ABD'de Cumhuriyetçilerin adayı eski başkan Donald Trump ve Demokratların adayı Başkan Yardımcısı Kamala Harris, 90 dakikalık başkanlık tartışmasında ABC televizyonunda karşı karşıya geldi.
ABD'nin Cumhuriyetçi kanadı, programın moderatörlerinin taraf tuttuğunu ve Donald Trump'a baskı uyguladığını iddia etti. Tarafların stratejileri keskin biçimde farklılık gösterirken, münazaradan iki taraf da kesin bir zaferle ayrılamadı.
Başkanlık tartışması sırasında söz sırası Donald Trump’tayken Harris’in mikrofonunun kapalı tutulmadığı tespit edildi.
ABD başkanlık seçimlerinde gelenek haline gelmiş olan münazarada Donald Trump ve Kamala Harris kozlarını paylaştı. Gazeteci Kutalmış Gürbüz, Trump-Harris münazarasını analiz etti.
Moderatör eleştirilerin odağı oldu
Batı basınında “Söz Düellosu” olarak tanımlanan 90 dakikalık oturumda, Trump-Biden tartışmasından farklı olarak kesin bir kazanan olmadığı görüldü. Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump, 27 Haziran’da gerçekleşen münazarada Joe Biden’a karşı keskin bir zafer elde etmişti ve yapılan kamuoyu yoklamalarının sonucunda Biden, Demokratların adaylığından çekildiğini açıklamıştı.
Öte yandan 10 Eylül’de gerçekleştirilen Trump-Harris başkanlık tartışmasında ise anketlerin bir kısmında Harris kıl payı farkla önde gözükürken, kimi anketlerde de Donald Trump’ın öne geçtiği görüldü.
Tartışmaya damga vuran olayların başında, programın düzenlendiği ABC kanalının moderatörlerinin Donald Trump’a karşı takındığı agresif tutum ve Kamala Harris’in sosyal medyaya yönelik hal ve hareketleri geldi.
Cumhuriyetçiler, ABC moderatörlerinin Donald Trump’ın her söylemine itiraz ederek “yalan olduğunu” öne sürdüklerini ve Trump’ı baskı altına aldıklarını ifade etti. Moderatörlerin aynı şekilde Kamala Harris’e yüklenmediği şeklinde eleştiriler dile getirildi.
Harris’in stratejisi: Trump’ı öfkelendirme
Öte yandan Kamala Harris’in münazara stratejisinin tamamen Trump’ı öfkelendirme, Trump’a isim takma ve kameraya bakarak yüz ifadeleri sergilemek olması dikkat çekti. Harris, sıklıkla Trump’a “Diktatör olmak istiyor. Irkçı birisi ve ırk ayrımı yapıyor. Kötü niyetli birisi” şeklinde ifadeler kullanarak saldırdı. Harris, konuşması sırasında rakibi Trump’ bakmak yerine kameralara bakarak bir televizyon şovu gerçekleştiriyormuş izlenimi verdi.
Harris, konuşmadığı zamanlarda ise Trump’ın argümanlarını dinlemek yerine kameralara gülerek, sırıtarak ve dalga geçtiğini belli eden yüz ifadeleri takınarak adeta poz verdi.
Harris’in bu davranışının temelinde, sosyal medya paylaşımlarında kullanılabilecek görüntüler vererek genç seçmenleri etkilemeyi hedefliyor olması büyük bir olasılık.
Diğer yandan Harris’in konuşma süresi bittikten sonra dahi mikrofonunun tamamen kapatılmadığı da dikkat çekti. Kamala Harrisi, münazara öncesi yapılan anlaşmaya aykırı olarak mikrofonu kapatılmadığı için 90 dakika boyunca Trump’ın sözünü keserek “Donald Trump’ı öfkelendirme” stratejisini sürdürdü.
Harris’in stratejisi, Donald Trump’ın dikkatini ciddi ölçüde dağıtmayı başardı. Biden karşısında kuvvetli argümanlar kullanan ve Biden’ın sözlerine verdiği cevaplar ile rakibini kamuoyu gözünde zayıf göstermeyi başaran Trump, bu defa aynı başarıyı elde edemedi.
Trump savunmada kaldı
Stratejisini Kamala Harris’in halihazırda Başkan Yardımcısı olması ve dört yıldır ülke yönetiminde yer almasına rağmen hiçbir sorunu çözemediği anlatısı üstüne kuran Trump, kendisine yöneltilen ithamlara cevap vermekle uğraştığı için savlarının tümünü dinleyicilere aktaramadı. Sıklıkla savunma pozisyonuna geçen Trump, Kamala Harris’e karşı kullandığı argümanlarda özellikle sınırın açık olması, göçmenlerin işlediği suçlar, İsrail’in yeterince savunulmadığı, enflasyonun yüksekliği ve Ukrayna’da devam eden savaşın sonlandırılmaması konuları üzerinde durdu.
Donald Trump, kendisine tahsis edilen yaklaşık 45 dakikalık sürenin önemli bir bölümünü “diktatörlük, ırkçılık, sıkıcı birisi olma ve kötü niyetli olma” gibi ithamlara verdiği yanıtlara ayırdı.
Harris ikinci raundu istedi
Kamala Harris ise başkan adayı olduğundan beri izlediği taktiğini sürdürerek, hiçbir soruya net bir yanıt vermedi. Basın mensuplarının sorularını yanıtsız bırakmasıyla tanınan Harris, başkanlık tartışması boyunca somut bir politika önerisi ortaya koymaktan kaçındı. Bunun yerine rakibini hedef alan ve bu yolla puan toplamaya çalışan Kamala Harris’in performansı da politika eksikliği ve ciddi sorunlara yeterince parmak basamaması sebebiyle tıpkı Trump gibi etkileyici olamadı.
Neticede 1 Ekim’de Kamala Harris ekibinin yeni bir münazara istediği ABD basını tarafından açıklandı.
Münazara genel olarak incelendiğinde iki taraf da kesin bir zafer elde edemedi ve seçimin kaderini etkileyecek tartışma büyük ölçüde ikinci raunda kaldı.