EKSEN

'Öbür taraf bir çare getirmediği sürece aşırı sağın yükselişi sürecektir’

İngiltere'den sonra Fransa da sandık başına gitti. Seçim sonuçları daha net olarak açıklanmadan sokaklarda eylemler gerçekleştirildiği görüldü. Le Pen'in yükselişi sürerken, Yeni Halk Cephesi en çok oy alan ittifak oldu. Mine Kırıkkanat'a göre, diğer partiler göçmen sorununa çözüm getiremediği için aşırı sağın yükselişi sürecek.
Sitede oku
Fransa'da iki tur halinde yapılan genel seçimlere katılım yüzde 66'ya ulaşarak son dönemlerin zirvesine çıktı. İçerisinde beş parti ve birçok oluşum barındıran Sol İttifak, parlamentoda 180 koltuk kazanmayı başardı. Sol İttifak Yeni Halk Cephesi, ilk turda 9 milyon oy alırken ikinci turda oyu 7 milyona düştü ve yüzde 25,80 oy aldığı açıklandı. Diğer taraftan Emmanuel Macron'u destekleyen Ensemble yani Cumhurbaşkanlığı İttifakı, 6 milyon 691 bin oyla yüzde 24,53 oy oranına ulaştı.
Diğer taraftan Jordan Bardella'nın öne çıktığı, Marine Le Pen'in partisi Ulusal Birlik, seçimin her iki turunda da tek başına 10 milyondan fazla oy alarak, Fransa'nın en büyük siyasi partisi haline geldi. İlk turda yüzde 33,21 ve ikinci turda yüzde 37,06 alarak her iki turda da oy oranlarının çoğuna ulaşan Ulusal Birlik, Fransa'daki seçim sistemi yüzünden parlamentoya sadece 142 milletvekili sokabildi.
Seçimlerden sonra Fransa’da hem sol hem sağ kesimden eylemcilerin sokağa çıkması ile birkaç gün boyunca sokak eylemleri yaşandı. Polisin müdahale ettiği eylemlerde molotof kokteylleri kullanıldığı görüldü.
Fransa seçimlerini, Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin yükselişini, Fransa’yı bekleyen belirsizlik ortamını ve bunun Avrupa’ya olası yansımalarını, gazeteci ve yazar Mine Kırıkkanat ile konuştuk.

‘Fransa, demokrasi ve koalisyon deneyimi çok olan bir ülke’

Mine Kırıkkanat’a göre, Fransa seçimlerini her ne kadar Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin kazanmadığı basında belirtilse de, tek başına parti olarak en yüksek oyu Ulusal Birlik aldı. Diğer partilerin ittifaklar halinde seçimi kazanabildiğini anımsatan Kırıkkanat, Paris’teki Olimpiyat oyunları sürecinin atlatılmasından sonra siyasi durumun gidişatının daha net olacağını kaydetti:
“Herhalde eninde sonunda bir hükümet kurulur ama çok yakında Paris’te Olimpiyat oyunları başlıyor. Şu anda Fransa için öncelik, Olimpiyat oyunlarını kazasız belasız atlatabilmek. Polis ve ordu açısından güvenlik çok önemli. Bundan sonra sanırım bir şekilde hükümet kurulur fakat o hükümet ne kadar gider emin değilim. Türkiye’de yapılan değerlendirmelerde sürekli olarak partiler kazanmış gibi konuşuluyor. İkinci tur sonuçlarında da en büyük parti ‘aşırı sağ’ denilen Marine Le Pen’in partisi. Homojen olarak en büyük parti onlar oldu. Bu seçimlerde yüzde 50 oy kazandılar. Diğerlerinin hepsi çok karmaşık, heterojen yapılar. İşin içinden çıkmak için çok yakından ilgilenmek gerekiyor. Bir Cumhurbaşkanlığı Birliği var. Bu zaten Macron’u iktidara getiren birlik. Onlar ikinci ittifak oldu. Birinci ittifak derseniz, birbiriyle anlaşamayan ve ayrışık sol blok vardı. Bunun sonucunda hükümet kurulur mu derseniz muhakkak kurulur derim. Fransa, demokrasi ve koalisyon deneyimi çok olan bir ülke.”

‘Bu adam, Fransa istihbaratı tarafından hazırlanan devlet için tehlikeli 30 bin kişinin adının yazdığı listede yer alıyor’

Solcu ittifakın öne çıkan ismi Melenchon’un tehlikeli bir çevresi olduğunu ve Antifa gibi örgütlerden isimleri meclise soktuğunu aktaran Mine Kırıkkanat, Melenchon’un bir diğer probleminin ise yüksek egosu olduğunu ifade etti. Kırıkkanat’a göre marjinal isimlerin de girdiği mecliste hükümet kurmak kolay bir süreç olmayacak:

“Fakat bu karmaşık yapı içerisinde şahsiyetlere bakarsak, o hükümetin de çok uzun süreceğini sanmıyorum. Neden derseniz, lider Melenchon gibi gözüküyor. Fakat şu anda 178 sandalyeye ulaşan Yeni Halk Cephesi’nde birçok sol ve sosyalist parti var. Altı-yedi kuruluş var burada. Onlar, Melenchon’u istemiyor çünkü Melenchon inanılmaz marjinal bir tip. Hitabeti yüksek, dinamik ve karizmatik fakat bu adam zamanında çok değişik şeyler yaptı. Meclis Başkanı Gerard Larcher, 2023 yılında çıkıp ‘Meclisi kerhaneye çevirdiniz’ dedi. Bu laf, bizim meclisimizde söylenemez. Aynı Jean-Luc Melenchon, 2019’da evini polis bastığında, çünkü yasadışı olaylara karışmıştı, egosu yüksek ve oportunist birisi olduğundan ‘Cumhuriyet benim’ dedi. Kral 14. Louis ‘Devlet benim’ demişti. İşte ‘Cumhuriyet benim’ diyecek kadar egoist bir adam var ortada. Fransa’yı düşündüğü de yok. Bir dönem komünistlerin, bir dönem de çevrecilerin başındaydı. Oralardan bunu ite kaka uzaklaştırdılar. Macron, bu adamın yanında çok daha terbiyeli ve nazik.

Melenchon tehlikeli bir tip. Çevresindekiler de tehlikeli tipler. Mesela 29 yaşında bir genç var. Melenchon’un grubundan Lyon’da seçildi. Hem de yüzde 55 gibi bir oranla seçildi. Raphael Arnault adı. Antifa denilen bir grubun başında. İşte faşizm karşıtı olarak öne çıkan, çok bahsedilen birisi. Raphael Arnault da milletvekili seçildi Antifa kontenjanından. Ama bu adam, Fransa istihbaratı tarafından hazırlanan devlet için tehlikeli 30 bin kişinin adının yazdığı listede yer alıyor. Pek çok şiddet, şantaj ve tehdit olayına adı karışmış birisi. Meclise çok fazla marjinal girdi. Şimdi mecliste belirgin ideolojileri olmayan bu marjinaller nasıl idare edilir, hükümet nasıl kurulur, o hükümet bunlara ne kadar hakim olur bilemiyorum.”

‘Fransa’nın bir kargaşa dönemine gireceğini ve bu kargaşanın hem Avrupa’yı hem de bütün dünyayı etkileyeceğini düşünüyorum’

Fransa’da partilerin değil birbiriyle uyum sorunu yaşayan partilerden oluşan ittifakların seçim kazandığını vurgulayan Mine Kırıkkanat, aşırı sağın ise bizzat kendi partisi ekseninde yükselişini sürdüreceği değerlendirmesinde bulundu:
“Fransa’nın bir kaotik döneme girdiğini ve bu kaosun sokağa yansıması halinde neler olabileceğini tam olarak kestiremiyorum. Ama yansıması çok muhtemel. Fransa’nın bir kargaşa dönemine gireceğini ve bu kargaşanın hem Avrupa’yı hem de bütün dünyayı etkileyeceğini düşünüyorum. Fransa’da kazananlar ittifaklardı, partiler değil. Bu ittifaklar çatlamaya çok müsait. Kendi aralarında anlaşamıyorlar. Partiler kapatıldı, yenileri kuruldu. Bunların yanında homojen aşırı sağın yükselişi bence sürecek.”

‘Jordan Bardella’nın seçim sonuçlarını da etkileyen çok sert söylemleri oldu’

Marine Le Pen’in partisini demokratlaştırdığını ve babasının çizgisinden ayrıştığını kaydeden Mine Kırıkkanat, diğer yandan Le Pen’in Başbakan adayı Jordan Bardella’nın ise bazı kesimlere itici gelen sert söylemlerde bulunduğunu belirtti:
“Marine Le Pen kafatasçı değil. Fakat babasının yarattığı imajın sıkıntısını çekiyor Marine Le Pen. Marine Le Pen’in faşizmle alakası yok. Fakat babası Jean-Marie Le Pen, Vichy hükümetinde yer alan subaylarla ahbaplık etmiş, anti-semitist söylemleri güçlü olan, gerçek bir Alman hayranıydı. Fakat Marine Le Pen öyle düşünmüyor. Babası ile küs hatta. Marine Le Pen, partiyi gerçekten çok demokratlaştırdı. Fakat Jordan Bardella’nın konuşmaları benim de hoşuma gitmiyor. Ne demek ‘Bütün göçmenleri göndereceğiz’ demek? Fransa’nın yarısı boşalır o zaman. İyi ile kötüyü ayıracaksın ki adam olasın. Jordan Bardella’nın da demokrat olduğunu söyleyemem. Ama istikbal vadettiğini söyleyebilirim. Onların da kendilerine çeki düzen vermeleri lazım. Ben aşırı sağ veya Marine Le Pen yanlısı değilim fakat kadın çok üst düzey birisi. Çok doğru şeyler söylüyor. Mesela Marine Le Pen’in, Putin ile sıkı ilişkileri var. ‘Bana ne Amerika’dan? Ben Rusya ile aramı iyi tutarım’ diyor. Orayla ticaret yapabilirler. Fransa, evinde ABD’yi istemiyor. Bu çok doğru bir tutum. Fakat Jordan Bardella’nın seçim sonuçlarını da etkileyen çok sert söylemleri oldu.”

‘Öbür taraf bir çare getirmediği sürece aşırı sağın yükselişi hem Fransa’da, hem Avrupa’da hem de dünyanın kalanında sürecektir’

Mine Kırıkkanat’a göre, diğer partiler bütün göçmenleri ve yabancıları övdüğü ve göç krizine bir çözüm getiremediği için, gerek Fransa’da gerek dünyanın geri kalanında aşırı sağın yükselişi sürecek:
“Marine Le Pen’in partisine birinci parti diyoruz. Vichy’i çağrıştırdığı için Fransa’nın geleneksel refleksi var, onu gördük. Fakat onun yükselişi durdurulamayacak. Neden derseniz, Fransa halkı içinde ki bunların arasında ciddi miktarda entegre olmuş Afrikalı, Kuzey Afrikalı göçmenler de var. Bunlar her iş koluna girmiş, en üst kademelere gelmiş, kaç kuşaktır Fransızlar. Ama artık bu göçmen statüsünde olmayan kaçaklarla ilgili Fransa halkının çok büyük sıkıntısı var. Buna hiçbir cevap vermiyor diğer partiler. ‘Yabancılar iyidir. Onlar gelsin. Çok iyidir’ diyorlar. Fakat öbür taraftan bir tarih profesörünün kellesini kesti bir Afgan. Bunu unutmuyorlar. Sonra bıçaklama olaylarına karışan üç Afgan, Türk uyruklu çıktı. Bir kadın insan hakları savunucusu, yabancıları ve sığınmacıları savunuyordu. Sığınmacılara yemek dağıtmak için gittiğinde bir sığınmacı tarafından tecavüze uğradı ve öldürüldü. Bunlar unutulmuyor. 250 kişi öldü. Öbür taraftan sığınmacılara yönelik halkın ekonomik yükle ilgili de tepkisi var. Diğer partiler buna hiçbir çözüm üretemeyecek. Çünkü onlar tamamen yabancı dostu gibi davranıyorlar. Halbuki sorunu tespit edip çözmek gerekiyor. Öbür taraf bir çare getirmediği sürece aşırı sağın yükselişi hem Fransa’da, hem Avrupa’da hem de dünyanın kalanında sürecektir.”

‘Fikirsel anlamda dünyayı etkileyen bütün olaylar Fransa’dan çıkmıştır’

Göçmen krizi sebebiyle Fransa’daki sosyal yardım sisteminin suistimal edildiğini kaydeden Kırıkkanat’a göre, Emmanuel Macron ülkeyi iyi bir şekilde yönetemedi. Mine Kırıkkanat, Fransa’nın askeri ve ekonomik gücünden öte fikri bir güç olduğunu belirterek, dünya tarihine damgasını vuran birçok sosyal hareketin Fransa’dan çıktığını hatırlattı:

“Fransa’ya yılda iki-üç kez gidip uzun süre kaldığım oluyor. Bizdeki kadar olmasa da Fransa’da da enflasyon var ve satın alma gücünde düşüş yaşanıyor. Sosyal yardımlar da biliyorsunuz tüm Avrupa’da olduğu gibi göçmenler ve sığınmacılar tarafından inanılmaz ölçütlerde suistimal ediliyor. Bu da halkta tepki yaratıyor. Dolayısıyla ekonomik kriz var. Macron zaten finans dünyasının adamıydı. Bankaların adamıydı. İyi bir şekilde yönetemedi Fransa’yı. Ama ben şimdiki tabloda da De Gaulle gibi kurtarıcı bir lider görmüyorum. Olimpiyat oyunları sonrası Fransa’da bir kargaşa dönemi yaşanabileceğini öngörüyorum. Bir de şöyle bir gerçek var: Aslında dünyanın bir numaralı ülkesi Fransa değil. Ekonomik güç anlamında beşinci güç. Fakat Fransa, Avrupa’nın tek ordusu. Bunu unutmamak lazım. Almanya’da Alman ordusu yok. Fransa ordusunu Afrika’ya gönderir. Silah sanayisi gelişmiştir. Nükleer gücü vardır.Buna rağmen güç sıralamasında beşincidir. Fakat fikirsel anlamda dünyayı etkileyen bütün olaylar Fransa’dan çıkmıştır. Fransız İhtilali’nden bu yana böyledir. Fransa’da olan her değişiklik dünyada her yeri etkiler. O yüzden dikkatle bakıyoruz. İnşallah iyiye gider ama sanmıyorum. Bu kompozisyonda ben hiçbir sağlıklı öge görmüyorum. Marine Le Pen’in partisi hariç hiçbiri 100 milletvekiline ulaşamaz. Hepsi ittifaklar kurdu ve bu ittifaklar çok kırılgan; kendi aralarında anlaşamayacaklar.”

Yorum yaz