‘Türkiye, bir yılı aşkın süredir 40 adet Eurofighter savaş uçağı talep ediyor’
“Bunun dışında Scholz ve Erdoğan görüşmesi önemliydi. Peki, bu Almanya için neden önemliydi? Görüşme sonrası yapılan açıklamalara bakarsak üç temel konu var. Birincisi, savunma sanayisi alanında işbirliği. İkincisi, Almanya’da yaşanan göç ve mülteci krizi. Üçüncüsü de Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-Filistin savaşı ve Türkiye-Avrupa ilişkileri. Burada en çok öne çıkan göç ve mülteci sorunu oldu. Çünkü Almanya siyasetinin merkezinde şu anda ülkedeki göç, mülteci sorunu ve merkezi siyasi partilerin bu konuda çözüm üretememesi var. Göç, kamu düzenini tehdit eder hale gelince bu sonuç ortaya çıktı. Almanya Başbakanı Scholz, çok önemli bir zamanda Türkiye’yi ziyaret etti. Göç ve mülteci sorunu uluslararası bir sorun olduğu kadar Avrupa Birliği’nin de yerel bir sorunu ve bundan en çok etkilenen ülke de Almanya.
Peki bu üç ana başlıkta somut gelişmeler oldu mu? Savunma sanayi alanında işbirliği konuşuldu. Biz biliyoruz ki Türkiye, bir yılı aşkın süredir 40 adet Eurofighter savaş uçağı talep ediyor. Ama Scholz, basın toplantısında ‘Bu projenin bileşenleri vardır. En büyük bileşen İngiltere’dir. Müzakereyi İngiltere yürütüyor’ dedi be topu İngiltere’ye attı. Bu ziyaretten önce çok önemli bir gelişme de oldu. Almanya, yakın zamana kadar savunma sanayisi alanında Türkiye’ye ambargo uyguluyordu. Ama bu ziyaretten kısa bir süre önce Scholz hükümeti, 250 milyon euro değerinde güdümlü hava savunma ve güdümlü tanksavar füzesinin Türkiye’ye satışını onayladı. Yani bu da aslında ziyaret öncesinde Türkiye ile yapacağı görüşmelerden savaş cevaplar alması açısından jest olarak değerlendiriliyor Almanya’da.”
‘Türkiye, Almanya’nın göç konusundaki taleplerini kabul etmiş görünüyor’
“Ama en önemli unsur şuydu: Almanya’da yaşanan göç ve mülteci krizine yönelik ortak çözüm. Şu anda Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde sığımacı olarak müraacat eden kişilerde, Türkiye vatandaşları birinci sırada. Bugün Almanya’ya da sığınmacı olarak müraacat edenler sıralamasına bakarsanız Türkiye’den gelen vatandaşlar birinci sırada. Tabii sığınmacılık konusunda Almanya, kalifiye insanları alarak entegrasyonu sağlıyor. Bu birkaç yıldır var. Ama şu anda sığınmacılar konusunda Almanya çok büyük bir sorun yaşıyor. Avrupa Birliği de yaşıyor. İktisadi yapısı çok güçlü olmasına rağmen Almanya, burada sorun yaşıyor. Demografik yapısında önemli değişikliklere sebep verdiği ve aynı zamanda kamu düzenini tehdit ettiği için göç konusunda Türkiye ile anlaşmak istiyor. Çünkü genelde Türkiye’den gelenler var. Afrika’dan ve Ortadoğu’dan Avrupa’ya gelenlerin çoğu Türkiye’den geliyor. Zaten Avrupa’ya gelen sığınmacıların da yerleşmek istediği ilk iki ülkeden birisi Almanya.
Zaten Türkiye ve Almanya arasında 2013’te imzalanan ve 2016’da yürürlüğe giren bir ‘Geri Kabul Antlaşması’ var. Geri Kabul Antlaşması’na dayanarak bu sığınmacılar ve mülteciler konusunda Almanya Başbakanı Scholz, Türkiye’ye yönelik taleplerini iletti. Demek ki basın toplantısında sorulan soruya bakarsak, Erdoğan ‘Suriye’den, Lübnan’dan gelenleri ve Türkmenleri kabul edeceğiz’ diyor. Yani Türkiye, Almanya’nın bu yöndeki taleplerini kabul etmiş görünüyor. Peki buna karşılık herhangi bir şey yapılacak mı? Bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz. Şu anda bir gelişme olduğunu ifade edemeyiz. Almanya’da konuşulan şudur: Almanya ile Türkiye arasında her ne kadar Türkiye teyit etmemiş olsa dahi böyle bir mutabakat sağlandı. Alman Dışişleri Bakanlığı da bunu net bir şekilde ifade ediyor. Burada Türkiye, dünyada en çok mülteci kabul eden ülke olarak demografik yapısı ve kamu güvenliği tehdit altında. Bunlar gözardı edilerek nasıl bir pazarlık yapıldı? Onu da önümüzdeki süreç net bir şekilde gösterecektir.”