Mizantropinin kelime anlamının insanlardan nefret etmek olduğunu ifade eden Yıldırım, bu davranışın bir tür kişilik bozukluğu olduğunu söyledi:
“Eskişehir’de meydana gelen bıçaklama olayının ardından yeni bir kavram karşımıza çıktı. Mizantropi olarak adlandırdık biz bu kavramı. Mizantropistler insanın doğası gereği kötü olduğuna inanıyor. Bu yalnızca bir tanımdan ibaret değil, bunu en fazla kişinin davranışsal eylemlerinde görüyoruz. Kişinin rastgele bir şekilde kötülük yapmasıyla karşımıza çıkıyor. Sadece tek bir noktadan yapmıyoruz bu tanımlandırmayı. Örneğin kişilerle olan iletişimde yoğun nefret duygusuyla zarar verme eğilimi fazla oluyor. Burada çevresel ve deneyimsel koşulların ön planda olduğunu görüyoruz. En önemli noktası kişilik örgütlenmesinin nereye yakın olduğunun fark edilmesi.”
En büyük etkenlerden birinin çocukluk dönemindeki değersizleştirilme, küçük düşürülme gibi negatif deneyimler olduğunu söyleyen Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Çocukluk dönemindeki deneyimler mizantropiye zemin hazırlayabilir. Birey bir sorun karşısında sorunu nasıl çözüyor, sorun çözme becerilerinde ne var, bunu aktif olarak kullanabiliyor mu yoksa şiddet içeren davranışlara eğilimi mi var, bunlar bizim için çok önemli ve anahtar noktalar. Çocukluk ve ergenlik döneminde ailelerin bu tip cümleleri duyduğunda dikkat etmeleri gerekiyor. Bu çocuklar okul hayatlarında da yoğun sorun yaşayan çocuklar oluyor. Çocuk çok fazla agresyon yaşıyor, ‘insanlardan nefret ediyorum’ gibi söylemlerde bulunuyorsa burada uzmanlardan destek almak gerekebilir.”