“Açık kaynağın güçlü olması gereken bazı sektörler var. Bunlar kamu hizmetleri, eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri gibi sektörlerdir. Buralarda marka bağımsız, lisans bağımsız, herkesin kolaylıkla entegre edebileceği ve geliştirebileceği sistemlere sahip olması gerekiyor. Eğitim de bu şekilde. Eğitim bence insanlara ücretsiz ve eşit sunulması gereken; su ve elektrik gibi bir hizmet. Açık kaynaklar büyük avantajlarla hizmet sunuyor. Mesela açık kaynak ücretlerin lisans ücreti olmaz. Peki biz nereden para kazanıyoruz? Bu açık sistemlerin kurulumu, desteği vs. olsun birçok katmanda hizmet sunuyoruz. Dünyada, özellikle AB’de, eğitim sistemleri açık sisteme dönmeye başladı. Aslında farkında olmadan açık kaynak sistemleri yıllardır kullanıyoruz. Bugün K12 dediğimiz bir sistem var. Bilgisayar programlama derslerinde kullanılan tüm sistemler açık kaynak. MIT’nin geliştirdiği Scratch var. Tamamen açık kaynak. Open Edx var. Open Edx son derece gelişmiş bir sistem. Hindista’'ın ulusal eğitim sistemi buna bağlı. İspanya’da yükseköğretim buna bağlı.
Open Edx, milyonlarca kişinin hizmet görebileceği bir uzaktan eğitim sistemi. Yıllar boyunca uzaktan eğitim sistemleri çok pahalı sistemler oldu. Harvard ve MIT, 2013’te bir araya geliyor. Bugün Open Edx dediğimiz sistemi geliştirmeyi başladılar. Aralarına daha sonra Stanford katıldı. Birbirlerine kodlarını açtılar. Bugün Open Edx, dünyada 4 bin üniversite tarafından kullanılan devasa bir altyapıya dönüştü. Destekçileri arasında Stanford, Microsoft, Google gibi pek çok kurum ve bağışçı var. Dünyada 54 dilde yayınlanıyor. Türkçe yerelleştirmesini ben yaptım. 100 bin string var, çok kapsamlı ve devasa bir yazılım.”
“Türkiye’de bu açık kaynak eğitim olayları daha düşük seviyede. Türkiye’nin hala bir bilişim politikası yok. Mesela Türkiye’nin pek çok konuda ciddi sıkıntıları var. Çok iyi mühendislerimiz var. Her yıl yurt dışına çok fazla mühendis kaybetmekten dolayı üzüntü duyuyorum. Ama politikamız yok. Mesela AB’de bir yerel gelişim projesi, teknokent projesi vs. yapılacağı zaman AB bir şart koyuyor: Açık kaynak olma. O zaman destek veriyorlar. Mesela Belçika’da belediyeler yazılım geliştirecek. Açık kaynak olsun istiyorlar. Yani kamunun parası, kamunun kaynak kodu oluyor. AB ülkeleri, buna ihtiyaç duyacak her belediyeyi ayrı ayrı finanse etmek istemiyor. Onun yerine geliştirici fon istiyorsa, yazılımı açık kaynak yapacak. Bakın bu bir kamu politikasıdır. Çünkü ülkelerin artık ulusal yazılım kütüphaneleri var.
Türkiye’de ne yazık ki eğitimde çok fazla dev firmanın dominsayonu var. Adobe, Google vs. İyi ürün çıkarıyorlar ama hepsi sahipli ürünler. Her yıl, her ay lisans bedeli ödüyorsunuz her öğrenci için. Halbuki açık kaynak, standartları ve teknolojileri destekler. Eğer eğitimde fırsat eşitliğine inanıyorsak, bugün bir Anadolu üniversitesinin Stanford sistemlerini kullanabilmesine bakmalıyız. Fırsat eşitliği budur.”