EKSEN

'Türkiye, Arap Birliği Dışişleri Bakanları Zirvesi'ne Suriye'nin onayı olmadan çağrıldı'

Hüsnü Mahalli'ye göre Hakan Fidan Kahire'de konuşurken Suriye heyetinin salonu terk etmesi, iki ülke arasındaki normalleşme sürecinde gelişme yaşanmadığını işaret ediyor. Arap Birliği'nin de Suriye'ye karşı olumsuz tavrının devam ettiğini ifade eden Mahalli, hiçbir Arap liderin Suriye'yi ziyaret etmediğini vurguladı.
Sitede oku
Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi'ne katıldı. 13 yıl aradan sonra ilk defa bir Türk Dışişleri Bakanı'nın katıldığı toplantıda, davetiyenin Erdoğan-Sisi görüşmesi sonrası gelmesi dikkat çekti.
Dubai merkezli Al Arabiya ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan anons edildikten sonra, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad'ın başkanlığındaki heyetin salonu terk ettiğini aktardı. Haberde, Suriye heyetinin salona ancak Hakan Fidan konuşmasını bitirdikten sonra döndüğü kaydedildi.
Öte yandan Suriye heyetinden bir yetkilinin salonda kalıp Hakan Fidan'ın konuşmasını dinlediği bildirildi. Mikdad'ın toplantı öncesi yaptığı açıklamada, "Türkiye, Suriye ile işbirliği için yeni adımlar atmak istiyorsa, askerlerini geri çekmelidir" ifadelerini kullandı.
Kahire’deki Arap Birliği Dışişleri Bakanları Zirvesi’ni, Bakan Fidan’ın konuşması sırasında Suriye heyetinin salonu terk etmesini, Arap Birliği’nin Türkiye-Suriye ilişkilerindeki etkisini ve ABD askerlerinin Irak’tan çekileceği yönündeki gelişmeleri, gazeteci ve yazar Hüsnü Mahalli ile konuştuk

‘Sisi Türkiye’ye geldi fakat Suriye’ye gitmiyor’

Arap Birliği Dışişleri Bakanları zirvesi için Hakan Fidan’ın Kahire’ye Suriye’nin onayı olmadan davet edildiğini aktaran Hüsnü Mahalli, Türkiye Arap ülkeleri konferansına çağrılırken hiçbir Arap liderin Suriye’yi ziyaret etmediğine dikkat çekti:
“Suriye’nin onayı olmadan denildi. Suriye’nin onayı olmadı. Hakan Fidan konuşmaya çıktı, Suriye Dışişleri Bakanı salonu terk etti. Dolayısıyla Suriye’nin onayı olmadığı görüldü. Son anda bir sorun çıktı. Türkiye ile Suriye’nin olası barışı veya Erdoğan-Esad buluşmasıyla ilgili anlaşma sağlanamadığı görülüyor. Peki niye çağrıldı? Sisi’nin Türkiye’ye gelmesinin sonucu olarak Hakan Fidan çağrıldı. Öncesinde Erdoğan hem Suudi Arabistan hem de BAE ile barışmıştı. Arap coğrafyasında bildiğimiz karanlık senaryolar, karanlık oyunlar görülmeye devam ediyoruz. Sisi Türkiye’ye geldi fakat Suriye’ye gitmiyor. Gitmesi gereken ülke Türkiye değil, Suriye. Suriye, Kasım 2011’de Arap Birliği’nden atılmıştı. Geçen sene tekrar alındı. Tamam alındı fakat hiçbir Arap ülkesi lideri, Sisi başta olmak üzere, Suriye’ye gitmiyor. Nasıl bir Arap Birliği’nden ve ortak tavrından söz edilebilir? En azından İsrail’e karşı. Ne yazık ki Arap coğrafyasında başını Suudilerin, Katar’ın, BAE’nin ve Mısır’ın çektiği karanlık tezgahlar devam ediyor diye düşünüyorum.”

‘Türkiye’nin Suriye ile uzlaşmasını zorlayacak bir mesaj Arap Birliği’nden çıkmaz’

Hüsnü Mahalli’ye göre Arap Birliği, Türkiye’yi Suriye uzlaşısı konusunda zorlamaya niyetli değil. Arap devletlerinin halihazırda Suriye’ye karşı tavrının olumsuz olduğunu hatırlatan Mahalli, Suriye’nin Arap Birliği’ne davet edilmesine rağmen şartların değişmediğinin altını çizdi:

“Türkiye’nin Suriye ile uzlaşmasını zorlayacak bir mesaj Arap Birliği’nden çıkmaz. Öyle bir şey olacak olsaydı, Fidan çağrılmadan ve konuşmadan önce uzlaşma sağlanırdı. Hangi çerçevede süreç bekleniyorsa bu Suriye’ye anlatılırdı. Türkiye’den gelecek olumlu sinyaller de aktarılırdı. Esad’ın şartlarını da biliyorduk. Türk askerinin Suriye’den çekilmesini söylemişti, sonra ondan da vazgeçti. ‘Yeter ki taahhütte bulunsunlar’ dedi en son. Demek ki Türkiye’nin Suriye’ye yönelik tavrında olumlu bir gelişme gözlemlenmiyor. Türkiye de muhtemelen bu olumsuz tavrını, Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Suriye’ye karşı olumsuz tavırdan cesaret alarak yapıyor. Türkiye’ye ‘Yeter artık, şu işi çöz’ deselerdi ciddi bir şekilde o zaman bu iş çözülürdü. Demek ki onlar Türkiye’ye baskı yapmıyor.

Ne yazık ki Katar, Mısır, Suudi Arabistan vs. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısında hala aynı tavrı sürdürüyor. Dolaylı da olsa işbirlikçi bir tavır bu. Gazze yerle bir edildi hala Netanyahu’yu ateşkes için ikna etmeye çalışıyorlar. Böyle Arap yönetimlerinden olumlu bir şey beklemek abesle iştigal diye düşünüyorum. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Körfez ülkeleri bakanlarıyla yaptığı görüşmeden de bir şey çıkmadı. Lavrov da ikna edemedi onları Suriye konusunda.”

‘Söylem ile eylem arasında bu coğrafyada bir alakasızlık var’

Irak’tan Amerikan askerlerinin çekilmesiyle ilgili son beş yıldır birçok defa açıklama yapıldığını fakat halihazırda ufak bir Amerikan birliğinin varlığını sürdürdüğünü ifade eden Mahalli, Erbil’deki Amerikan üssünün kapatılmasının İran’a bir mesaj olabileceği değerlendirmesinde bulundu:

“Arap Birliği umutsuz iken bütün coğrafyaya da umutsuzluk egemen oluyor ne yazık ki. Irak’la ilgili bir iki cümle söyleyeyim. Durmadan ‘ABD ile anlaştık, çekilecekler’ diyorlar. 2025’te ilk aşama başlayacak, 2026’da bitecek diyorlar. Zaten Amerika’nın Irak’ta toplam bin 500 askeri var. Yani dolayısıyla çekilecek muhabbeti 2011’den beri konuşuluyor. Fakat anlaşma kapsamında bin 500 asker tutuyorlar. NATO ülkelerinin de askerleri var Irak’ta o kapsamda. Coğrafyada olup bitenleri Irak ile karşılaştıracak olursak hepsi saçma sapan. Bu coğrafyada her şey yerle bir olmuş, biz hala konuşuyoruz. Lavrov’un Riyad’da olan açıklamalarını gördük.

Erdoğan ve Türkiye, Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne iki yüz sefer vurgu yapmıştır. Doğrudan Erdoğan’ın vurgusu var. Peki nerede Suriye’nin toprak bütünlüğü? Esad diyor ki ‘Topraklarımın yüzde 10’unda Türk askeri var. İşgal etmiş durumdasın. Benimle savaşan teröristleri destekliyorsun’ diyor. Söylem ile eylem arasında bu coğrafyada bir alakasızlık var.

Bölge halkları ne yazık ki özgürlüklerinden yoksun durumda. Batı Şeria’da kıyamet kopuyor, Arap ülkelerinde vatandaşlar bile sokağa çıkmaz oldu. Devletler tamam anladık satılmış ama halklar bile sokağa inmiyor. Bölgenin üstünde karabasan dolaşıyor. Böyle olunca doğal olarak konuşmanın ötesinde yapılan hiçbir şey yok. Irak’a dönersek eğer, anlaşma gereğince 2026’da Erbil’deki ABD üssü de kapatılacak. Bu İran’a bir mesaj. Erbil ve İran arasında bir gerginlik var biliyorsunuz.

Bir de Suudi-İran barışında Çin büyük rol oynamıştı. Mısır, F-16 almaktan vazgeçiyor ve Çin muadilini satın almak için anlaşma yapıyor. Bir de başımıza bu çıktı. Çin’in politikası da bölgeyi allak bullak ediyor. Sisi Türkiye’ye geldi tamam iyi yaptı. Anlaşıldı. Peki Türkiye ile Mısır arasında çok ciddi problemler var. Birincisi Doğu Akdeniz. İkincisi Libya. Libya’da Türkiye ve Mısır, iki düşman ülke. Ciddi şekilde düşman ülke. Somali’de Türk askeri var. Etiyopya ile Mısır arasında savaş çıktı çıkacak. Böyle karman çorman bir ortamda biz gazeteciler ne yazık ki sadece bir şeyler yorumlamaya çalışıyoruz.”

‘Arap Birliği ve İslam İşbirliği Konferansı bugüne kadar ne işe yaradı?’

Ortadoğu’daki ilişkilerin karmaşıklığına dikkat çeken Mahalli, diğer yandan bu coğrafyada gazeteci olmanın zorluğuna vurgu yaptı:
“Bu coğrafyada gerçekten sürekli saçmalık var. 45 yıldır gazetecilik yapıyorum. Arap Birliği’nin kuruluşundan beri 30 tane normal, 15 tane olağanüstü zirve yapılmış. İslam Konferansı kurulmuş Mescid-i Aksa yapıldığında. Ne işe yaradı bu örgüt? Ne işe yaradı Arap Birliği? Hiçbir işe yaramadı. Böyle baktığımızda ‘Burası Ortadoğu, kimin eli kimin cebinde belli değil’ diyorsunuz. Kimin neyi hangi cepte ne yapıyor ona bakmak gerekiyor. Hikaye bu kadar karmaşık. Ahmet Davutoğlu 2009’da Dışişleri Bakanı olarak ilk kez Arap Birliği toplantısına katıldı. İlk kez çağrılmıştı Davutoğlu o zaman. Tabii 2006’da yine Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olarak Arap Liderler Zirvesi’ne çağrılmıştı. Aynı Ahmet Davutoğlu, 2011’de yani Suriye’nin Arap Birliği’nden atıldığı dönem, Katar Dışişleri Bakanı ile Suriye’yi atmak için lobi yapıyordu. Bu nasıl bir coğrafya? Nasıl rezil bir diplomasi? Nasıl kurallara uyulmayan bir ortam? Böyle bir coğrafyada biz gariban gazetecilerin hali de içler acısı haliyle.”
Yorum yaz