Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Radyo Sputnik’te yayımlanan Yazı-Yorum programında Fethi Yılmaz'ın konuğu oldu.
Terkoğlu ve Pehlivan, Sinan Ateş cinayeti ve bu konuda aldıkları tehditlerden Wikileaks belgeleri ve Julian Assange’ın serbest kalmasına, sınırda insan kaçakçılığı yapan generalden Ergenekon kumpası hakimlerine verilen cezalara birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
Sinan Ateş cinayetinde yaptıkları haberler sonucu neden hedef gösterildiklerini anlatan Barış Pehlivan, şunları söyledi:
“Ankara’nın göbeğinde bir insan öldürülüyor ve bu insanın öldürülme anına, öncesine ve sonrasına baktığımızda devlet destekli ya da devletin üstünü kapatmaya çabaladığı bir cinayet görüyoruz. Yani düşünebiliyor musunuz, tetikçiyi bizzat görevdeki polisler cinayet yerine götürüyor. Öldürülen insanın nerede olduğu, konum bilgileri vs. devlet destekli insanlar tarafından tetikçilerle ve azmettiricilerle paylaşılıyor. Cinayet işleniyor, devletin bilgisi dahlinde tetikçi kaçırılıyor. Soruşturma başlatılıyor yine devletin bazı çalışanları bu dosyayı kapatmaya çalışıyor. Büyük bir siyasi cinayetten bahsediyoruz. Bir de bir iddianame ortaya çıkıyor, ben iddianame demeye utanıyorum. Çünkü ek klasörlerde olan, iddianamede olmayan onlarca bilgi, veri var. Eğer bu iddianame tek başına olsaydı iktidar ortağı tarafından hiç bu kadar gürültü kopmayacaktı. Asıl mesele: Hala iddianameye dönüşmemiş, soruşturması devam eden 17 kişi meselesi. Ülkü Ocakları yöneticilerine giden aslında bir soruşturma var, onun kapanması için kavga, gürültü var.”
Pehlivan, fail Tolgahan Demirbaş’ın SEGBİS sistemiyle verdiği ifadeler hakkında şöyle konuştu:
“Tolgahan Demirbaş, azmettirici olarak geçiyor iddianamede ama bana kalırsa o kadar yüksek bir konumda değil. Savcı soruyor, ‘Sen Sinan Ateş’in konum bilgilerini, her şeyini almışsın, ama bunları Ahmet Yiğit Yıldırım’a vermişsin, neden?’ diyor. Ahmet Yiğit Yıldırım, mevcut Ülkü Ocakları Başkanı. Bu çok kritik bir soru. Tolgahan da ‘Ben buna inanmıyorum’ diyor. Bilirkişi raporu yanlıştır, diyor. Tolgahan bile kendi yazışmalarını reddetmek zorunda kalıyor. Biz bu diyaloğun, mahkeme dosyalarına giren video kaydını yayınladık. Aslında bu bizim hedef olmamızın önünü açtı. O 17 kişiden biri de Ahmet Yiğit Yıldırım.”
ABD ile yapılan anlaşma gereği serbest bırakılan Wikileaks kurucusu Assange ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, “Hem ifade özgürlüğü hem de gazetecilik anlamında Batı’nın da çok da göründüğü gibi olmadığı bütün dünyaya gösterilmiş oldu, Julian Assange bu anlamda çok önemli” dedi.
Terkoğlu ise konuya dair şu yorumu yaptı:
“Dün akşam Bolivya’da bir darbe oldu. Eğer Amerika yanlısı bir hükümete yapılmış olsaydı darbeydi, sol hükümete yapılınca askerler demokrasi getirmiş oluyor. Bu kavramların hepsini egemen olan belirliyor. Julian Assange meselesi de böyle. ABD’nin kriptolarını, katliama konu olan görüntülerini yayınladı. Yani saf gazetecilik yaptı. Toplumlar bazı zenginliklerin vergi cennetlerine nasıl taşındığını öğrendiler.”
Türkiye, Assange’dan neler öğrendi?
2011’de Barış Terkoğlu ile birlikte cezaevinde Julian Assange ile ilgili yazdıkları Sızıntı kitabına dair değerlendirmelerde bulunan Pehlivan, “Dünyada örneği var mıdır bilmiyorum, Barış’la birlikte biz birbirimizi görmeden, farklı koğuşlarda, avukatlar aracılığıyla mektuplaşarak ortak kitap yazdık” dedi ve şöyle devam etti:
“Türkiye, Assange’dan neler öğrendi? ABD’nin Ankara Büyükelçisi, ABD Dışişleri Bakanlığı’na şöyle bir kripto geçmişti: Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 ayrı İsviçre bankasında hesabı var iddiası yazılmıştı. Erdoğan bunu net bir dille yalanladı. Bu suçlama orada vardı. Ayrıca Türk polislerinin ABD elçiliğinde Ergenekon operasyonuna dair brifing verdiğinin belgesi vardı. fethullahçı polisler kimlerin gözaltına alınacağını önceden oradaki Amerikalı diplomatlara anlatmış.”