‘Rekabet halindeki güçler üye olduğu için entegrasyon süreci gerekiyor’
‘Ortadoğu’da rekabet içinde olduğumuz ülkeler BRICS’e üye oldu’
“Geç kaldık mı? Ben de geç kalındığını düşünenlerdenim ama belki de doğru zamanda doğru hamle böyle oldu. Özellikle Çin’de bunun açıklanması, sayın Dışişleri Bakanı’na böyle bir soru sorulması, cevaplanması, toplantıya katılması ve dün de yapılan televizyon programında açıklamalar yapması, bu ilginin geçici olmadığını gösteriyor bize. Aslında dengeleme demek veya AB ile karşılaştırmak yüzeysel kalıyor. BRICS, AB’den başka bir şey. Bambaşka bir örgütlenme biçimi. Türkiye’nin burada aldığı şey şu: Yeni yükselen güç merkezleri ve medeniyet merkezleri var. Bunu sadece biz görmüyoruz. Ortadoğu’da rekabet içinde olduğumuz ülkeler, BRICS’e üye oldu. Bunu dikkate almamak gerçekçi olmaz.
Görüldüğü üzere Türk dış politikası da bunu gerçekten gündeme almış. Yapılan açıklamaları, eylemleri ve müzakereleri de görüyoruz. Bizim BRICS üyesi ülkelerle ilişkilerimiz de yoğunlaştı. Rusya ile askeri noktadan enerjiye kadar birçok sistemi entegre eder duruma geldik. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından kabul edildi. Kaç dışişleri bakanı kabul ediliyor? Buna dikkat etmek lazım. Çin’e gittiğinde Sayın Dışişleri Bakanı’nın bilindik veya her zaman söylenenlerden farklı açıklamaları oldu. İddialı açıklamalardı bunlar. Çin’in toprak bütünlüğüne destek, Çin’in kuşatılmasına karşı çıkılması gibi açıklamalar vardı. Bizim Batılı müttefiklerimize de açık bir mesaj veriliyor. Türk Dışişleri Bakanı, yükselen güçlerin ve yeni rekabetin barışçıl şekilde kabul edilmesi uyarısında bulundu ve bunu Çin’de yaptı.”
‘Türkiye’nin BRICS’e, BRICS’in de Türkiye’ye kazandıracağı çok şey var’
“BRICS ilgisinin geçici olduğunu ve salt ekonomik olduğunu düşünen bir kesim var. Bir de şöyle bir kesim var: Batı’dan kopmayalım, Batı merkezci anlayıştan kopmayalım diyorlar. İkisi de oldukça sorunlu. Son zamanlarda ‘BRICS neyi başardı, internet sitesi bile yok’ tarzı yorumlar okudum. BRICS’in internet sitesi yok ama Yeni Kalkınma Bankası var. Şu ana kadar onlarca ülkede 100’den fazla proje için 35 milyar dolar değerinde kredi sağladı. Üstelik 2021’den bu yana bunu yerel para birimleriyle yapıyor. BRICS ülkeleri ayrıca Gazze’de ortak siyasi pozisyon aldı. İnternet sitesinin olup olmaması önemli değil. 21. Yüzyılda yeni sistemlere, yeni modellere tanıklık ediyoruz. Ekonomiye gelirsek elbette Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Dünyanın birçok yerinde de savaşlar ve ekonomik sorunlar var. BRICS yatırımı ve üretimi olan büyük bir pazar. Yapılan görüşmelere bakarsanız, Türkiye’nin ilgisinin salt ekonomik olmadığını görürsünüz.
Bu, ABD’ye veya İngiltere’ye gidilmesi gibi değil. Çinli ve Rus güvenlik, istihbarat ve askeri heyetleriyle görüşüldü. BRICS toplantısında ilginçtir ki Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Batı’nın yaptırım uyguladığı ve düşman olarak gördüğü Küba ve Belarus yetkilileriyle görüştü. Birçok işbirliği için ön temaslarda bulunuldu. Bunu sadece ekonomik amaçlı görmenin veya Batı’dan kopma olarak görmenin yüzeysel ve gereksiz çığlık atmak olduğunu görüyorum. ‘Türkiye nereye gidiyor’ diye yazıyorlar. Bence Türkiye’nin kafası gayet net. Ekonomik imkanların getirdiği kısıtlamalar ve NATO’nun getirdiği dayatmalar var. NATO militarist bir örgüt ama BRICS militarist değil. AB’nin dayatmaları var, BRICS’in yok. BRICS din, kimlik ve ideoloji dayatmıyor, içişlerine karışmıyor. Türkiye’nin BRICS’e, BRICS’in de Türkiye’ye kazandıracağı çok şey var.”
‘Batılılar yapınca normal ama biz yapınca eleştiriyorlar’
“Amerika merkezli fikirler var. Dünyayı otoriterler ve demokrasiler diye ayırdılar. Kuşak ve Yol için ‘Otoriterlerin projesi’ dediler. Sonra kendileri Hindistan, Ortadoğu, Avrupa diye yol açıkladı. Ortadoğu’da açıkladıkları ülkeler BAE, Suudi Arabistan vs. Bunlar monarşi ile yönetiliyor ama ABD bunlara otokrat demiyor. Çin ise projesini dünyadaki her türlü sistemle yapınca ‘Bu zararlı, demokratik değil, bizim Rusya ve Çin ile nasıl ilişkimiz olabilir?’ diye algılar yaratıyorlar. Türkiye için de böyle. ABD, Çin’e otoriter ve diktatör diyor ama kendilerinin Çin ile iç içe geçmiş binlerce şirketi var. Almanya’nın Çin’de 40 bin şirketi var. Ama Türkiye ve Çin karşılıklı yatırım yapınca ‘Ne işimiz var Çin’de? Otokrat onlar’ diyorlar. Bundan çıkmamız lazım artık. Batı kaynaklı, bizi devamlı demoralize eden ‘Demokrasi budur, diğerleri kötüdür’ tarzı algılardan kurtulmamız gerekiyor. BAE’nin, Suudi Arabistan’ın en büyük yatırımcıları Batılılar. Monarşilerin yatırımcıları Batılılar. Ama biz yapınca mesela Sayın Cumhurbaşkanı o bölgelere gidince ‘Şeriat mı geliyor? Otoriterleşiyor muyuz’ diye saçma sapan başlıklar atılıyor. Yıllardır bu adamlar Almanya’da, İngiltere’de ağırlanıyor. Yaptıkları birçok şey. Ama Türkiye’de satış, yatırım, ortak proje vs. olunca sorun oluyor.
‘BRICS, Türkiye’ye ne verebilir?’ diyorlar. BRICS şu anda ortak uzay projeleri yapıyor. Uydu yapıyorlar. Brezilya’yı insanlar küçümsüyor ama Brezilya, uydu ve uzay altyapısına sahip az sayıdaki ülkeden biri. Kendi uçaklarını üretiyorlar. Motorlarımızı onlarla birlikte üretebiliriz. Çin derseniz, Türkiye’de 2000 sonrası yapılan altyapı yatırımlarının çoğunu Çin ve diğer Asyalı partnerlerimiz yaptı. Nükleer santralimizi de Rusya inşa ediyor. Batılılar yatırım yapmıyor, bunu anlamamız lazım.”
‘Amerika ve Avrupa, yaptıklarının bedelini bu göçmenlerle ve istikrarsızlıklarla ödemeye başladı’
“Batılılar bu zamana kadar neredeydi? Akılları yeni mi başlarına geldi? Şu anda Asya-Pasifik’teki küçücük ülkeler kıymetlendi birden. Niye? Hindistan ve Çin yatırım yapıyor. Birden Asya-Pasifik’teki ülkeler, Batılıların radarına girdi. Orta Asya ülkeleri birden Batı’nın radarına girdi. En büyük göç problemi bile Batılıların yarattığı istikrarsızlık ve sömürgecilikten kaynaklanıyor zaten. Bu savaşlar ve istikrarsızlık içinde yaşayan insanlar, Avrupa’ya ve ABD’ye gidebiliyor artık. Amerika ve Avrupa, yaptıklarının bedelini bu göçmenlerle ve istikrarsızlıklarla ödemeye başladı. Çin ile yarışmaya çalışıyorlar. Hindistan, Rusya ve Türkiye ile de farklı şekillerde yarışıyorlar. Ama arka planları sağlam olmadığı için Batılıları Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya-Pasifik’te pek tercih etmiyorlar. Mesela Vietnam örneğini verelim. İlk önce Çin lideri gitti. Sonra ABD heyeti gitti. Sonra Putin gitti. Arkasından Vietnam lideri yine Şi Cinping ile görüştü.
Artık herkesin herkesle görüştüğü ve herkesle rekabete ettiği bir dönemdeyiz. Soğuk Savaş’tan kalma kutuplaşma mantığı bitti. Vietnam, Çin’e karşı ABD ile askeri işbirliği yapıyor ama BM oylamasında Rusya lehine oy kullanıyor. Böyle inanılmaz bir durum var. 360 derece farklı yaşanıyor. Bunu artık her ülke yapıyor. Evet Amerikan altyapısına da, Çin altyapısına da, Türk altyapısına da açık dünya. Afrika’da Batı dışı aktörlerin altyapı yatırımları önde geliyor. Çin’in Afrika’da okul ve hastane yatırımları birinci sırada. Batılılar niye bunu yıllarca yapmamış?”