‘Yeni kabinede hem muhafazakar hem reformist isimler var. Ulusal birlik hükümeti gibi bir durum var’
‘Cevad Zarif, hükümette fikir ayrılıkları ve çatışmalar yaşanabileceği için istifa etti’
“Bunlardan evvel Pezeşkiyan birçok kurul kurdu. Bu kurulların içerisinde insanlar görev aldı. Bu kurulların oluşturduğu bir istişare heyeti var. Heyetin başkanlığını da eski dışişleri bakanı Cevad Zarif yaptı. Yoğun müzakerelerden sonra bu bakan listesi hazırlandı. Şimdi bakanlar kurulunda 19 bakan var. Bir tane Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı ve on civarı da yardımcı var. Sadece bakanlar güvenoyuna tabidir. Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı ve cumhurbaşkanı yardımcıları güvenoyu almak zorunda değil. Doğruca Pezeşkiyan’ın atamasıyla göreve başlıyorlar. Cevad Zarif’e gelecek olursak, kendisi bakanlar kurulu listesi meclise sunulmadan önce stratejik işlerden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmıştı. On gün sonra istifasını duyurdu. Bu tabii pek çok spekülasyona sebep oldu.
Kendisi de X hesabından bir açıklama yaptı. İstifa etme nedenini çok net ortaya koymasa da bir açıklama yapmış oldu. Üniversiteye döneceğini, Pezeşkiyan hükümetine desteğinin devam ettiğini, istifa etmesinin Pezeşkiyan ile anlaşamadığı anlamına gelmediğini belirtti. Tabii ki Pezeşkiyan çok reformist olmakla beraber farklı bir profil. Cevad Zarif de güçlü bir diplomat. Üst düzey bir devlet görevlisi ve reformist bir isim. Meselelere yaklaşımları birbirlerinden farklı. Elde ettiğimiz bilgilere göre hükümetin meseleleri ele alma konusundaki yaklaşımlarda Zarif ve Pezeşkiyan arasında görüş ayrılıkları olduğu yönünde. Çatışmak yerine destek sağlama kaydıyla ayrılmayı kabul etti Zarif. Hükümette olsa çatışma yaşanabilirdi. Bu ihtimali kuvvetli görüyorum çünkü İran’ın yeni dışişleri bakanı Abbas Erakçi de güçlü bir diplomat. Hatta Cevad Zarif’in eski yardımcısı.”
‘Pezeşkiyan hükümetinin diplomasisi hem muhafazakar hem reformist politikalar barındıracak’
“Reformist kanada yakın bir diplomat Abbas Erakçi ve Zarif ile de çok uyumlu çalıştılar geçmişte. Fakat Erakçi, meclise bakanlar kurulu listesinde sunulduğu günlerde; yani geçen hafta, 36 sayfalık bir belge yayınladı. İran dışişleri politikasının nasıl olacağının şifrelerini içinde barındıran bir belge yayınladı. Ve bu belgede hem reformist eğilimlerin hem de muhafazakar eğilimlerin yer aldığını görüyoruz. Mesela İran’ın dışındaki saha çalışmaları var. Mesela Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de var. Saha çalışmaları ile diplomasinin bir koordinasyon içerisinde devam edeceğini belirtiyor. Bu aslında diplomasi ile sahanın ilişkisinin nasıl olacağı noktasında daha muhafazakar bir eğilime işaret ediyor. Çünkü Zarif, 2021’de sızdırılan 3 saatlik konuşmasında, sahanın diplomasinin emrinde olması gerektiğini söylemişti. Ve tam tersi diplomasinin sahanın emrinde olmasından şikayetçiydi.
Bu noktada Pezeşkiyan ve Erakçi’nin daha muhafazakar bir politika benimseyeceğini görüyoruz. Öte yandan muhafazakar kanat, Donald Trump’ın tekrar seçilmesi ve nükleer müzakerelerden çekilmesi durumunda, müzakerelerde ısrar edilmemesi ve yeni alternatifler bulunması gerektiğini savunuyordu. Fakat yine bu metinde, İran’ın yaptırımların kaldırılması noktasında ABD ve Batılı ülkeler ile müzakere yolunu benimseyeceği ifade edilmektedir. Dolayısıyla Pezeşkiyan hükümeti nasıl ki kabinenin oluşmasında hem muhafazakar hem reformist eğilimlere yer verdiyse, diplomaside de aynı yöntemi benimsemiştir diyebiliriz. Tüm bunlardan dolayı Cevad Zarif’in hükümetle çalışması zordu. Birtakım fikir ayrılıkları yaşanabilirdi ve bunlar çatışmaya dönüşebilirdi. Ayrılması, her iki taraf için de daha isabetli bir karar oldu diyebiliriz.”
‘ABD donanmasının üçte biri bölgede. Ani bir misilleme yapılırsa ciddi bir Amerikan tehdidi var’
“Suikastı takip eden günlerde İranlı yetkililerden gelen açıklamalar, İran’ın çok hızlı şekilde bir misilleme yapacağı şeklinde düşünmemize sebep oldu. Fakat devam eden günlerde hem Hamaney’den hem Devrim Muhafızları yetkililerinden gelen açıklamalar, misillemenin muhakkak yapılacağı fakat epey bir zaman beklenmesi gerektiğini işaret etti. Hamaney de hiçbir strateji gütmeden yapılacak bir misillemenin, Kur’an’a göre haram olduğunu fakat taktiksel bir hamlenin Kur’an’a uygun olacağını, bunda da eleştirilecek bir taraf olmadığını ifade etti. Hamaney’den sonra İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı da ‘Muhakkak yapılacak fakat biraz beklemek gerekiyor’ şeklinde oldu.
Aslında İran açısından zor bir karar. Çünkü İran misilleme yaptığı takdirde sadece İsrail’e misilleme yapmıyor. İsrail’in yanında saf tutan ABD ve diğer Batılı ülkeler var. İran’ın ise yalnız olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla İran misilleme yapmadığı için çok değişik değerlendirmeler yapılabilir. Fakat ben bu değerlendirmeleri haklı bulmuyorum çünkü kolay bir karar değil. ABD, uçak gemilerini F-35’ler ile tam donatıp Körfez’e gönderdi. ABD basınında görüyoruz ki Amerikan donanmasının üçte biri şu anda Akdeniz, Körfez ve Umman Denizi’nde yer alıyor. Bu çok büyük bir baskı unsuru. Dolayısıyla İran’ın karar vermesi zorlaşıyor.
İran’ın genel tavrı, Şam’daki elçiliği hedef alınana dek stratejik sabır şeklindeydi. Yani bir gün uygun bir zeminde misilleme yapmayı benimsiyorlardı. Şam’daki elçilik bulununca bunu bir kenara bırakıp bir misilleme yaptılar. Tabii misilleme çok tartışıldı o yüzden detayına girmeyeceğim. Misilleme bir şekilde yapıldı. Şimdi baktığımızda hangi politika uygulanacak? Stratejik sabır politikasını benimsedikleri takdirde hem bölgede hem de kendi iç kamuoylarında, İran’ın caydırıcılığı ve devlete duyulan güven azalacak. Öte yandan ani bir misilleme yapılırsa ciddi bir Amerikan tehdidi var ve donanma da bölgede.”