ANKARA FARKI

TBMM Filistin Dostluk Grubu Başkanı Turan: İsrail suikastlerle sonuç alamaz

AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, İsrail’in bir batağa saplandığını ve savaşa ihtiyacı olduğunu söyledi. Savaş sona erdiği takdirde İsrail’de halkın yönetimden hesap soracağını dile getiren Turan, “İsrail başarısızlıklarını gizlemek için bir hikâye yazmaya çalışıyor. Ancak suikastlerle bir sonuca varamayacak.” dedi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına TBMM Filistin Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan konuk oldu. Programda, 31 Temmuz'da Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın göreve başlama törenine katılmasının ardından başkent Tahran'da uğradığı suikast sonucu öldürülmesini yorumlayan Turan, şu mesajları verdi:

‘İsrail batağa saplanmış durumda’

“İsrail 10 aydan fazladır bir batağa saplanmış durumda. Bu bataktan çıkmakta da zorlanıyor. Kendi içinde bir sıkışmışlık var. Savaş ülkelerin halklarının konsolide edilmesine yarayan bir iklim de oluşturuyor. Sizin ülkenizde bir savaş olsa herkes birbirine karşı kullandığı baltaları bir miktar gömer. Savaş ortadan kalktığında ilk olacak şey iç tartışmalar olacaktır. Hatta savaşı da kazanamamışsanız size onun hesabını soracaklar. ‘Kaç bin tane İsrail askerinin ölümüne sebep oldunuz? Karşılığında ne aldınız? Gazze’yi mi ilhak ettiniz? Esirleri mi kurtardınız? Kazancınız ne?’ Şimdi sizin bir hikâye yazmanız gerek. Halbuki her vurduğunuz karşınızdaki düşmanın öfkesinin daha da bileylenmesine ve mücadele azminin artmasına neden oluyor. Ortadoğu toplumları ile Yahudiler aynı değil. Belki onlar da Ortadoğu’nun içinde ama karakterleri çok farklı. Şöyle derler; ‘Onların dünyaya olan sevgisinden çok biz ölüme, şehadete aşığız’ Siz bu toplumu ölümle korkutamıyorsanız, yok etmekle korkutamıyorsanız oraya yapacağınız bir şey yok. Kendi huzurunuzu düşünüyorsanız orada başkasının camına taş atmayacaksınız. Atıyorsanız da sırçadan köşkte oturduğunuzun hesabını yapacaksınız. İsrail bu öldürmelerle, suikastlerle bir sonuca varamayacak.”

‘İsrail savaşı kaybetti’

“İsrail çok açık bir şekilde soykırım suçu işliyor. Ama bu savaşı kazandığı anlamına gelmiyor. Savaşı kaybetti. Hem cephede hem de psikolojik olarak kaybetti. Bugün İsrail’den nefret etmeyen kimse kalmadı neredeyse. İsrail’in dostları dahi İsrail’i açık yüreklilikle savunamıyorlar. Utanç içerisinde savunmak zorunda kalıyorlar sadece. İsrail’in holokost hikâyesinden sonra oluşturduğu dünyadaki imajı yerle bir oldu. Dolayısıyla hiç kimse İsrail’e inanmadığı gibi İsrail’i var eden düşünce yapısına, anlayışa ve bunun dünyadaki lobilerine karşı da büyük bir nefret oluştu. Psikolojik olarak savaşı kaybetti. Askeri olarak da kaybetti. 10 aydan fazladır Gazze’de 365 kilometrekarelik bir alanda dört tarafı kuşatılmış, 20 yıldan bu yana abluka altında yaşayan kara parçasında bile hâkim olamıyor. Günlük olarak hâkim olsa da mahallede kalamıyor, keklik gibi avlanıyor.“

‘Ölümü öldürmüş Filistinliler savaşıyor’

“İsrail’in elindeki silahlar ile Gazzelilerin elindeki silahlar farklı. İsrail’in elinde dünyanın en gelişmiş silahları olarak tarif edilen silahları var. Ancak insanoğlunun henüz icat edemediği bir silah var; o ellerinde yok. O da iman silahı. Karşısında imanlı, inançlı, davası olan bir halk var. Ölümden korkmayan, ölümü öldürmüş, ölümün üzerine üzerine giden, hatta yeryüzünde insanlık âlemini hayrete düşüren bir halk var. Düşünün; Hiroşima’da kullanılan bombanın 10 katından fazla bomba kullanılacak, bütün binaların yarısından fazlası yerle bir edilecek ve insan varlığı hala inatla ve ısrarla orada duracak. Böyle bir şey insanlık tarihinin neresinde gözükmüştür? Bu kadar yokluğa, sıkıntıya rağmen hiçbiri topraklarını terk etmiyor.”

‘İsrail’i ABD şımarttı’

“Amerika İsrail’i şımarttı ve İsrail son kozlarını oynuyor. Bunun kendilerine hiçbir faydası yok. Hırslarına mağlup olmuşlar. Akıllarını kaybetmiş durumdalar. Öldürerek yok edeceklerini zannediyorlar. Kendilerinden önceki firavuna bakarlarsa öldürerek yok edilemediğini görürler. Zalime yardım eden herkes kaybeder.”

‘Dünyadaki ABD hegemonyası çatırdıyor’

“Yeryüzünde şu anda adı konulmamış, belki bir kurumsal kimlikle takdim edilmemişse de küresel bir iyilik hareketi var. Dünyanın dört bir köşesinden İsrail’in barbarlığına, vahşetine, katliamına, soykırımına itiraz eden milyonlar var. Bu milyonlar hem İsrail’e ve İsrail’in arkasındaki güçlere itiraz ediyor hem de kendi hükümetlerine baskı yapıyor. Hükümetler de kendi içlerinde halkları ile karşı karşıya gelmiş durumdalar. Dolayısıyla dünya düzeni bu katliamın devam etmesine müsaade edemez. İkinci dünya harbinden sonra oluşturulan ABD hegemonyasındaki bu düzen devam etmiyor, çatırdıyor.”

‘İsrail’e karşı askeri güç oluşturmak gerekiyor’

“Biz bugüne kadar yapılması gereken, elimizdeki imkân ve kabiliyetlerle yapabileceğimiz her şeyi yapmaya çalıştık. Buna rağmen buradaki bu katliamlar, cinayetler devam ediyor. Bu, bizim de yapacağımız şeylerin çıtasını daha da yükselterek nihai noktaya doğru gitmek durumundayız anlamına gelir. Dolayısıyla burada tek seçeneğe zorluyorlar ülkeleri; o da askeri seçenek. İsrail’in tasmasını elinde tutan güçler tasmasını ellerinde tuttuklarını kontrol etmezlerse olacaklardan biz sorumlu değiliz, iş kaçınılmaz noktaya gidiyor diye son sinyaller verilmeye başlandı. Türkiye epey zamandır askeri işbirliğini dillendiriyor. Dışişleri bakanımız daha önce söylemişti, cumhurbaşkanımızın bölgesel bir güvenlik paktı oluşturma çabasında olduğuna dair. Türkiye bu konuda gerek açıklama yaparak gerek yapmadan uzun bir zamandır uğraş içinde. Sayın Bahçeli de bu konuda Cumhur İttifakı’nın bir üyesi olarak hem de bölge meselelerinde duyarlılığıyla Kudüs konusunda da çok güzel açıklamalar yapıyor sağ olsunlar. Dolayısıyla bu konuya dikkat çekti. Bunun oluşturulması gerekiyor. Yönetimlerin bir kısmının bu konuyla ilgili çok fazla cesur davranamadıkları olsa bile bunu tartışamaya açarak halkların da yönetimlerine bu bağlamda baskı yapmasının da önünü açmış oluyorsunuz.”

‘Komşumuzun toprak bütünlüğünü savunuyoruz’

“Biz komşumuzun toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Parçalanmış bir komşunun topraklarında çıkan kaos mutlaka size sıçrayacaktır, sıçrıyor da zaten. Kaç yıldır da biz bunun bedelini ödüyoruz. Biz bunu arzu etmeyiz. Ama bugünkü emperyal dünya böyle bir baraj patlamışçasına bütün bölge üzerine hücum ediyor ve bölgede yeni yeni haritalar çizerek emperyalist hedeflerini daha kolay bir şekilde gerçekleştirmek istiyorlar. Bunu görüyoruz, gücümüz oranda bunu engellemek için çabalıyoruz ama buna karşı hep direnen bir tutum içerisinde olduk. Son tahlilde kendi milletimizin, ülkemizin güvenliğini temin etmek için de yapmamız gereken bir şey varsa da onu yapıyoruz çıkarlarımıza uygun olarak. Suriye’de de kendi koridorumuzu oluşturduk. Bazıları bunu başka türlü yorumluyor. Komşu ülkenizin parçalanmasına katkıda bulunmuşsunuz gibi suçluyanlar da oluyor. Bir ülke gelmiş 11 bin kilometreden sınırlarımın dibine, benim komşumun haritalarını yeniden şekillendiriyor. Ben gözlerimi kapatıp, kulaklarımı tıkayıp hiçbir şey yokmuş gibi davranırsam yarın Ankara’da da, Bursa’da da, Malatya’da da rahat etme şansım yok. Mecburen müdahale etmem ve oraya girmem gerekiyor. Eğer oraya birisi girecekse 11 bin kilometre öteden gelen değil, komşu olarak benim girmem gerekiyor o zaman.”

‘Batı demokrasiyi emperyal politikalarının aracı haline getirmiş’

“Batılılar demokrasi üzerinden 200 yıldır ekmek yiyor, ekmek kapısına dönüştürmüşler. Hepsinin seçim aracı. Emperyal politikalarının aracı haline dönüştürmüşler. Uluslararası sistem diye tarif edilen Batı dünyasının bize yaptığı güzellemeler ve ortaya koyduğu anlayış da çöktü Gazze ile beraber. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. “

Yorum yaz