‘İnsanlar terörize edildi. Cenaze töreninde telsizler patladı ve panik havası oluştu’
“Bu sadece Hizbullah’ı, Lübnan’ı veya Ortadoğu’yu şaşırtmadı. Saldırı tüm dünyayı sarstı. Hepimizin elinde telefon, tablet ve bilgisayar var. Elektronikler hayatımıza entegre oldu. Saldırı tüm dünyayı şok etti. İlk gün çağrı cihazları patladı. Hizbullah mensuplarının taşıdığı çağrı cihazlarına bir mesaj geldi. Tam mesajlara bakacakları sırada patlayıcılar infilak etti. Yaklaşık 5 bin çağrı cihazının patlatıldığı konuşuluyor. Buna yeni nesil saldırı, siber saldırı vs. diyoruz ama bu aynı zamanda bir terör eylemi. Çünkü burada iki çocuk hayatını kaybetti. Siviller de var hayatını kaybeden. Çağrı cihazları patlayınca çevredeki siviller de zarar gördü. Bu bağlamda gerçekleşen siber saldırılarda genelde network’lere sızılıyor, hassas veriler çalınıyordu.
İlk defa bu kadar büyük ölçekte hem cihaz hem can kaybına sebep olan bir saldırı oldu. Bu yapısıyla dünyada bir ilk. Hizbullah da bunun şokunu yaşıyordu. Ertesi gün Beyrut’ta hayat normale dönmüştü. Arkadaşımla konuşurken hat kesildi, telefon patlamasıyla ilgili acı bir şekilde şakalaştık.
Sonrasında birkaç saat geçti ve telefonların, telsizlerin, tabletlerin ve güneş panellerinin patladığını duyduk. Lübnan’da son dört yıldır güneş paneli olmayan ev kalmadı. Devlet elektrik tedariki sağlayamadığı için insanlar kendi çözümünü güneş paneli ile buldu. Güneş panellerinin patladığı, evlerde yangın çıktığı bilgisi geldi. Her yerde elektronik eşya var ve herkes korkar hale geldi. İnsanlar terörize edildi. Cenaze töreninde telsizler patladı. Orada da panik havası oluştu. Normalde Beyrut araba bombalarına veya diğer türden patlamalara maalesef alıştı. Fakat bu ikinci elektronik patlamadan sonra hayat normale dönemedi.
Normalde İsrail ile sınırda çatışma varken insanların hayatına normal akışında devam ettiğini söylerdim. Çağrı cihazı olayından sonra da hayat normale dönmüştü. Bu ikinci patlamalardan sonra herkes çok tedirgin oldu. Evlerde, araçlarda vs. elektronikler var. Bugün Beyrut Havalimanı’na çağrı cihazı ve telsiz getirmek yasaklandı. Ne yanınıza alabiliyorsunuz ne bagaja verebiliyorsunuz. Kargolarda dahi yasaklandı. Bu gerçekten çok büyük bir güvenlik zafiyeti oluşturabilir. Bu patlama uçakta cam kenarında yaşansa, basınç sonucu çok tehlikeli olaylar gerçekleşebilir. İsrail’in yaptığı büyük bir terör eylemi. Tüm dünya terörize edildi ve herkesin kalbine korku salındı.”
‘Bu saldırı, Hizbullah’a çok ağır bir darbe oldu’
“Hizbullah’ta en düşükten en yüksek seviyeye kadar kayıplar yaşandı. Hizbullah milletvekili Ali Ammar’ın oğlu da hayatını kaybetti. Birkaç milletvekilinin de çocukları ağır yaralandı. Bir tanesi gözlerini kaybetti. Bu saldırı, Hizbullah’a çok ağır bir darbe oldu. Fuad Şükür suikastı sonrası Hasan Nasrallah, örgüt içinde cep telefonu kullanılmasını önlemeye çalışıyordu. Ama burada amaç ortam dinlemesi, konum bilgisi vs. gibi verilerle alakalıydı. Bu yüzden çağrı cihazlarına ve telsizlere yönelmişlerdi daha düşük bir teknoloji olduğu için.
Fakat saldırı hiç beklemedikleri bir yerden geldi ve moraller de çok bozuk. 7 Ekim’deki Aksa Tufanı harekatından sonra Lübnan ve İsrail arasında saldırılar başlamıştı. O tarihten bu yana Hizbullah bir günde verdiği en büyük kaybı, ikinci siber saldırı gününde yaşadı. Tek günde 20 Hizbullah mensubu öldü. Önceki gün de 8 üye ölmüştü. İki günde 28 Hizbullah üyesi hayatını kaybetti. Ve bu esnada Hizbullah ve İsrail arasında karşılıklı atışlar da sürüyor. Hizbullah 8 İsrail askerini yaraladı ama öte yandan 5 savaşçısının da öldüğünü duyurdu. 48 saatte 33 ölü verdiler. Şimdiye kadarki en yüksek rakam. Hizbullah’ta moraller bozuk. Şimdi Hizbullah’ın sert bir karşılık vermesi bekleniyor. Ama bu yapılırsa, İsrail bunu bir savaş bahanesi olarak kullanıp güney Lübnan’a askeri harekat başlatabilir. Bu da Lübnan’daki hassas iç dengeleri ve mezhepsel çatışmaları körükler.”
‘Hizbullah karşılık verir, İsrail de bu bahaneyle harekat düzenlerse Lübnan’daki birlik ve beraberlik ortamının bölündüğünü görebiliriz’
“İlk çağrı cihazı patlamasında gördük. Berberde, pazarda, markette patlamalar oldu. Berberlerin ekipmanları bile patlamış. Telefonlar ve güneş panelleri de patlamış. Bu muhtemelen bir elektromanyetik saldırı. Mühendis olduğum için biraz detaya girmek istedim. Bu yaşanırsa Lübnan’da iç savaş başlar özetle. Lübnan’da Şii olmayan kesimler, Hizbullah’ı suçlamaya başladı. ‘Sizin yüzünüzden hayatımızı kaybediyoruz’ dediler. Çağrı cihazı saldırısı olan gün birlik havası vardı. Hristiyanlar dahil hastanelere gidildi, kan bağışları yapıldı. Milletvekilleri PR çalışması yaptı. Lübnan güçleri dahi Hizbullah ile ezeli düşman olsa dahi saldırıyı kınadı. Fakat ikinci saldırı sonucunda insanlar terörize oldu. Herkes tek seferlik bir saldırı sanmıştı. Şimdi sonraki adımda ne olacağına dair tedirginlik var. Eğer Hizbullah sert cevap verir, İsrail de Lübnan’a bu bahaneyle kara harekatı başlatırsa o vakit birlik-beraberlik görünümü verenlerin ne kadar bölünmüş olduğunu görebiliriz. Bu çok da hızlı ve sert şekilde olabilir. Orada yaşamış biri olarak gözlemleyebiliyorum bunu. Dolayısıyla bu durum iç savaşa kadar gidebilir. Tabii bu da İsrail’in işine gelir.
Hizbullah’ın eli kolu bağlanmış durumda. Aslında sert bir cevap vermek istiyorlar ama bunu yaparlarsa İsrail’i kışkırtmış gibi olacaklar. Aslında Hizbullah da İsrail de savaş istemiyor. Ama İsrail, Hizbullah’ın üstüne çok gitti. Bu uzun zamandır süren kontrollü gerginlik ortamı bozulmuş durumda. Kırmızı çizgiler aşıldı. Lübnanlılar, İsrail’in bu saldırıyı daha geniş bir çatışmayı engellemek için mi yoksa büyük bir savaşın başlangıcı olarak mı gerçekleştirdiğini merak ediyor. Bu olaylar bölgesel savaşa dönüşme riski taşıyor çünkü.”
‘İsrail eğer Lübnan’a kara harekatı yaparsa çok büyük kayıp verecektir’
“İsrail-Hizbullah çatışmasında İsrail avantajlı görünüyor. Netanyahu da uzun zamandır bu konuda başarı elde etmek istiyordu ve sonunda amacına ulaştı. Yapılan bu siber saldırılar Hizbullah’ın insan gücünden ziyade moraline darbe vurdu. Hastanede gözünü kaybeden birisi ‘Gözüm de bedenim de Nasrallah’a feda olsun’ diyordu. Davaya bir bağlılık var. 48 saatte 33 kişi öldü diye insanlar Hizbullah’tan uzaklaşmayacak. 2006 temmuz ayındaki savaşta İsrail’e ilk ve tek yenilgisini Hizbullah tattırmıştı. O zaman da çok güçlü bir direniş gösterdiler. Hizbullah o tarihten bu yana stratejilerini ve silah kapasitelerini geliştirdi. Suriye’de saha tecrübesi kazandılar. Daha sofistike füzelere sahip oldular. Gazze’deki gibi tünellerin Lübnan’ın güneyinde olduğu uzun süredir iddia ediliyordu. Sonunda Hizbullah bir video yayınladı ve gövde gösterisi yaptı. Kocaman kamyonlar tünellerde dolaşıyor. Neredeyse bir yeraltı şehri oluşturmuşlar.
İsrail de kara harekatı yaparsa riskli olacağını ve çok kayıp vereceğini biliyor. O yüzden bunu devreye sokmak istemiyor olabilir. Bu yüzden siber saldırılarla bir orta yol bulmaya çalışıyor olabilirler. Ama İsrail asker sokarsa çok büyük kayıp verecektir. Silahlar, tüneller ve davaya bağlı mensuplar olduğu için moraller bozulsa da İsrail’e çok büyük kayıplar verdireceklerdir.”
‘İnsanların direnişe olan desteği azalmaya başladı’
‘Netanyahu, Hizbullah’la başa çıkabildiğini göstererek İsrail içinde popülerliğini artırmayı hedefliyor olabilir’
“İsrail, Gazze’de ‘işini bitirdikten’ sonra yönünü kuzeye çevirip Lübnan’a saldırılarını yoğunlaştıracaktır. Halihazırda bir cephe var orada. Öte yandan saldırıların artmasının sebebi, Netanyahu’nun siyasi başarı elde etmek istemesi. Netanyahu hem içeride hem dışarıda baskı altında. Bu yargı reformlarını geçirmek istiyor. Birçok İsrailli buna karşı çıkıyor. İsrail’in otoriter bir rejime dönüşeceğini düşünüyorlar. Netanyahu’nun yargı bağımsızlığını zayıflatma çabaları var. Şimdi iç politikada bir başarı elde etmek istiyorlar. Gazze’de rehineleri kurtaramadılar. Hatta İsrail operasyonları yüzünden ölen rehineler oldu. Netanyahu buradan da bir gol yedi. Dolayısıyla Hizbullah’la başa çıkma kabiliyetini gösterip İsrail içinde popülerliğini artırmaya çalışabilir. Netanyahu, İsrail’in İran ve Hizbullah karşısında zayıf gözükmesini istemiyor. Güçlü bir lider imajı çizmek ve başarı göstermek istiyor. Bir yıl geçmeden bu saldırıların düzenlenmiş olma ihtimali yüksek.
Tabii çağrı cihazı saldırısı olan gün çok fazla spekülasyon oldu. Sabah vakti Savunma Bakanı Gallant’ın değiştirileceği söylendi. Sonra vazgeçildi. Sonrasında Hizbullah, yüksek rütbeli bir İsrail askerine suikast düzenleyecekti. Plan ortaya çıktı ve engellendi. Sonra Hizbullah içinden iki kişi çağrı cihazlarında bir gariplik olduğunu keşfetmiş. Bir tanesi öldürülmüş, diğerinin akıbeti belli değil. İsrail muhtemelen bu bilginin yayılmasını engellemek için çağrı cihazı operasyonunu öne aldı. Bunu 7 Ekim’de yapmak istedikleri konuşuluyor. Veya kara harekatı sırasında yapacaklardı. Hizbullah için felç edici oldu bu. Hizbullah’ın iletişim sistemleri devre dışı bırakıldı. Birçok Hizbullahçı yaralandı. Hastaneler satüre oldu. Panik havası yaşandı. Bu da konuşuluyor. Herkes çağrı cihazlarına yönelmişti ama ikinci gün saldırının çapının daha büyük olduğu anlaşıldı. Artık insanlar her türlü elektronik cihazdan korkar hale geldi.”