İstanbul Barosu başkanını seçiyor: Adaylar seçim öncesi neler söyledi?

Türkiye’nin 83 barosu başkanını seçiyor. 10 adayın yarışacağı İstanbul Barosu başkanlık seçimi ise 19-20 Ekim tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Aday avukatlar, Radyo Sputnik’ten gazeteci İlknur Karadeniz ve İrem Yavuz'a seçim öncesi değerlendirmelerde bulundu.
Sitede oku
Türkiye’de 83 baroda başkanlık seçimleri sürüyor. 37 ilde yapılan baro seçimlerinde birçok ilde başkanlar değişti. Altı adayın yarıştığı Ankara Barosu seçimlerini mevcut başkan Mustafa Köroğlu kazandı. Adana’da daha önce demokratik sola yakın adayların kazandığı baroda, milliyetçi kökenli başkan adayı Volkan Böke ipi göğüsledi.
62 binden fazla üyesi olan İstanbul Barosu için başkanlık seçimi ise 19-20 Ekim tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Radyo Sputnik olarak yarışacak 10 adayla konuştuk, değerlendirmelerini aldık.
2022’de yapılan seçimlerde 7 bin 101 oy alarak İstanbul Barosu’nun ilk kadın başkanı seçilen Avukat Filiz Saraç, başkanlığa yeniden aday oldu.
‘Sesi kısılmak istenenlerin sesi olmaya devam edeceğiz.’ diyen Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Adayı Filiz Saraç, şöyle konuştu:
“Yargının daha bağımlı hale geldiği, tutukluluğun gözdağı ve baskı aracı olarak kullanıldığı dönemlerden geçiyoruz. Avukatlar olarak güçlünün hukukunu değil hukukun gücünü savunmaya, bağımsız yargı için mücadeleye ve demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğiz. Mesleğimiz ve meslektaşımızı önceleyen faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Ülkemiz için, toplum için, kadınlar ve çocuklar için, doğa ve tüm canlılar için mücadelemizi sürdüreceğiz. Etkin Baro, Güçlü Avukat diyerek çıktığımız bu yolda, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ışığında, Cumhuriyet değerlerini koruyan, gelişen, gençleşen ve en önemlisi değişen bir baro için mücadeleye devam edeceğiz.”
İstanbul Barosu Başkanlığı’na aday olan Anayasa Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu, Radyo Sputnik’e yaptığı açıklamalarda neden aday olduğunu anlattı.
İstanbul Barosu Başkanlığı’na adaylık için “Ben değil, biz olarak yola çıktık” ifadelerini kullanan Kaboğlu, şöyle konuştu:
“Tarihimizde ilk kez, ‘Devlet Başkanlığı ve Yürütme’ yetkilerini elinde toplayan Cumhurbaşkanı, aynı zamanda parti başkanı olunca, Yasama-Yürütme-Yargı ayrılığı Anayasa’da yalnızca biçimsel olarak geçerliğini sürdürdü ve tüm bunların sonucu olarak adil yargılanma hakkı büyük ölçüde kağıt üstünde kaldı.”
Bu ortam ve koşullarda baroların, adil yargılanma hakkının yalnızca aktörü değil, aynı zamanda antrenörü konumuna geldiğini söyleyen Kaboğlu, “İstanbul Barosu, bu tarihsel sorumluluk karşısında niceliksel büyüklüğünü niteliksel potansiyele çevirme kapasitesine sahiptir” dedi.
Kaboğlu son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Katılımcı bir yönetim anlayışı, sorunların etkili çözümü için başlıca yöntem olacaktır. İstanbul Barosu yönetimi ve üyelerinin ortak iradesi ülkemizdeki tüm hukuksuzluklara karşı ortak tavırla hukuka ve adalete güvenin yeniden tesisi mümkün olacaktır. Böylece Anayasa ve uluslararası hukuk ile güvencelenmiş sosyal hukuk devleti gereklerini zedeleyici uygulamaların ve her alanda her bireyin mağdur kaldığı hukuksuzlukların takipçisi olmak, İstanbul Barosu’nun öncelikleri arasında yer alacaktır.”
İstanbul Barosu Başkan Adayı Avukat Hasan Kılıç ise baroya dair önemli sorunların olduğunu ve bu sorunlara çözüm bulmayı hedeflediklerini belirtti.
“Bizim görev aldığımız süreçlerde yaptığımız çok önemli çalışmalar vardı. Şimdi onları devam ettirmek istiyoruz” diyen Kılıç, şöyle devam etti:
“Özellikle servis projesi, yüzlerce kişinin ameliyat olduğu, sağlık hizmeti aldığı projemiz, baroların bilgisayarlarla donatılması gibi birçok çalışmayı hayata geçirmiştik. Avukat lokantası projesini hayata geçireceğiz yani sosyal alanda da baronun avukatların yanında olmasını istiyoruz.”
Meslek onur ve itibarının güçlendirilmesi için çaba sarf edeceklerini söyleyen Kılıç, şu ifadeleri kullandı:
“En önemli vurgumuz baronun kapılarının meslektaşlarımıza sonuna kadar açılması ve avukatla baronun kucaklaşması olacak. Baronun gücünü aldığı avukata yüzünü dönmesi ve onun katılımını sağlayarak dinamik gücün oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda çökmüş bir sistem söz konusu. Bu sistemi yeniden inşa etmemiz gerekiyor.”
Avukatların sosyal hayatın bir parçası olmaları gerektiğini söyleyen Avukat Hasan Kılıç, “Avukat evi, avukat ofisi ve avukat kültür merkezi projemiz var. Avukat akademisi projemiz de baronun geleceğini oluşturacak, uzun yıllar hizmet edecek bir proje. Avukatların her yerde avantajlar elde ettiği çalışmalar yapmak istiyoruz” dedi.
İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu’nu temsil eden Avukat Hakan Çatak, şu ifadeleri kullandı:
“Baronun hem mesleki alandaki faaliyetlerin yürütülmesi açısından, hem avukatlık mesleğinin saygınlığını ve onurunu korumak açısından, hem de yargı bağımsızlığına katkı sunması açısından eksik kaldığını görmekteyiz. Genç avukat arkadaşlarımızın çok büyük ekonomik problemleri var. Son yıllarda avukatlara çok ciddi fiili saldırılar gerçekleşti. Bu noktalarda da baro yönetiminin eksik kaldığını ve yeterli tedbirleri almadığını düşünüyoruz. Avukatların sorunlarını göz ardı eden bir yönetim sergileniyor. Bu seçim itibarıyla yaklaşık 20 yıldır devam eden yönetim saltanatına son verileceği kanaatindeyiz.”
Halihazırda İstanbul Barosu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Ali Gürbüz, 29 Haziran’da yapılan ön seçimde, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun başkan adayı oldu. Radyo Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Gürbüz, şöyle konuştu:
“Meslektaşlarımızla baro arasındaki mesafeyi olabildiğince daraltan, avukatın, meslektaşın yanında olan bir baro oluşturmak istiyoruz. Her kıdemde meslektaşlarımız için çözüm önerilerimiz var.”
“Ben Avukat Hakları Grubu’nun başkan adayıyım, baroyu 22 yıldır Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adı altındaki bir grup yönetiyor. Başkanlar değişse de 22 yıldır İstanbul Barosu’nu aynı anlayış yönetiyor” diyen bir diğer başkan adayı Turgay Bilge de İstanbul Barosu tarihinin en etkisiz dönemlerinden birini yaşadığını belirtti:
“22 yılın sonunda gerek siyasal iktidarın topluma baskısı ve barolara baskısı, gerekse baroların meslek sorunlarıyla ilgilenmemesi ya da etkili olamayışı nedeniyle İstanbul Barosu tarihinin en etkisiz dönemlerinden birini yaşıyor.”
Genç avukatların sıkıntılarına özellikle değinileceğini söyleyen Bilge, şöyle devam etti:
“Böyle bir dönemde avukatların giderek artan ekonomik, mesleki sorunları, intihara varan ve çözümlenemeyen sıkıntıları nedeniyle özellikle genç avukatlar bir arayış içinde. Genç avukatların kamu alacakları, CMK ücretlerinin ödenmemesi, büro kurma zorlukları gibi giderek artan tepkilerin yanında kıdemli avukatların da benzer şekilde sorunları barolardan beklentiyi artırıyor. Barolar da bir süredir bu beklentilere yanıt veremiyor. Biz Avukat Hakları Grubu olarak bir baronun öncelikle meslek sorunlarına eğilmesi ve burada üyelerine sağladığı imkan ve haklar doğrultusunda ülke siyasetine doğrudan müdahil olmasını savunuyoruz.”
Bağımsız Avukatlar Grubu’nun başkan adayı olan Avukat Abdulhalim Yılmaz, şunları söyledi:
“Mevcut İstanbul Barosu yönetimi ve onun yönettiği anlayış ne avukatların sorunlarını çözüyor ne de Türkiye’deki adalet sorunlarına müdahil oluyor. Bu adalet sisteminin en büyük parçası olan avukatlar hem bireysel olarak hem mesleğe başlarken sorunlar yaşıyorlar. Değişim bizden, avukattan başlar. Genel kurula katılalım, irademizi yansıtalım ve şeffaf ve katılımcı bir baro yönetimi için oy verelim.”
“Özellikle baroya küskün durumda olan meslektaşlarımızın gelerek oy kullanmasını bekliyoruz. Avukatlık mesleği maalesef giderek irtifa kaybeden bir mesleğe dönüştü.” diyen Avukat Türkan Kara da, Radyo Sputnik’e yaptığı değerlendirmelerde şunları söyledi:
“Gerek meslek gerekse baro çok itibarsızlaştı. Yapacak çok işimiz var ama öncelikle sadece kendini düşünen mevcut yönetimin değişmesi gerekiyor. Çünkü mevcut yönetim ilk defa İstanbul barosunu olmayacak haberlerle basına kadar düşürdü. Mevcut yönetimde grup ikiye bölündü. Baroda bana göre şu an bir yönetim boşluğu var. Avukatlar bu anlamda çok zor bir duruma düşürüldüler.”
İstanbul Barosu’nun hem avukat kitlesinden hem de kendi üyelerinden kopmuş durumda olduğunu söyleyen Avukat Merter Karagülle, oy kullanmaları için avukatlara çağrıda bulundu.
Karagülle, şunları söyledi:
“Ben 1996 ve 2000 yılları arasında Genel Sekreterlik de yaptım, İstanbul Barosu o zamanlar bir şey söylediği zaman bütün toplum dinlerdi. Fakat mevcut yönetimin başladığı 2002 yılından bu yana çok büyük bir gerileme var. İstanbul Barosu’nu yargının içinde olan savunmanın kurumu olarak yeniden diriltmek ve ayağa kaldırmak gerekiyor. Avukatlar bugün ekonomik dar boğazda. Avukatların hem sayıları artıyor hem de ücretlerinde rakamsal olarak da çok büyük gerileme var. Neredeyse açlık sınırının altında geçinmeye çalışan arkadaşlarımız var. Bıçak kemiğe dayanmış durumda. Home office adı altında hayata tutunmaya çalışıyorlar ama aslında bunun adı gizli işsizlik.”
Adaylardan Avukat Metin Uraçin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kapıları sonuna kadar açacağız. Avukatların iş aramadan iş edinmesi için çalışmalarımız var. Avukatlık kendisine karşı dahi bağımsız bir meslektir. Kişisel egoların ya da kişisel ilişkilerin kurbanı olamayız. Adliyeler ‘hayır’ cevabı üzerine kurulamaz. Bütün bunları aşmak iletişimle çözülecek sorunlar.”
Yorum yaz