‘Türkiye her daim normalleşmeyi dile getiriyor fakat Suriye’nin isteklerine nasıl baktığını dile getirmiyor’
“Normalleşme sürecini takip edenler hatırlayacaktır. Son dönemde açıklamalar genelde Türkiye tarafından oluyor. Sayın Hakan Fidan veya Sayın Erdoğan birçok defa normalleşme ve Esad ile görüşme konusunu gündeme getirdi. Önemli bir gelişme ise Suriye’den olumlu bir mesaj gelmesi oldu. Beşar Esad, yeni parlamento dönemindeki konuşmasında bir mesaj verdi. Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yaptı. Bu konuşmasında Türkiye’ye olumlu mesaj gönderdi. Ama bu mesajda aynı şartlar veya Suriye’nin dediği gibi ilkeler olmak üzere, o mesajda bir yumuşama gördüm. Yani şunu kastediyorum: Bundan önce Sayın Esad, Sayın Erdoğan’a konuşmalarında çok yükleniyordu. Son konuşmalarında ise şahsen Sayın Erdoğan’a göndermeleri olmuyor. Genel başlıklarla konuşuyor normalleşme sürecini.
Son dönemde Türkiye’den gelen mesajlara karşı ben Suriye’de ciddi bir hareketlilik görmüyorum. Suriye’nin politika sistemi Türkiye’den farklı. Suriye’de sıklıkla açıklamalar ile, konuları gündeme getirme ile politika yapmıyorlar. Suriye politikası daha çok sessiz gider. Ciddi olarak Türk medyasında konuşulduğu gibi çok yakın bir görüşme olacağını çok düşünmüyorum bu sebepten dolayı. Bu konuda elimde bilgi olmadığı gibi iletişime geçtiğim kaynaklarda da böyle bir beklenti yok. Burada iki önemli noktaya değiniyorlar.
Birincisi, Türkiye her daim normalleşmeyi dile getiriyor fakat Suriye’nin isteklerine nasıl baktığını dile getirmiyor. İkincisi ise Suriye’deki anlayışa ve inanışa göre Türkiye, bu normalleşme sürecini Amerikan seçimlerinden sonra devreye sokma yahut hiç bu yola girmeme kararını verecek. Yani şimdilik Türkiye bu normalleşme isteğini dile getiriyor fakat konuyu ABD seçimlerinden sonra ciddi şekilde ele alacağı Şam’daki genel algıyı oluşturuyor. Bunun da sebepleri var. 2023 yılında böyle bir yakınlaşma oldu ve dışişleri bakanları görüştü. Ama ondan sonra Türkiye yine bir frenleme sürecine girdi. Seçimlerden sonra hızlı giden çabalar tekrardan durdu.
Sayın Erdoğan’ın Trump’ın seçilmesi halinde beklentileri başka olabilir. Trump ile birlikte Suriye’deki başka projeleri hayata geçirmeyi düşnüyor olabilir. Bu yüzden Şam’daki genel kanaate göre Türkiye, Suriye ile normalleşmeyi ABD seçimleri sonrası ele alacaktır.”
‘Suriye BRICS’e aday olmadığı gibi sayın Beşar Esad’ın BRICS zirvesine gitmesi söz konusu değil’
‘Af kararı sadece Türkiye’ye yönelik bir adım değil. Avrupa’yı da kapsıyor. Suriye’nin iç meseleleri ile ilgili’
‘Sayın Hakan Fidan eğer Şam ile muhalefet arasında bir uzlaşıdan söz etmeye devam ederse, normalleşme sürecinin neticeye ulaşacağını düşünmüyorum’
“Sayın Erdoğan’ın açıklamasına gelirsek ortada bir fark var. Türkiye için Suriye ile normalleşme dosyası bir iç siyaset meselesi. Dış siyasetten çok iç siyaset meselesi. Türkiye her aman iç siyasetin dengeleriyle bağlı olarak bu tür açıklamalar yapıyor. Suriye dosyası Türkiye için iç siyasetin parçası olduğu için bu tür açıklamalar sıklıkla geliyor. Suriye için ise bu bir iç siyaset meselesi değil. Suriye’nin politik sistemine bakarsak böyle bir şeye ihtiyaç yok ve açıklamalar yapılmıyor. Sayın Erdoğan ‘Biz talebimizi ilettik’ diyor. Kim ile iletti? Tahminimce Rusya üzerinden. Zaten iki-üç senedir bu konu konuşuluyor. Şimdi bu talebin iletilmesiyle ilgili yeni bir şey mi oldu? Düşünmüyorum.
Sayın Hakan Fidan’ın dediği bir şey var. ‘Muhalefet ile barışma’ konusu. Bu iki ülke arasındaki büyük sorunlardan birisi. Sayın Fidan’ın ‘muhalefet’ olarak adlandırdığı yapının büyük bir kısmı, Şam tarafından terörist yapı olarak görülüyor. Suriye Milli Ordusu yapısından söz ediyorum. Sayın Hakan Fidan eğer Şam ile muhalefet arasında bir uzlaşıdan söz etmeye devam ederse, bu sürecin neticeye ulaşacağını düşünmüyorum.”
‘Türkiye, tek taraflı bir şekilde Hamas’ı sahiplendi ve bölgede aktif rol oynayamıyor artık’
“Kişisel tespitimi paylaşayım. Türkiye – Suriye normalleşmesi konusu ile daha da genişleyeceği görülen İsrail – Hizbullah gerilimi arasında paralellik görmüyorum. Savaş ilanları yapılıyor. Birkaç gün önce Nasrallah, doğrudan İsrail’in kuzeyine sivillerin dönmesine izin vermeyeceğini söyledi. Bu, İsrail için bir kırmızı çizgi. İsrail artık kara operasyonu düşünüyordur. Ben böyle bir harekat bekliyorum. İşte bu konjenktürde Suriye, Türkiye’nin bu krizde rol oynayabileceği kanaatinde değil. Türkiye burada ağırlığını kabetti. Türkiye, tek taraflı bir şekilde Hamas’ı sahiplendi ve bölgede aktif rol oynayamıyor artık. Veya öyle görülüyor. Kapalı kapılar ardındaki görüşmeleri bilemem.
Gazze’de yaşananlarla ilgili veya Lübnan’da yaşananlarla ilgili her daim Mısır’ın ve Katar’ın açıklamalarını bekliyoruz. Ama Türkiye’nin açıklanması pek beklenmiyor. ABD Dışişleri Bakanı beş defa bölgeye gelip ülkeleri gezdi ama Türkiye’yi ziyaret etmedi. Türkiye Lübnan-Filistin hattında bir aktör değil. Suriye ise savaş sürecinde aktör olarak görülüyor çünkü Suriye’nin doğrudan savaşa dahil olmaması dahi bir siyasi taktik. Suriye burada aktör olma ihtimali kartını kullanıyor olabilir. Suriye, bunun bir diyalog veya açılım kartı olarak kullanılabileceğini düşünüyor olabilir.”