‘Batı ittifakı, Paşinyan’ın iktidarını korumasını sağladı’
‘Paşinyan dünyadaki gidişatı ne kadar kötü ve eksik okuduysa, Aliyev de o kadar doğru okudu’
‘Ermenistan’ın çok fazla çıkış kapısı olmadığını görüyoruz’
‘Azerbaycan’ın İsrail ile olan bağı sebebiyle ABD kampında yer aldığını söylemek gerçekçi değil’
‘Zamanında Soros’un fonlaması ile Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da renkli devrimler yapıldı’
“2003, 2004 ve 2005 yıllarına dönersek, dünyaca ünlü borsa vurguncusu George Soros’un fonlaması ile sırasıyla Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’da renkli, turuncu, gül-lale devrimleri yapılmıştı. Bizim bu ‘Yetmez ama evet, özür diliyoruz nokta kom’ ekipleri oralara demokrasi geldiğini zannediyordu. Kıbrıs’ta bunların uzantıları var ‘Zamanı geldi baharda Avrupa’ şeklinde. Şimdi bütün bu liberal cenaha baktığımızda, Gürcistan’ın NATO ile flört etmesinden, AB’nin havuç uzatmasından dolayı bu bölgeye Gürcistan üzerinden demokrasi, insan hakları vs. geleceğini zannediyorlar. Tabii her zamanki yanılgılar içerisindeler. Neden? Gürcistan son derece haklı bir şekilde ‘Buradaki medya kuruluşları ve STK’lar eğer dışarıdan fon alıyorsa bunun için yasa çıkartacağız ve bu konuda listemiz olacak’ dedi. Bağımsızlığı, egemenliği ve bütünlüğü konusunda hassasiyeti olan her ülke, kendi çerisindeki medya, STK ve sendika kuruluşlarının mali kaynaklarını haklı olarak denetlemek ister. Bu, doğrudan ülkelerin egemenliği ile alakalı bir mevzudur.
Ben usulden ve esastan Annan planına karşıydım, o dönemi hatırlıyoruz. Avrupalı diplomatlar, tanımadıkları KKTC’ye gidip, bizim Viyana Konvansiyonu’ndan beri öğrendiğimiz tüm kuralları hiçe sayarak Annan Planı’nın KKTC’de yüksek evet oyu alması için her türlü faaliyeti yapmışlardı. Biz bu tür olayları kendi ülkemizde de hatırlıyoruz. Türkiye’nin egemenliğine ve bağımsızlığına karşı bu Soros solcularının ve FETÖ’nün solcularının desteğiyle her türlü hesapların yapıldığını biliyoruz. Aynı durum Gürcistan iç siyasetinde de var. Buna karşı çıkanı derhal ‘Rus ajanı’ diye damgalama peşindeler. Biz buna alışığız, Türkiye’de de gördük. Ancak Gürcistan’daki seçimler eğer 2003, 2004, 2005 fonunda tutulursa bıçaksırtı olur. Bir tarafta parlamento çoğunluğu ve Başbakan var. Diğer tarafta Cumhurbaşkanı var. Buna bakınca Gürcistan’da ilerideki haftalarda yapılacak seçimler, Gürcistan’ın konumu ve ilişkileri itibarıyla Kafkasya’da belirleyici olabilir.
Biz 2008 yazında Rusya’nın Gürcistan üzerinden ABD emperyalizmine silah gösterdiğini hatırlıyoruz. 2008 ağustos ayında ne oldu? Rusya ve Gürcistan savaştı. Abhazya ve Güney Osetya, Gürcistan’dan koptu. Hatta o sırada televizyonlarda dönemin Gürcü liderinin kırmızı renkli kravatını yediğini hatırlıyoruz. Keşke Zelenskiy bu Gürcistan olaylarından bir parça ders alsaydı da ülkesini ABD ve AB emperyalizminin peşine bu kadar takıp bölgeyi karıştıracak, Rusya ile gerilimi artıracak adımlar atmasaydı. Bu sebeple Gürcistan’da yaklaşan seçimler çok önemli. Yeni bir renkli lale-gül devrimi kalkışması olarak gözlemliyorum ben bu yabancı ajanslar yasası üzerinden yapılan ayaklanmaları. Çünkü Ermenistan’ın askeri, siyasi ve iktisadi gücünün bölgedeki gerilime yetmediğini görüyoruz. Ermenistan’ı ABD tamamen kendi güdümüne alsa bile yetmez. Yanına bir ülke daha eklemesi lazım.”
‘Paşinyan, Türkiye ile gerilim sayesinde kazanabileceği bir şey olmadığını gördü’
“Paşinyan Türk yanlısı veya Türkiye sevdalısı bir adam değil. Ancak Paşinyan, Türkiye ile olan ilişkilerde gerçeği görüyor. Paşinyan dünyayı okuyamadı; ABD’nin hegemonya kaybını, Fransa’daki istikrarsızlığı okuyamadı. Bunları göremeyen Paşinyan, Türkiye ile gerilim sonrasında kazanabileceği bir şey olmadığını görebildi. Türkleri sevme durumu yok. Paşinyan en son sözde soykırım iddiaları ile ilgili ‘Büyük felaket’ dedi. Soykırım demedi. Batı literatüründeki bir kavramı kullandı. Soykırım dememesinin sebebi bir kere tarihsel gerçekler. Uzaklara gitmeye gerek yok. Tarihteki ilk Ermenistan’ın Başbakanı Hovhannes Kaçaznuni, ‘Taşnak Partisi’nin yapacağı bir şey yok. Biz büyük güçlerin oyuna getirmesiyle Türklere çullandı kve kaybettik’ şeklindeki raporları ortada. Arşiv ve tarih Paşinyan’ın aleyhine.
Tabii benim en başından beri savunduğum, Türkiye ve Ermenistan arasındaki arşiv değil siyaset meselesidir. Bu gerilimin tarafları Türkiye ve Ermenistan değildir. Ermenistan’ın o kadar gücü yoktur. Taraflar Türkiye ve Batı emperyalizmidir. Batı emperyalizmi, Ermenistan’ı Türkiye’ye karşı cepheye sürmektedir. Bizim Ulusal Kurtuluş Savaşımız, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İttihatçı kahramanlarımız toptan soykırım suçuyla itham edilmek istenmektedir. Paşinyan bunları en azından görüyor ve gerçekçi davranıyor. Ermenistan hem Rusya ile hem Azerbaycan ile gerilim içinde. Gürcistan ile arası limoni. İran’dan umduğu desteği bulamıyor. İran’ın kendi sorunları var. Batı’nın desteği, Ermenistan’ı ayakta tutmaya yetmiyor.
Ermenistan’ın bölgedeki en iri kıyım komşularından olan Türkiye ile büyük sorunları var. Sadece soykırım iddiaları yok, bir de ASALA terörü var. Paşinyan bu durumda ne yapacak? Ermenistan ekonomisi çok kötü. Kitlesel göç veriliyor. Ermenistan şu anda sadece ABD’nin, AB’nin ve diasporanın yardımıyla yaşamaya çalışıyor. İşte Paşinyan bu gerçekleri görüyor olacak ki kendi halkını ikna etmeye çalışıyor, Türkiye ile ilişkileri normalleştirme fikrini anlatmaya çalışıyor. Çünkü siyasi, askeri, iktisadi ve diplomatik olarak Ermenistan’ın gücü fazlasıyla tükendi. Ermenistan, komşularıyla bu husumetleri yürütecek durumda değil ve Erivan aleyhine birçok dinamik ortaya çıkıyor.”