ANKARA FARKI

Dr. Hazar Vural Jane: Saldırılar İsrail’e zafer getirmez

Radyo Sputnik’te İsmet Özçelik’in konuğu olan Dr. Hazar Vural Jane, İsrail’in yalnızca askeri değil, sosyolojik ve ekonomik olarak da kayıp yaşadığını dile getirdi. İsrail’in bu duruma rağmen saldırılarını artırmasını içerideki ‘sıkışmışlığına’ bağlayan Jane İsrail’in zafer elde edemeyeceği görüşünde.
Sitede oku
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hazar Vural Jane Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programının konuğu oldu. Programda Ortadoğu’daki son gelişmeleri değerlendiren Jane, şöyle konuştu:

‘İsrail’de iç sorunlar büyüyor’

“Saldırıların İsrail’e bir zafer getirmeyeceği kesin. Çünkü 7 Ekim öncesi ve sonrası İsrail’in çevrili olduğu güvenlik ortamını ve toplumsal durumunu kıyasladığınız zaman İsrail toplumu açısından, vatandaşlarına gelecekte ne sunabileceği açısından İsrail’in geriye düştüğünü gözlemleyebiliyoruz. Öte yandan ekonomik anlamda da İsrail’in çok fazla kayıpları var. Sadece demir kubbe ya da silah sanayii anlamında değil. Şimdi bu güvensiz ortamda yatırımcılar da kaçıyorlar doğal olarak. Borsada hisseler çakılıyor, ekonomi etkileniyor. İsrail’in aslında alışkın olmadığı bir dönemi yaşadığını görüyoruz. Fakat buna rağmen neden akılla anlaşılamayacak kadar saldırgan ve işleri daha fazla probleme sokacak kadar hamleler yapıyor? İşte içerideki sıkışmışlığını ve yalnızlığını, çünkü siyasi olarak da içerisinde çok fazla çalkantılı bir dönem geçiriyor.”

‘Bir taraf istediğini yaparken diğer taraf sağduyuya yönlendiriliyor’

“İsrail, ABD ile diğer müttefiklerini coğrafyada kendisini korumak zorunda bırakacak noktaya getirmeye çalışıyor. Bu da bizi hiç istenilmeyen savaşın yayılma ihtimali noktasına getiriyor. Dünyada hiçbir devlet şu anda yeni bir savaş ve coğrafyada yeni bir cephe genişlemesi istemiyor Tel Aviv’den başka. Dolayısıyla burada baş sorumlu İsrail’ken bakıyorsunuz İsrail karşısındaki her yapı, her örgüt, her devlete ‘lütfen diplomasiyi kullanın, şiddete şiddetle karşılık vermeyin’ öğüdü veriliyor. Bu da uluslararası ilişkileri ve uluslararası hukuku içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bir taraf istediğini yapıyor, bir tarafsa hep bir şeyleri düşünmek zorunda kalıyor.”

‘İsrail direniş hareketleri ile başa çıkamaz’

“İsrail’in Nisan ayından bu yana coğrafyanın çeşitli noktalarında sinir uçları ile oynuyor dediğimiz noktada ne yapmaya çalışıyor? İçeride, sınırında veyahut uzağında kendisine karşıt düşman olan tüm gruplar, tüm örgütler ve tüm devletlere karşı eş zamanlı ataklar düzenliyor. Bunu yaparken eğer onlar bir işbirliği içerisinde aynı anda kendisini dönüp vururlarsa onlarla başa çıkamayacağını İsrail de biliyor. Ama o noktada yalnız kalmayacağını da biliyor; seçimlere ve ABD’nin şu anda böyle bir harcama ve efor istememesine rağmen ABD’yi de bir şekilde işin içine çekmek durumunda kalacağını da biliyor. İşte İsrail’in yapmaya çalıştığı şey bu. Bir anlamda bir kılıf hazırlıyor ki bir yandan da topraklarını genişletsin, Filistinlilere yaşam hakkı tanımasın ve aynı zamanda da bu kuşatılmış olduğu direniş ekseniyle mücadele etsin ve onlara zarar versin diye.”

‘İsrail’e verilecek en etkili yanıt Türkiye-Suriye işbirliği’

“Bunun karşısında yer alanlar İsrail ve Washington başta. Washington açıktan da söyledi aslında ‘Biz böyle bir normalleşme istemiyoruz, desteklemiyoruz. Nereden çıktı bu normalleşme?’ diye. Tabii istemez. Çünkü Esad’ın Şam’ın, Suriye’nin tamamına yeniden egemenliğini tesis etmesi İsrail açısından olumsuz bir yansımadır. Dolayısıyla ABD bunu istemez. Ama coğrafya açısından olumlu bir gelişmedir, coğrafya bunu bekliyor.”

‘Suriye ile görüşmeler hızlandırılmalı’

“Son açıklamaya baktığımda çok büyük bir ilerlemenin olmadığını üzülerek gözlemliyorum. Çünkü zaman, ihtiyaç çok fazla bunun gerçekleşmesi için. Çünkü yük çok fazla, yani başarılması gereken şeyler çok fazla Ankara-Şam ilişkilerinde. Sorunlar var, terör örgütü var, İdlib meselesi var, Şam’ın tam egemenliğinin tesisine ihtiyaç var, Türk askerinin oradaki varlığı ve bir görevi var. Bir an önce bunların tamamlanması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız da ‘Yıllar önceki noktaya dönmememiz için bir sebep yok’ demişti. Yani iki komşu arasında bunun başarılması her şeyden önce iki devletin bekası için, güvenliği için hem ihtiyaç hem de olması gereken, beklenen şey. Umuyorum ki daha iyiye gidecektir. Çünkü gitmesi gerekiyor.”

Yorum yaz