Hindistan merkezli Economic Times’a mektup gönderen Bangladeş'in devrik başbakanı Şeyh Hasina, ABD’nin St Martin Adası’nda askeri üs inşa etmek istediğini vurgularken, kendisinin de bu izni vermeyi reddettiği için ABD tarafından istifaya zorlandığını iddia etti.
ABD'yi, bahsi geçen adalardaki askeri üs tartışması nedeniyle istifasını düzenlemekle suçlayan Hasina’nın mektubunda yer alan açıklamasında, "Başbakanlık görevimden istifa ettim. St. Martin Adası'nın egemenliğinden vazgeçseydim ve Amerika'nın Bengal Körfezi'ni kontrol etmesine izin verseydim iktidarda kalabilirdim” ifadelerine yer verildi.
Daha önce Hindistan haber portalı Fisrtpost, ABD'nin Saint Martin Adası'nı bir hava ve deniz üssü inşa etmek üzere kiralamayı teklif ettiğini bildirmişti.
Adanın ABD'nin gücünü artırmak istediği düşünülen Bengal Körfezi'nde yer aldığı bilinirken, Bangladeş'in en güneyinde bulunuyor.
Bangladeş'te, Bağımsızlık Savaşı'na katılanların ailelerine kamuda kontenjan ayrılmasının ardından başlayan ve Başbakan Şeyh Hasina Vecid'in istifasıyla sonuçlanan protestolarda çıkan şiddet olaylarında son iki günde 231 kişi hayatını kaybederken, Hasina’nın 15 yıllık iktidarına son veren öğrenci protestolarında ABD’nin parmak izi olduğu zaten birçok uzman tarafından da konuşuluyor.
Hindistan'a kaçan Hasina’nın devrilerek ülkede geçiş hükümeti kurulacağının duyurulmasından memnun olduğunu duyuran ABD’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Bangladeş'teki durumu yakından takip ettiklerini ve ABD'nin Bangladeş halkının yanında olduğunu vurgularken, "Geçici bir hükümetin duyurulmasını memnuniyetle karşılıyor ve her türlü geçiş sürecinin Bangladeş yasalarına uygun olarak yürütülmesini istiyoruz" diye konuşmuştu.
Bangladeş'te neler oldu?
Öte yandan toplumsal gerilim ve kitlesel eylemlerde en hızlı organize edilebilen ve en kolay etkilenebilen kesim olarak bilinen öğrencilerin protestolarında ABD’nin parmağı olduğu giderek daha fazla dile getirilmeye başlandı.
Bangladeş'te 1971'deki Bağımsızlık Savaşı'nda görev alan kişilerin çocuklarına kamuda kontenjan kararının ardından temmuz ortasında öğrencilerin başını çektiği protestolar başlamıştı.
Yüksek Mahkemenin temmuz sonunda kontenjan oranlarını indirmesiyle protestolara son verildiği duyurulmasına ragmen devam eden gösterilerdeki lşddet olaylarından sorumlu tutulan Cemaat-i İslami Partisi ve öğrenci kanadının yasaklanmasının ardından protestocular, bu kez de gösterilerde hayatını kaybedenler için adalet çağrısıyla sokaklara dökülmüştü.
Başbakan Hasina da protestolarda yaşanan şiddet olaylarına ana muhalefetteki Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) ile Bangladeş Cemaat-i İslami Partisi'nin neden olduğunu savunmuştu.
Şiddet olayları artarak devam ederken, Başbakan Şeyh Hasina 5 Ağustos’ta resmi konutundan ayrılarak askeri helikopterle Hindistan’a gitmiş, bu sırada göstericiler, Başbakan’ın resmi konutunu basmıştı.
Öğrenci gösterilerinden darbeye giden bu yolu Sputnik’e değerlendiren Hindistanlı emekli Hava Kuvvetleri Mareşali Mateswaran, ABD'nin bencil çıkarları için herhangi bir ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yanaşabildiğinin herkes tarafından bilindiğin dikkat çekerek, “Bu olaylarda da radikal İslamcıları desteklediler. Bence asıl etken, ABD'nin Hasina'yı Çin'e çok yakın görüp Hindistan'la dostluğunu görmezden gelmesiydi. Ancak Hasina bağımsız bir aday olarak görülüyordu. ABD onu iktidardan uzaklaştırarak amacına ulaştı” ifadelerini kullandı.
Hintli uzman, Başbakan Hasina'nın demokratik yollarla seçilmiş hükümetini devirmek için öğrenci protestolarından faydalanan ABD'nin müdahalesinin açıkça görülmekte olduğunun altını çizdiği konuşmasını, “Öğrenciler kolay etkilenen bir gruptur ve ne yazık ki bu olayda Hasina'nın istifasını talep ederek Batı'nın etkisine boyun eğmişlerdir” diye sürdürdü.