EKSEN

‘Trump, Amerikan askerlerini tekrar Afganistan'a taşıyacak’

Dr. Barış Adıbelli’ye göre Güney Kore’nin şimdiki başkanı Yoon Suk Yeol, barış sürecinin ortadan kalkmasına sebep oldu. Pasifik’teki barış rüzgarının bozulmasında ABD’nin üçlü ittifak politikasının payı olduğunu ifade eden Adıbelli’ye göre Biden sonrası dönemde Pasifik’te ve Orta Asya’da yeni denklemler ortaya çıkabilir.
Sitede oku
Güney Kore’nin, Kuzey Kore’yi hedef alan ve Ukrayna krizi ile ilgili suçlayan açıklamalarından sonra ilişkiler kopma noktasına geldi.
Donald Trump’ın girişimiyle 2018’de bir araya gelen Kuzey ve Güney Kore, ABD’nin Güney Kore ve Japonya ile kurduğu üçlü ittifak girişimi sebebiyle tekrar karşı karşıya geldi.
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ve Güney Kore'nin o dönemki başkanı Moon Jae-in, 2018'de bir araya gelmişti. 1953’ten beri ilk kez yaşanan bu gelişme sonrasında Kuzey Kore ve Güney Kore arasında normalleşmenin sağlanması için bir dizi mutabakat zaptı imzalanmıştı. Kuzey Kore, barış süreci boyunca kıtalararası balistik füze programını ve nükleer silahlanmayı bırakacağını taahhüt etti. ABD askerlerine ait Kore Savaşı’ndan kalma naaşlar, ABD’ye gönderildi. Buna karşılık ABD, Güney Kore ile askeri tatbikatlarına son verdi.
Fakat Trump sonrası seçilen Joe Biden döneminde askeri tatbikatlar tekrar başladı. Güney Kore ile askeri ilişkileri geliştiren Biden, silah satışını artırdı. Bunun sonucu olarak Güney Kore, 2021 yılında Kuzey Kore’yi tekrar “düşman ülke” statüsünde gördüğünü ilan etti.
Öte yandan bu yıl ekim ayında Kuzey Kore de anayasa değişikliğine giderek barış sürecini ortadan kaldırdığını ve Güney Kore'yi düşman devlet olarak tanıdığını duyurdu. Kuzey Kore, iki ülke arasındaki barış sürecinin sembolü olan yolları ve demiryollarını havaya uçurdu.
Tayvan lideri Lai Ching-te ise Tayvan’ın “bağımsız” olması gerektiğine vurgu yaptı. Açıklamasında Çin ve Tayvan’ın “iki ayrı ülke” olarak var olabileceğini öne süren Lai Ching-te, Çin’in tepkisini çekti. Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan adasını “ablukaya” alacak şekilde, savaş gemilerinin ve 140 savaş uçağının katılımıyla jet hızında bir askeri tatbikat düzenledi.
Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerilimi, Japonya’daki yeni başbakanın politikalarını, Tayvan’ın bağımsızlık çıkışını, Kuomintang’ın açıklamalarını ve Çin’in askeri tatbikat yanıtını, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘Kuzey Kore ile önceki başkanın yakalamış olduğu barış rüzgarı, şimdiki Güney Kore Başkanı Yoon Suk Yeol tarafından ortadan kaldırıldı’

Kuzey ve Güney Kore arasındaki gerginliğin arkasında ABD’nin son dört yılda izlediği politikaların yattığını ifade eden Adıbelli, Joe Biden’ın görev süresinin sona ermesi ve eski Japonya Başbakanı Kishida’nın istifa etmesi sebebiyle rüzgarın tersten eseceği değerlendirmesinde bulundu. Donald Trump döneminde iki Kore arasında birleşme rüzgarının estiğini hatırlatan Dr. Barış Adıbelli, şimdiki süreçte Kuzey Kore’nin sembolik yolları patlattığını ve barış sürecini resmen ortadan kaldırdığını belirtti:

“Trump, Nobel Barış Ödülü’nü alırdı ancak siyasi ömrü yetmedi. İkinci dönem olsaydı, Kim Jong Un’u Beyaz Saray’da görürdük. İlişkiler bu yöne gidiyordu, Kim Jong Un da hevesliydi. Şunu da söyleyelim: Trump’ın adaylık sürecinde Asya’ya yönelik tek açıklaması Kuzey Kore’ye yönelik oldu. ‘Beni bekliyor, beni özledi’ gibi ifadeler kullandı. Buradan anlıyoruz ki Trump, Asya’ya yönelik ilişkilerini, Kuzey Kore ile “nerede kalmıştık” şeklinde devam ettirecek. Bu defa dengeler nasıl değişecek göreceğiz. Kuzey ve Güney Kore’yi konuşacaksak öncelikle Kuzey Kore’nin bir önceki Güney Kore Başkanı Moon Jae-in ile ilişkileri iyiydi. Kim Jong Un geldi, ziyaret etti.

Trump ile birlikte Moon Jae-in de açılımın bir parçasıydı. Fakat şimdiki Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, dostane bir politika izlemedi. Kardeşlik hukukuna aykırı davranarak ABD ile yeni bir angajmana girdi. Japonya, ABD, Güney Kore bir üçlü ittifak kurdu. Sonra bir benzeri Filipinler ile kuruldu. Bu ittifakların birbiriyle eş güdümü devam ediyor. Güney Kore dolayısıyla ABD’nin Hint-Pasifik coğrafyasındaki ittifak şebekesinin bir parçası olarak kendisini görüyor ve buna yönelik tüm angajmanları kabul etmiş durumda. Ortak devriyeler, tatbikatlar vs. düzenleniyor.

Fakat Güney Kore Devlet Başkanı’nın bu adımını, halk desteklemiyor. Japonya konusunda ‘Bizden resmi özür dilemediler. Tarihi sorunlarımız var. Neden özür dilemeden Japonya ile ittifaka giriyorsunuz’ dediler. Çin konusunda ise geleneksel dostluk ve ticari hacim sebebiyle ilişkinin bozulması tepki çekti. Bir de Güney Kore, başından beri Amerikan askerlerinin bulunmasına karşı çıkan en önemli Asya ülkelerinden biriydi. Halk arasında Amerikan karşıtlığı yüksek. Dolayısıyla hepsi bir araya gelince, Yoon Suk Yeol’un partisi, parlamento seçimlerinde dibi gördü. Sonraki devlet başkanlığı seçimlerini kazanamayacağı açık. Dolayısıyla Kuzey Kore ile yapacağı gerginlik onun işine yarayacaktır. Burada Kuzey Kore’nin kimi hamleleri bahane edilebilir. Kuzey Kore ile önceki başkanın yakalamış olduğu barış rüzgarı, Yoon Suk Yeol tarafından ortadan kaldırıldı.

Bunun yanı sıra Yoon Suk Yeol’un ABD ile birlikte attığı adımlar Kuzey Kore’yi kızdırdı. Bu sürece tatbikatlar da eklenince Kim Jong Un, anayasadan birleşme sürecini kaldırdı, Güney Kore’nin kardeş olmadığını ilan etti ve düşman olarak tanımladıklarını açıkladı. Yeniden birleşme süreci de böyle tamamen kaldırıldı. Hal böyle olunca, Güney Kore ve Kuzey Kore arasındaki ilişkileri yumuşatma adına yapılan tüm girişimler de ortadan kalkmış oldu. Sembolik önemi olan yolu havaya uçurdular. Balonlar ile broşür atma vardı, tabii teknoloji gelişti bunu dronlar ile yapıyorlar. Bizim bu taraflarda çok alışık olmadığımız şeyler var. Havadan çöp atıyorlar. Bunun üzerine propaganda savaşı var. Bunun geri planında da ABD var. Fakat Hint-Pasifik’te işler iyiye gitmiyor. Rüzgar tersten esmeye başladı. Daha önce de demiştik. Biden, 5 Kasım’da gidiyor. 20 Ocak’ta yeni bir başkan gelecek. Japonya’da Kishida istifa etti. Yerine Shigeru Ishiba geldi. Ishiba onun mirasını benimsemiyor. Dolayısıyla son dönemin mimarları artık yok.”

‘Tayvan’ın planı tutmadı, Çin sert bir karşılık verdi’

ABD’de seçim süreci yaklaşırken Asya-Pasifik politikalarında değişim yaşanabileceğini vurgulayan Dr. Barış Adıbelli, diğer yandan Ortadoğu ve Ukrayna krizleri sebebiyle ABD’nin dikkatini Tayvan’a yöneltemediğini kaydetti. Adıbelli’ye göre Tayvan’ın açıklamalarına karşılık Çin sert bir askeri tatbikatla, oldukça hızlı bir yanıt verdi:

“Önümüzdeki dönemde, Pasifik bölgesinde Amerika’nın domine ettiği yapı devam eder mi? O tartışmalı. Tam bu süreçte Ortadoğu krizi patladı. Amerika bütün mesaisini Ortadoğu’ya harcıyor. Tayvan var bir de. ‘İkinci Ukrayna’ denildi, ‘Pasifik’in gözdesi’ denildi. İlgi ve alaka üzerindeydi. Tayvan’ın yeni lideri de bunun devam etmesini istiyor. ‘Biz buradayız’ demek adına, Çin’de milliyetçi iktidarın başa geçmesinin 113. Yılını kutluyor. 1911’deki cumhuriyetçi devrimle saltanatın yıkılmasının yıldönümü kutlanıyor. Burada akıllara ziyan açıklamalar yapıldı. Hem ana karadaki devrimi kutluyor hem de ‘Biz o Çin ulusu denilen yapıya ait değiliz. Çin Halk Cumhuriyeti bizi temsil edemez. Biz Tayvan’ız, Çin Cumhuriyetiyiz. Çin Halk Cumhuriyeti bizim ana vatanımız olamaz. Biz 1911’de cumhuriyeti kurduk, onlar 1945’te kuruldu’ dedi Tayvan lideri. Zaten vatanın rejimle ilgisi olmaz. Yani hem ana karada imparatorluğa karşı cumhuriyetçi devrimi kutlayacaksınız, hem de Çin denen büyük ulusa ait olmadığınızı öne süreceksiniz. Garip bir tarih anlayışı var.

Tayvan’da Çin kökenliler yaşıyor bir de yerli halk var. Avustralya’daki yerli halkın akrabaları var. Esmer tenliler. Ya onlardansınız, ya Çinlisiniz, ya da Japonsunuz. Ama bunlara ait olmadıklarını söyleyince çocuk bile inanmaz. İşin komiği, konuşan adam yüzde 40 oyla iktidara geldi. Parlamentoyu kaybetti. Böyle bir cumhurbaşkanı. Boğazın iki yakasında iki ayrı devlet olduğunu, ortak çalışmayı vs. söylüyor. Çin’i çıldırtacak açıklamalar. Tabii bu Çin’e yönelik değil, statükoyu bozup Amerika’nın dikkatini buraya çekme amacını taşıyordu. Tayvan’ı tekrar Batı’nın ilgi alanında tutmak için atılmış bir hamleydi. Tabii plan tutmadı. Çin buna çok sert yanıt verdi.”

‘Biden şu anda Netanyahu’yu dizginlemek için uğraşıyor. Tayvan ile uğraşacak çok vakitleri yok’

Dr. Adıbelli’ye göre Çin, Tayvan Adası çevresindeki tatbikata, olası bir Tayvan provokasyonu ihtimali sebebiyle önceden hazırlık yapmış olabilir. Tayvan’ın “bağımsızlık” çıkışının ana amacının Batı’nın dikkatini çekmek olduğunu kaydeden Adıbelli, mevcut durumda Batı’nın Tayvan’a beklediğini veremeyeceğinin altını çizdi:

“Çin, Tayvan’daki yönetimi, Tayvan halkından iyi tanıyor. Bu yıldönümünde provokasyon yapacaklarını da bildikleri için de her daim hazırlıklı bekliyorlar. Şi Cinping, diplomatik bir dille bu işin savuşturulamayacağını anladığı için güçlü bir şekilde cevap verdi. Tayvan’ı dört bir yandan abluka altına aldı. Burada Tayvanlı ayrılıkçılara bir mesaj verdi. ‘Buyurun, güvendiğiniz kişiler gelip sizi kurtarsın. Biz size bir nefes kadar yakınız’ demiş oldu. Bir yandan da bölgede ve dünyada Tayvan’ı destekleyenlere de bir mesaj vermiş oldu. Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu, egemenliğe ve en azından statükoya saygı duyulması gerektiği mesajını verdi. Neticede mevcut statükoda Çin de pek fazla adım atmak istemiyor. BM’nin tanıdığı bir statüko var. Hal böyleyken, ABD’den yeterli bir cevap gelmedi.

Biden şu anda Netanyahu’yu dizginlemek için uğraşıyor. Tayvan ile uğraşacak çok vakitleri yok. Tayvan zorluyor. Tahrik yapıp Çin’in füze atması hedefleniyor olabilir. Ama Tayvan halkı ne kadar destekliyor? Mesela ana muhalefet partisi, Çin Milliyetçi Partisi yani Kuomintang. Çin tarihinde Kuomintang ve komünist dönem anlatılır. Yani cumhuriyetçi devrimi yapan parti zaten orada ana muhalefet durumunda. Dolayısıyla bu halk, 1980’ler sonunda kurulmuş olan Demokratik İlerleme Partisi’nin değil, dünyanın en eski partilerinden birisi olan, 115 yaşındaki Kuomintang’ın yanında olur. Kuomintang da ana kara ile birleşmeyi arzuluyor. Tayvan liderinin açıklamasının tamamen Batı’ya oynanan yeni bir oyun olduğunu, amacının Batı dikkatini tekrar Tayvan’a çekmek olduğunu düşünüyorum. Fakat yanlış zamanda yanlış adımı attı. Bir kere Japonya’da onları destekleyen Kishida iktidarda değil.”

‘Japonya, Asya’da NATO benzeri bir ittifak kurmaktan bahsediyor’

Japonya’daki mevcut siyasi dengelerde kayma yaşandığını belirten Dr. Barış Adıbelli, yeni Başbakan Shigeru Ishiba’nın, Shinzo Abe politikalarını terk etmeye meyilli olduğunu aktardı. Adıbelli’ye göre Japonya, yeni dönemde Pasifik’te Güney Kore ve ABD ile hareket etmekte zorlanabilir:

“2008’de Savunma Bakanı olan Shigeru Ishiba şu anda Japonya Başbakanı. O parti içinde hizipler var. Yekpare bir partı değil. Shigeru Ishiba, Shinzo Abe’nin milliyetçi politikalarına karşı çıkan bir isim. Dolayısıyla Kishida’ya da karşıydı. Kendisinin partide oy çokluğuyla seçilmesi aslında Liberal Demokrat Parti’nin, Kishida’nın ABD yanlısı politikaları desteklemediğini gösteriyor. Aksi halde öyle bir isme oy verilirdi. Yalnız Shigeru Ishiba’nın da farklı olayları var. Geçtiğimiz hafta Tayvan’daydı. Orada ‘NATO benzeri Asya güvenlik mekanizmasına ihtiyacımız var’ dedi. Ama bunu söylerken, AUKUS gibi üçlü ittifakları kutsayarak söylemedi. Hepsini atıp, NATO benzeri bir ittifak kurmaktan bahsediyor. Ama burada Kishida gibi her şeyi ABD’ye veren Japonya yok. Çok farklı bir milliyetçilik anlayışı var.

Shinzo Abe’nin ‘eski günlere dönme arayışı’ içinde olan milliyetçiliğini de elinin tersiyle itti. Savaş suçlularının yattığı bir anıt var Japonya’da. Orayı genelde tüm Japon başbakanlar ziyaret eder. Shigeru Ishiba ziyaret etmedi, etmeyeceğini de açıkladı. Dolayısıyla bu, Çin ve Kore yarımadasında memnuniyetle karşılandı. Ama yine de olaylar temkinli takip ediliyor. Tabii Asya NATO’su açıklaması işleri biraz bozdu. Ama takip ettiğim kadarıyla, Kishida ile karşılaştırdığımızda bir sonraki gelecek Amerikan başkanı ile birebir Kishida dostluğunu görmeyeceğiz. Güney Kore’nin işi zorlaştı o yüzden çünkü yalnızlaştı. Kendisine ne ABD ne de Japon liderlerinden destek göremeyecek.”

‘Trump, Amerikan askerlerini tekrar Bagram’a taşıyacak’

Dr. Adıbelli’ye göre Trump seçilirse, Asya’da etkin olmak isteyen ABD’nin Afganistan’a geri dönmesi gerekecek. Amerika’nın Asya’da etkinliğini artırmak için gözünü Orta Asya bölgesine diktiğine dikkat çeken Adıbelli, Afganistan ve ABD ilişkilerinin takip edilmesi gerektiğini vurguladı:

“Zaten Trump gelince bambaşka bir şey göreceğiz. Japonlara karşı önyargılı Trump. Geçen gün ‘Amerikan Çelik’in Japonlara satılmasını yasaklayacağım’ dedi. Yani bir taraftan beraber hipersonik füze programları var. Öbür taraftan Amerikan Çelik’i Japonlara satmayacağını söylüyor. Dolayısıyla 2025’te çok ilginç bir Asya geliyor. Bence Rusya bunu gördüğü için çok hızlı davrandı. Kuzey Kore ile stratejik anlaşma yaptı. Vietnam ve Kamboçya ile de anlaşma imzaladılar. BRICS zirvesinde de İran ile aynı anlaşma imzalanacak. Artık bundan sonraki ABD başkanının manevra alanı daralıyor. Zaten Modi ile Putin ilişkisi belli. Hindistan da kendisine yaklaşanlara, kendisi üzerinden Çin politikası uygulamamasını söylüyor. ABD’nin Hindistan politikası tamamen Çin üzerinden şekilleniyor. Hindistan’ın büyümesi ve Rusya’ya dost olması ise ABD’nin işine gelmiyor. Bunun için Pakistan’ı cepte tutuyor. Hindistan’ın Pakistan konusundaki isteklerini yerine getirmiyor Amerika. Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesinin bile bir sebebi olduğunu söylüyorum. Trump, Biden’ı çok eleştirdi bu konuda.

Trump 2025’te geldikten sonra Afganistan ile önemli şeyler olacak. Amerikan askerlerini Trump tekrar Bagram’a taşıyacak. Taliban ile anlaşmanın mimarı Trump’tı. Amerika, Afganistan’a geri dönmek zorunda. Avrasya ve Orta Asya, ABD’nin yeni planı. Biden de BM konuşmasında Orta Asya’ya vurguda bulundu. Amerika’nın yeni hedefinde Orta Asya var. Orta Asya’yı ‘çok başı boş’ bıraktıklarını söylediler. O ulusların Rusya ve Çin ile yakınlaştığını dile getirdiler. Sadece Pasifik değil, Orta Asya’da da hareket etmek istiyorlar. Peki orada kimle ve hangi zemin üzerinde hareket edecekler? Bunlar, Amerika’da Think-Tank’lerde tartışıldı.”

Yorum yaz