‘BRICS Batı karşıtı değil ama Batı dışı bir oluşum’
“BRICS konusundaki zihin bulanıklığını gidermek gerekiyor. Türkiye’de ve dünyada bu konu açıklığa kavuşmuş değil. Türkiye’de ‘Siyasi intihar, Türkiye için tehlikeli’ tarzı tanımlamalar yapılıyor. Bunların önyargılı ve yanlış olduğunu düşünüyorum. Bir kere BRICS, Batı karşıtı değil. Ama Batı dışı bir oluşum. Batı karşıtı değil çünkü BRICS’te hiçbir Batılı ülkeyi veya kurumu ötekileştirme veya düşmanlaştırma anlayışı bulunmuyor. Öte yandan Ukrayna’dan dolayı Rusya’ya uygulanan yaptırımlar hariç BRICS ülkelerinin tamamının Batı ülkeleri ile yoğun ticareti ve diplomasisi devam ediyor. BRICS, Birleşmiş Milletler merkezli hareket ediyor. Yani BRICS’in kendisine çatı olarak gördüğü unsur Birleşmiş Milletler. Böyle bir oluşumu ‘Batı karşıtı, Batı düşmanı’ şeklinde tanımlamak önyargılı ve bilgisiz bir yorum olur. Peki BRICS’e örgüt diyebilir miyiz? Batı standartlarında diyemeyiz şu anda.
BRICS genç bir örgütlenme. Sekretaryası yok. Ama bir Kalkınma Bankası var. Batılı tarzda olmayabilir ama BRICS kendisine ait bir oluşum üretmeye çalışıyor. Batı standartları dışında bir şeyler yaratmaya çalışan bir oluşumdan bahsediyoruz. 2009’dan beri devam ediyor bu. Bir Kalkınma Bankası inşa ediyorlar. Bu banka, gelişmekte olan ve tamamı Batı dışında olan ülkelerin kurduğu bir yapılanma. Yani Batılı ülkelerinin ve Batı standartlarının olmadığı bir oluşum var. Bugün birçok ülkeye kredi sağlayan, binlerce bina ve otoyol inşa eden, altyapı yatırımlarına kredi sağlayan bir oluşum bu.
BRICS tabii sadece bir konuşma platformu değil. Bugün çok daha ötesi haline geldi. BRICS’i NATO ve AB ile karşılaştırmak da saçma. BRICS bunlardan hiçbirisinin muadili değil. Bir kere BRICS, NATO gibi militarist ve askeri yapılanma değil. BRICS ayrıca saldırı veya savunma ittifakı da değil. Öte yandan Avrupa Birliği gibi egemenliğinizi tamamen veya yarı şekilde devrettiğiniz bir yapı da değil. AB tek coğrafyalı, tek medeniyetli, tek renkli ve tek tipçi bir yapı. BRICS ise çok merkezli, çok medeniyetli, çok renkli, çok sesli ve çok coğrafyalı bir yapı. G7 gibi ABD’nin domine ettiği bir yapı da değil. BRICS’te eşit egemen devletler arasında, demokrasi temelli, hiçbir ülkenin domine etmediği bir yapı var. Yeni Kalkınma Bankası da böyle. IMF ve Dünya Bankası’nı ise ABD domine ediyor. Yeni Kalkınma Bankası’nda herkes eşit söz hakkına sahip. Eşit oy hakkı var. Cezayir gibi BRICS üyesi olmayan ülkeler de bu bankaya üye. Farklı bir organizasyondan bahsediyoruz.”
“Türk karar alıcıları, dünyanın değiştiğini ve medeniyet ekseninin kaydığını görüyor”
“Bizim BRICS hikayemi 2018’de başladı. Sayın Cumhurbaşkanı ilk defa bir BRICS zirvesine katılmıştı. Şimdi eleştiriyorlar fakat Türk karar alıcıları, 2018’de bu zirveye katıldı ve süreç orada başladı. Süreç boyunca açıklamalar geldi fakat devamında Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS’in önüne geçti. Sayın Cumhurbaşkanı, ŞİÖ’ye üyelik talebinde bulundu. Benim iddiam şu: Bizim BRICS üyeliğimiz, ŞİÖ’den daha kolay. Çünkü ŞİÖ, güvenlik ve savunma odaklı bir örgüt. BRICS ise tamamen kültürel, diplomatik, siyasi ve ekonomik bir yapı. Yani Türkiye bir NATO üyesi. NATO’nun güvenlik belgeleriyle ŞİÖ’nün güvenlik belgeleri arasında bir uyuşmazlık olması olasılığı yüksek. BRICS’te şimdilik bir güvenlik veya askeri ajandası yok. Yani bizim BRICS üyeliğimiz daha kolay. Ama buna bile Batılı ülkelerin tepkilerinden çok daha sert tepkiler, bizim ülkemizden çıkıyor. Amerikan Büyükelçisi ‘Türkiye’nin BRICS üyesi olmasını istemeyiz’ dedi. Onlar yumuşak açıklama yaparken, bizim içimizden ‘Siyasi intihar’ şeklinde sorunlu bakış açıları geliyor. Bugün Gazze’de yaşanan olaylardaki ve Rusya-Ukrayna savaşındaki Batı ikiyüzlülüğü sebebiyle kurala dayalı düzenin ve uluslararası hukukun tamamen bittiğini görüyoruz. Bazı şeyler hafife alınıyor.
BRICS üyeleri, Batılı ülkelerden çok daha önce hukuk, değer ve norm üretmiş medeniyetlerden geliyor. Çin mesela beş bin yıllık kanun, kural kaydı olan bir ülke. Hindistan öyle. Rusya’nın binlerce yıllık kültürel birikimi var. Bu ülkelerin değer ve norm yaratmayan ülkeler olarak görülmesi, bu kişilerin tarih bilmemesinden kaynaklanıyor. Yeni gelen üyelerle birlikte BRICS, üç kıtada yedi medeniyete ve birçok dine ev sahipliği yapıyor. İslam’ın Sünni ve Şii yorumları artık BRICS üyesi. Hristiyanlığın değişik kolları BRICS üyesi. Hindu ve Konfüçyüs medeniyetleri BRICS üyesi. Bunları nasıl hafife alabilirsiniz? Geçmişte sundukları gibi günümüzde yeni değerler de sunabilirler. Türkiye de bugün bunları dikkate alıyor. Yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor ve medeniyet ekseni değişiyor.
Türkiye, BRICS’i sadece ekonomik fayda veya Batı’ya karşı koz sebebiyle istemiyor. Bugün Amerikan belgelerinden Asya’daki siyasi belgelerin tamamında Asya’nın yükselişinden bahsediliyor. Türk karar alıcıları da bunu görüyor. Değişen bir dünya düzeni var. Sadece güç merkezleri değişmiyor. Medeniyet ekseni de kayıyor. Yeni medeniyet algıları, iş yapma modelleri ve diplomasiler ortaya çıkıyor. Türkiye’nin bunu görmemesi büyük sıkıntılara yol açar. Mesela AB üyeliği için Türkiye’nin geçmişteki girişimleri geç kalınmış olarak görülebilir. Ben öyle görmüyorum. Şimdi belki de Türk karar alıcıları BRICS’i kaçırmak istemiyor. Bu salt ekonomik değil. Elbette ekonomik faydası olacak, Batı’ya karşı elimizi güçlendirecek ama BRICS bunlardan çok daha fazlası diye düşünüyorum.”
‘Batı dışı dünya, Batı’nın Rusya ile ilgili tezlerini desteklemiyor’
“Küresel sistemin değişen yüzünü, Türk karar alıcıların iyi okuduğunu düşünüyorum. Zamanın ruhunu iyi okuyorlar. Bunu zaten Sayın Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın Çin ve Rusya gezilerinde ve açıklamalarında gördük. Oldukça iddialı açıklamalardı bunlar. Konuşmaları ses getirdi. Bunların küçük detaylar veya günü kurtaran hamleler olduğunu düşünmüyorum.
Peki Türkiye’nin BRICS üyelik başvurusu neden bu şekilde açıklandı? Bence bu durum farklı olacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BRICS zirvesi için Kazan’a gideceği belliydi. Bu başvuru resmen Kazan’da açıklanacaktı. Böylece daha çok ses getirir ve daha etkili olur. Zirvede yapılan bir açıklama daha kolay kabul edilir ve daha çok ses getirir. Ama Amerikalı kaynaklar bunu önceden servis etti ve şimdiden bir tartışmaya yol açtı.
Zaten BRICS’e başvuru, aday ülke değerlendirmesi vs. uzun bir süreç var. Biz 2024’te Kazan’da veya 2025’te üye olacağız diye düşünmüyorum. Dört tane yeni üye var. Birbirinden farklı ve değişik modellerden gelen üyeler bunlar. Bunların entegrasyon süreci var. BRICS’in dış politikasına, dünyaya bakış açısına entegrasyon süreci varken yeni üyelerin katılımı hızlı olmaz. Sergey Lavrov da benzer bir açıklama yapmıştı. Brezilya’da gerçekleşecek 2025 zirvesinde belki Türkiye, Azerbaycan, Malezya gibi ülkelerin üyelik başvurusunda ilerlemeler olacak diye düşünüyorum. BRICS genç bir oluşum ve hala yeni şeyler katıyor üstüne. Aşama aşama gidecektir.
Ama burada üyeliğin başvurusunun Rusya dönem başkanlığında olması ve çok fazla ülkenin Rusya’daki zirveye katılması, hem Rusya hem BRICS için prestij meselesi. Batılı devletlerin bir iddiası var. ‘Rusya toprak peşinde, 21. Yüzyılda topraklarını büyütmek istiyorlar’ diyorlar. Ama bakıyoruz 30-40 ülke, ‘toprak istediği’ iddia edilen ülkenin dönem başkanlığını yaptığı BRICS’e katılmak istiyor. Demek ki Batı dışı dünya, bu tezleri desteklemiyor ve dünyaya farklı bir açıdan bakıyor.”